SABAH - 02/06/2006 - Yavuz Donat

Şu an 2 Haziran 2006 - Cuma tarihli sabah.com.tr'yi okumaktasınız.
Bugüne ait sabah.com.tr içeriği için tıklayın »

	News in English

	Son Dakika

	» Yazarlar

	Günün İçinden

	Ekonomi

	Gündem

	Siyaset

	Dünya

	Spor

	Hava Durumu

	Sarı Sayfalar

	Ana Sayfa

	Dosyalar

	Teknoloji

	Emlak

	Otomobil

	Detaylı Arama

	Arşiv

	Etkinlikler

	Günaydın

	Televizyon

	Astroloji

	Magazin

	Sağlık

	Kültür Sanat

	Turizm Rehberi

	Cuma

	Cumartesi

	Pazar Sabah

	İşte İnsan

	Sinema

	20. YILA ÖZEL

	Çizerler

Google Arama

Ankara bugünlerde pek tekin değil

Ankara'da ne var ne yok diye soracak olursanız... Bol miktarda "senaryo" var... "Fitne, fücur" var...
"Dedikodu" var... "Yapay gündemler" var... "İncir çekirdeğini doldurmayacak çekişmeler" var.
Eğer "yok"ları merak ediyorsanız...
En başta "vizyon" yok.
"Politika üretimi" yok.
"Sağlıklı tartışma" hiç yok.

Ankara'yı, "Türkiye'nin penceresi" diye düşünürsek...
Pencere "dışa açılmıyor."
Giderek "içe kapanıyor."
Ankara'yı "otobüs" diye düşünürsek...
Sürekli "su kaynatıyor."

Ankara'ya bir "site" gözüyle bakarsak...
Ve bu sitede "ne üretiliyor" diye araştırırsak...
Görüyoruz ki:
Sadece ve sadece "laf" üretiliyor.
Başkent Ankara şimdi oldu "organize laf üretimi sitesi."

Dün siyasetin "karargahlarını" şöyle bir dolaşalım dedik.
Acaba neler gördük, neler dinledik?
En çok "şunu" dinledik:
"Polisin içinde bölünmeler olduğunu... Tarikat ve cemaat örgütlenmeleri bulunduğunu... Hesaplaşmalar yaşandığını."
Bu dediklerimiz "Ankara Emniyeti" ile ilgili değil.
"Yukarılarla" ve de özellikle "istihbarat kademeleriyle" ilgili.
Söylenenlerin "haddi hesabı" yok.

Siyaset "uzlaşma sanatıdır."
Ankara'da ise "uzlaşı hak getire."
Siyaset ve en başta siyasetin "iktidar ayağı" sorun çözer.
Şu süreçte ise iktidar "sorun yaratıyor."

Siyaset sınıfı "hedefi" kaybedince...
"Boşluk" verince ...
Birileri "boşluğu doldurmak için" kolları sıvar.
Son zamanlarda Ankara'da "kol sıvayandan" geçilmiyor.

Dün bu yazıyı yazmadan önce elbette "iktidar mensuplarıyla da" konuştuk.
Biri "topu" Çankaya'ya doğru attı.
Diğeri "Danıştay'a... Yargıtay'a."
Öteki "askere."
Beriki "YÖK'e."
Ama iktidardakiler "bir şeyi" gözden kaçırıyorlar.
Yarın sıra "fatura kesme" ye gelince, vatandaş faturayı ne "Çankaya'ya" keser, ne "yargıya" ve ne de "askere."
Demokraside fatura "tek bir yere" kesilir:
"İktidara."

Şimdi daha iyi anlaşılıyor ki, AK Parti, iktidara "hazırlıksız" gelmiş.
"Kendisinden öncekilerin" hazırladığı programları uygulayarak "işi" bugüne kadar getirmiş.
Artık "yeni programlar" ortaya koyması lazım ama...
Bir türlü koyamıyor. Ve işler "el yordamı ile" götürülmeye çalışılıyor.

1. İktidar "tekliyor."
2. Herkes "Cumhurbaşkanlığı seçimini" bekliyor.
3. Oyun da giderek "kuralsız ve faullü oynanacağa" benziyor.