|
|
|
|
|
|
Düğmecilere mesajlar
Washington'a olduğu gibi Türk-Amerikan ilişkilerine de bahar gelmiş. Halid Meşal'in kötü tasarlanmış, yanlış zamanlamalı ve Türkiye'ye zemin kaybettiren ziyaretiyle hafif sarsılan ilişkiler normal mecraına oturmuş. Marshall Fonu Ankara temsilcisi Suat Kınıklıoğlu ve Milliyet gazetesinden Hasan Cemal ile, yönetimin çeşitli kademelerinden kişilerle yapılan konuşmalardan çıkan sonuçlardan biri bu. Türkiye'nin geçmiştekinden farklı nedenlerle de Washington açısından önemini koruduğunu hatta arttırdığını söylemek mümkün. Bu durum ilişkileri yeniden düzenlemek, ortak çıkar alanlarını tanımlamak ve ayrılıkları ortaya çıkarmayı gerekli kılıyor. Washington'da bir beklenmedik sürpriz gibi karşılanan Başbakan Erdoğan'ın Başkan Bush ile görüşme talebi bu tür bir yeniden tanımlamayı başlatabilir. Amerika Dışişleri Bakanı Rice'ın Ankara ziyaretinin ardından gündeme gelen ortak vizyon belgesi de herhalde bu arayışa katkıda bulunacaktır. Ankara ve Washington arasında neredeyse nikah tazelenmesine yol açacak konular arasında hiç kuşkusuz petrol ve doğal gaz hatları ön plana çıkıyor. Türkiye'nin Hazar/Orta Asya kaynaklarını Batı piyasalarına ulaştırmada Rusya'ya bir alternatif oluşturması hem ABD, hem de Avrupa tarafından gündemin ön sıralarına çıkmış. Türkiye'yi çok yakından izleyen bir dışişleri yetkilisi meseleyi Gazprom'un hem alıcı, hem satıcı olarak tekelleşmesinin önüne geçilmesi gerekliliği çerçevesinde anlatıyor.
Tercihlerin eşiğine gelinirse Böylesi bir gelişmenin Hazar ve Orta Asya ülkelerindeki Rusya etkisini, hatta baskısını daha da artıracağına inanıyor. Enerji nakil hatları üzerinden Rusya ile Batı dünyası arasında bir rekabet, hatta güç mücadelesi yaşanıyor. Bu nedenle Azerbaycan ve Kazakistan'ın Rusya'ya bağımlılığının kırılması gerekiyor. Bu bağlamda da Azerbaycan gazının Türkiye üzerinden Yunanistan ve İtalya'ya da taşınması çok önemli görünüyor. Ancak bu hatların gerçek değerinin Kazak gaz ve petrolünün de Türkiye üzerinden piyasalara gitmesiyle ortaya çıkacağını ekliyor. Türkiye'de Mavi Akım'ın daha da geliştirilmesinden yana veya Gazprom'u alternatif hatlarda da ortak olarak görmek isteyenler olduğunun farkında. "Biz çeşitliliği tercih ederiz ve Gazprom'un tekelleşmesinin engellenmesinden yanayız" diyor. Ulusal Güvenlik Konseyi'nden bir diğer yetkili ise ABD açısından makul senaryonun dört kademeli olacağını söylüyor. Önce Bakü-Ceyhan devreye girer ve başarılı olur. Azerbaycan'ın tahmin edilenden yüksek olan gaz rezervleri bu şekilde dünya piyasalarına çıkar. Ardından Kazaklar BaküCeyhan'a gaz göndermeyi kabul eder, ABD ise bu kaynaklar için piyasaları oluşturur. Rusya'dan hem ürken, hem de Moskova'ya çok bağımlı olmak istemeyen Kazakistan da bu imkânları görerek kendi enerji kaynaklarının Türkiye üzerinden de dünyaya gönderilmesini kabullenir. Türkiye, ABD'nin geleceğe yönelik strateji arayışlarında ve enerji nakli çatışmalarında bu denli öne çıkarken tabii Türkiye'nin içindeki gelişmeler de merak ediliyor. Kaygıyla ya da sevinçle ABD'de bir yerlerde AKP'ye karşı düğmelere basıldığına inananlara bir not. Türkiye'de AKP'ye alternatif oluşturacak bir siyasi hareket görmüyorlar. Darbecilik hevesi de kimsede yok. AKP'nin laikliğe bağlılığından kuşku, dış politikadaki bazı açılım ve yaklaşımlarından kaygı duyanlar var. Hatta bu duyguları körükleyerek "düğme" senaryolarını tedavüle sokanlar da var. Ancak AKP ile göründüğü kadarıyla büyük dertleri yok. En azından Türkiye bazı tercihlerin eşiğine gelene kadar.
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|