Oyları sayılmayan bir kent: Van
Kavurucu bir erken yaz sıcağı. Çok sayıda araba, DYP otobüsünün yanında gidebilmek için yarışırken yolda birikmiş kalın toz bulutunu hızla yükseltiyor. Van Gölü'nün yanında değil de çölde yol alıyor gibiyiz. Açık camdan içeri dolan toz, ince bir pudra gibi yüzümüzü kaplıyor. DYP İl Kongresi için Mehmet Ağar'la birlikte Van'dayız. Geçen seçimde HADEP'in 120 bin oy alıp Meclis'e bir tek milletvekili sokamadığı, AK Parti'nin 60 bin oyla 6 milletvekili çıkardığı Van'da. Ağar'ın Van gezisi ilginç bir gözlem fırsatıydı. PKK ile mücadelenin en yoğun döneminde İçişleri Bakanı olarak görev yapmış, icraatları, Türk milliyetçiliğine verdiği önem nedeniyle bölgede tepki toplamış bir isim Ağar. O Ağar, yıllar sonra DYP Genel Başkanı olarak DTP'nin varlığının olanca ağırlığıyla hissedildiği Van'daydı dün. Van'da Ağar'ı coşkulu bir DYP teşkilatının karşıladığına tanık olduk. Uzun bir konvoy eşliğinde girdiğimiz Van'da sokaktaki kalabalığın bir kısmı DYP otobüsüne kuşkulu yaklaşırken, bir kısmı da Ağar'ın el sallamalarına karşılık veriyordu Yolda 06'lı Ankara, 34'lü İstanbul plakalarının çokluğu hemen dikkat çekiyordu. Van dışına çıktıklarında güvenlik güçlerinin kötü muamelesinden rahatsız olan Vanlılar, bölge halkının çoğunluğu gibi çareyi büyük kent plakası takmakta bulmuştu. "Kadınlar" ve "Misafirler" yazılı kağıt levhaların yönlendirmesiyle salona girdiğimizde İl Başkanı "Türk-Kürt kardeşliği" üzerine konuşuyordu. Kadınlar, bölge geleneğinin bir sonucu olarak salonda ayrı bölmeye ayrılmıştı ama yer yer erkeklerle bir arada oturan kadınlara da rastlanıyordu. Aralarında başörtülüsü de vardı, başı açık olan da. Ancak Ağar, başörtüsü sorununu siyasi istismar konusu yapmadan çözeceklerini ve genç kızlara üniversitede eğitim özgürlüğü sağlayacaklarını söyleyince salondan güçlü bir alkış dalgası geldi. Ağar'ın konuşması Türkiye'nin son yıllarda aldığı mesafenin bir özeti gibiydi. DYP lideri, bir ad koymadan Kürt sorunu üzerinde uzun uzun durdu. Son dönemdeki gelişmelerden rahatsız olduğu anlaşılan bölge halkına hukukun üstünlüğünden, demokrasiden sapmama mesajı verdi. Salonu dolduran insanların en çok heyecanlandıkları sözler, terörün bitmesi, dağlarda kurşun sesi yerine kuş sesi duyulması üzerine olanlardı. Şiddetten, kötü muameleden yorulmuş, evlatlarını kaybederek kırılmış bir bölge halkının barış ve huzura duyduğu özlemin bir göstergesiydi bu tepki. Bu yönüyle alabildiğine politik bir tavır gösteren salonda özellikle gençlerin attığı sloganlar, sistem içinde siyaset yapmak isteyen gençlerin apolitik duruşlarının dışa vurumuydu. "Türkiye Türkiye duy sesimizi, bu gelen Ağar'ın ayak sesleri" veya "En büyük başkan bizim başkan" gibi futbol söyleminden alınmış sloganlar içinde en siyasi olanı "Başbakan Ağar" şeklinde olanıydı. Kürt sorununa hukuk içinde çözüm yolu sunan Ağar, son dönemde ortaya çıkan çetelerle ilgili olarak da demokrasinin üstünlüğü vurgusu yaptı. Burada hükümete eleştirisi çarpıcıydı. "Bu hükümet korku ve korkaklık yüzünden üzerine yürüyemediği konuların suçunu başkasının üzerine atıyor" değerlendirmesi yaptı. Van, Türkiye'nin son 10 yılda aldığı yolun bir göstergesiydi bir yandan, diğer yandan da daha ne kadar çok yol alması gerektiğinin...
|