| |
|
|
'Trienal'de nece konuşulacak?
Geçen gün radyodan dinlediğim bir akademisyen internetten, küreselleşmeden filan yakınırken şöyle dedi: " Ne yani herkes İngilizce mi öğrensin?" Bu tip bir aymazlığı, böyle bir tutuculuğu; bakkal amca ya da Muallanım Teyze yapsa anlarım. Ama koskoca doçentin ağzından böyle şapşalca laflar çıkınca, insan kendini kötü hissediyor. Evet: Keşke herkese İngilizce öğretebilsek! (Ve başka diller de...) İnternetten faydalanacaksan, ihracatithalat yapacaksan İngilizce öğreneceksin. Çünkü bütün dünyada kullanılıyor. Ekonominin, turizmin, bilimin ve sanatçının küresel dili İngilizce. Bu dil meselesi nereden mi aklıma geldi? Anlatayım: Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi'nin düzenlediği ' Uluslararası Öğrenci Trienali'nin dördüncüsü 5 Haziran günü başlıyor. Arnav utluk'tan Çin'e, Pakistan'dan Peru'ya 54 sanat ve tasarım okulunun yanı sıra, 18 yerli fakülte de 30 Haziran'a kadar sürecek olan trienale ( üç yılda bir yapılan sanat etkinliği ) katılıyor. Çok sayıda hoca, öğrenci ve sanatçı... ' Küresel-Yerel: Küreselleşme Çağında Kültür, Kimlik, Sanat' konulu sempozyumda... Ayrıca sergi, yarışma, film gösterimi, atölye çalışması ve sosyal etkinlikte (yemek, gezi, vs) bir araya gelecek. Şimdi soruyorum: Sanatın dili evrenseldir; tamam, onu anladık da, sanatçıların dilleri farklıdır. Peki bunca kişi nasıl anlaşacak? Elbette İngilizce aracılığıyla. Zaten soruşturdum: Sempozyumda konuşmalar, duruma göre İngilizce'ye ya da Türkçe'ye çevrilecek. Not: Trienali, Görsel Sanatlar Vakfı, Kadıköy ve Üsküdar belediyelerinin yanı sıra... Capitol Alışveriş Merkezi, Zorlu Holding, Birleşmiş Markalar Birliği, İstanbul Hazır Giyim İhracatçıları Birliği, Metin Kaşo gibi kuruluşlar da destekliyor ki bu çok önemli. Çünkü sanatsız burjuvazi olmaz!
|