|
|
Japon'la şaka olur mu hiç?
MANKEN Doğa Bekleriz, saçını topuz yaptıktan sonra ayna karşısında kepçe kulaklarının görüntüsünden rahatsız olunca, kulaklarını Japon yapıştırıcıyla kafasına yapıştırmış. Gittiği davette kulakları şişip, kızarmaya başlayınca hemen hastaneye gitmiş. Doktorlar değişik solüsyonlar uygulayarak, kulağı yapıştığı yerden ayırmayı başarmışlar. Doğa, "Bunu her zaman yaparım ama bu kez kulağımın üzerine saç spreyi sıktım. İşte bunu yapmamam gerekirdi" demiş. Bu haberi gazetede okuyunca aklıma bir gençlik anım geldi. Tayfun, mahalleden diş hekimi arkadaşımızdı. Kimin dişi ağrısa, hangi saatte olursa olsun Tayfun'u arar ya da kapısına dayanırdık. (Sağ olsun hâlâ kahrımızı çekiyor) Bir gün, gece yarısına doğru bizim Tayfun'un kapısı çalınmış. Karşısında aynı mahalleden arkadaşımız Gökhan duruyor. Tayfun "Hayrola?" diye sormuş. Bizimki konuşmuyor. Sadece elleriyle dişlerini gösteriyor. Tayfun "Ne o? Ağrıyor mu?" diyor. Gökhan'da yine çıt yok. Sonunda Tayfun, bizimkine bir kalem-kağıt uzatmayı akıl ediyor. Gökhan kağıda şunları yazıyor: "Japon yapıştırıcıyı dişimle açmaya kalktım. Meğer kapağı sızdırıyormuş. Dişlerim birbirine yapıştı. Ağzımı açamıyorum. Yetiş doktor!.." Bizim talihsiz Gökhan, diş hekimi dostumuz Tayfun'un sabaha dek süren zahmetli operasyonuyla çenelerini birbirinden ayırabilmişti. Kıssadan hisse: Ufak tefek olduğuna bakmayın, Japon'la şaka olmaz!
|