|
|
Ben Okan'ı kimseyle paylaşmak istemedim
* Nasıl tanışmıştınız Bayülgen'le? Ona hayranlığımla başlayan bir hikayedir. Onun programı varken beni dışarı çıkaramıyordu kimse! Menajerime dedim ki bir gün 'seyircilerin arasında seyretmek istiyorum.' Benim en meşhur olduğum dönem. Okan'la merhabalaşma hikayem, seyircilerin arasında otururken oldu. Hatta Okan demiş ki, 'Bana eksik mi söylediniz konukları?' 'Hayır o damdan düşer gibi geldi, burada oturmak istedi' demişler. Uzun süre görüşmeyip, sonra olur olmaz bir anda alınan bir telefonla başladı. Aradığında inanamamıştım çünkü o başka bir şey ya benim için, bir idol... Böyle başlayan hikayeler genelde çok sağlıklı devam edemez. Hayranlıkla saygıyı birbirine karıştırmamak lazım. Ben saygıyla hayranlığı o ara çok iyi dengeleyemedim.
* Yani sizde hayranlık mı ağır bastı? Birine hayran olduğun zaman sahiplenme duygun manasızca yükselir. 'Benim olmalı' dersin; bir çocuğun oyuncağını paylaşmak istememesi gibi bir şey.
* Sizdeki duygu bu muydu? Çok, çok yoğundu. Okan gibi adamlar bir elin parmağını geçmez; özgür doğarlar, özgür yaşamak zorundadırlar, çünkü üretmek için yalnız bahçeleri olmalıdır. O bahçeye aşırı derecede tecavüz edersen hata edersin. Bu bizim en büyük sorunumuzdu. Bir süre sonra 'televizyona niye çıkıyorsun' sapkınlığına bile dönüştü bu...
* Bunu siz mi yaptınız? Ben ya da o, önemli değil, köprünün altından çok sular aktı, artık olgunlaştım.
* Dönemin ünlü erkekleriyle birlikte oldunuz. Onlarla birlikteyken baskın karakter hep sizdiniz. Şimdi herkes işinde gücünde ama siz aşk kadını, skandalların kadını olarak kaldınız. Kendinizi kullanılmış hissediyor musunuz? Asla! Hangi erkek arkadaşım beni param için, şöhretim için ya da herhangi bir sebepten kullanabilir? Hiçbirinin ne maddi, ne manevi bana ihtiyaçları vardı. Ne kullanıldım, ne de kimseyi kullandım.
* Hayatınızdaki erkeklerden ne öğrendiniz? Mevzular bana bir şey katar, insanlar değil...
|