|
|
Soya zararlı, tereyağı mükemmel!
Sağlıkla ilgili trendleri takip etmek, artık modayı takip etmekten daha zor! Son günlerde o kadar fazla hastalık haberi duydum ki, belki algıda seçicilik sonucu ekolojik yaşam dergisi Buğday'ın kapağındaki "Evrim, İnsan ve Kanser" haberi ilgimi çekti. Yazıda, kanser vakalarının üçte birinin sigaraya, üçte birinin bilinmeyen nedenler ve nadir görülen sebeplere, üçte birinin ise beslenmeye bağlı olduğu söyleniyor. Son yıllardaki "Kırmızı eti ağzınıza sürmeyin", "Tereyağı zehirdir", "Baklagillere dadanın" yaygaralarından farklı bir beslenme tarzı da tavsiye ediliyor. Yazının Prof. Dr. Ahmet Aydın imzalı bölümünde kanserden korunmak için gereken beslenme çizgisi anlatılıyor. "Taş Devri Diyeti" adı verilen beslenme şekli, gayet akla yakın. Genellikle Uzakdoğu stili beslenmeyi alkışlayan, suşi, soya sosu ve soya ürünlerini ön plana çıkaran trendlerden de çok farklı. Suşi, yani Japonların dünyayı saran çiğ balıkları konusunda ciddi tartışmalar var. Çiğ olduğu için zararlı bakteriler içerdiği, sindirim sisteminde kalıcı hasar bıraktığı söylenirken, bir yandan da suşi yapılan balıklardaki civa oranının tehlikeli boyutlarda olduğu da iddia ediliyor! Bu arada suşinin Amerika'nın yeni fast food'u olma yolunda hızla ilerlediği ve bu söylentilerin köfteekmek ve patates kızartması satan geleneksel fast food'cular tarafından yayıldığı kanısı da var! Bahsettiğim yazı ise ne suşi, ne soya ürünleri, ne de kızarmış patates tavsiye ediyor. Ama söylenenler akla yakın tavsiyeler. Önce en şaşırtıcılarla başlayayım: Baklagiller: Nohut, fasulye, mercimek, bezelye vb. haftada 2-3 kereden fazla yenmemeli (12 saatte bir suyu değiştirilmek üzere 48 saat suda bekletilmeli ve ağır ateşte (mümkünse güveçte) pişirilmeli. Soya: Söylendiği gibi sağlıklı bir yiyecek değildir! Protein sindirimini ve bağırsaktan kalsiyum, demir ve çinko emilimini azaltır. Erken ergenlik belirtileri, kısırlık ve adet düzensizliklerine yol açabilir. Çok az yenmeli hatta hiç yenmemelidir. Yumurta : En kaliteli protein kaynağıdır. Köy yumurtası tercih edilmeli. Günde 1-4 adet yenilebilir. Yağlar: Yağ kısıtlaması vücut için zararlıdır! Yağı az şekeri fazla yiyecekler insanları daha çok acıktırır ve daha çok şişmanlatır! Margarin: Kesinlikle yasak! Tohumlu sıvı yağlar (ayçiçek yağı, pamuk yağı, soya vb.): Kullanılmamalı ya da çok az kullanılmalı. Omega-6/omega-3 dengesini, omega-6 lehine bozuyor. Zeytinyağı: Mükemmel! Halis sızma olanlar tercih edilmeli. Riviera ikinci seçenektir. Fındık yağı : Zeytinyağına benzer özelliklerde, ikinci seçenek olabilir. Tereyağı : Mükemmel! Mümkünse özgür otlayan hayvanların yağı (köy tereyağı). Piyasada sahtesi çok. Kırmızı et :Tercihen yemlenen değil, otlayan hayvan eti. Fazla pişirilmeyecek. Sucuk, kavurma, pastırma serbest. Katkı maddelerinden dolayı salam-sosis tercih edilmemeli. Sakatat: Çok yararlı. Fakat hastalıklı olmamasına dikkat. Şaşırtıcı bilgiler değil mi? Temel bakış açısı şu: Bundan ikibin yıl önce de insanlar kırmızı et yiyorlardı, ama kanser neredeyse yoktu. Gelişmekte olan ülkelerde kanserli hasta sayısı gelişmiş ülkelere göre çok az. Demek ki sağlığı bozan pirzola değil, gıdaların içinde işlenme biçimleri sırasında doğan zararlı maddeler, hatta sadece "gıdaların işlenmiş oluşu". Taş Devri Diyeti'ndeki genel ilke şu: Üç beyaz (tuz, şeker ve un) yasaktır ya da çok azaltılmalı. Her yiyecek doğadaki şekline yakın tüketilmeli. Yasaklar haricinde yeme sınırı yok. Doyuncaya kadar yiyebilirsiniz. Çiğ yiyecekler toplam diyetin en az yüzde 60'ını oluşturmalı.Eğer www.beslenmebulteni.com adresine girerseniz, Taş Devri Diyeti'nin devamı ve genel yaşam biçimi hakkında bilgiler de var. Bana çok mantıklı ve uygulaması kolay geldi. Hatta eve artık ekolojik yumurta, organik sebze meyve ve köy tereyağı almak için girişimlerde bile bulundum! En güzeli de sağlıklı yaşayacağız diye hergün güneşi selamlama, soya köftesi bulmaya çalışma, brokoliye dadanma, kebapçılarda sadece maydonoz yeme gibi zorunluluklar olmaması! Bir bakın bakalım!
|