|
|
Kutu şampanya mı dediniz?
BUGÜN içimden gusto yazmak geldi. Biliyorsunuz bu aralar yiyecek içecek yazmak, mekân tanıtmak pek moda. Gazete ve dergilerde sütun santim başına iki gusto yazarı düşmeye başladı. Eh, bendeniz de her konuda ukalalık yaparken, gusto konusunda kalem oynatmaktan niye geri kalayım ki? Efendim, Paris Hilton kutu şampanya tanıtımı yapmak için 27 Ağustos'ta Türkiye'ye gelecekmiş. Kutu şampanya olayı bana göre dünyanın fast food zevksizliğinin eriştiği son noktadır. İçkiyle pek aram olmamasına rağmen, masa adabını az çok bilirim. İçerken, en sıkı, en muhafazakâr ritüellerin ise şampanya konusunda yaşandığına şahit olurum. Mantarı tutan tellerin burulmasından mantarın hangi parmakla ivmelendiğine, köpüklerin fışkırtılma açısından şişenin soğutulma derecesine, kullanılacak bardak türünden şampanyanın bardağa akıtılmasına kadar bu ritüel adeta Uzakdoğu'nun çay seremonisine benzer. Ve şampanya öyle her zaman da içilmez. Mutlaka bir kutlama vesilesi gerekir. Yani "Çok susadım, gidip bakkaldan iki kutu şampanya alayım da şu duvarın üzerinde içeyim" diyemezsiniz. Sanırım bu haftadan başlamak üzere gazetelerin hafta sonu eklerindeki gustocu yazar ahalisi konunun teknik detaylarına girecektir. Bu nedenle konunun üzerinde fazla zıplamayıp, ilk gusto yazımı küçük bir öneriyle noktalayayım: Acaba, kutu şampanyanın yanında dürüm havyar da satılamaz mı?
|