Baykal: Sine-i milleti düşünmedik
Çankaya Köşkü'nde Sezer'le görüşmesi sonrası, Cumhuriyet Gazetesi Yayın Kurulu Başkanı İlhan Selçuk'un, hafta başında kaleme aldığı yazı, Ankara'da seçim senaryolarını CHP eksenine oturttu. Senaryoya göre: "Sezer görev süresini tamamlamadan Cumhurbaşkanlığı'ndan istifa edecek, CHP de sine-i millete dönerek, erken genel seçimi zorlayacak..." CHP lideri Deniz Baykal'a dün böyle bir senaryoları olup olmadığını sordum. "Böyle bir senaryonun ne hazırlayıcısı, ne de oyuncusu olmadıklarını" belirterek soruyu yanıtlamaya başladı. Dışarıda yazılmış olsa bile CHP böyle bir senaryoya sıcak bakabilir mi? Baykal, önce sine-i millet kapısını tamamen kapatmayan, çok hafif aralık tutan bir tonla yanıtını verdi: "Önümüzdeki dönemde ne yapacağımıza ilişkin karar özgürlüğümüz duruyor. Bugünden şunu yaparız veya bunu yapmayız diyerek kendimizi bağlayacak bir karar özgürlüğümüz olamaz..."
"Henüz karar almadık" Bu kez sorumuzu farklılaştırarak yönelttik: "CHP'nin Meclis'ten topluca istifası anlamına gelen sine-i millete dönmeyi hiç akıllarından geçirdiler mi?" Baykal'ın yanıtı daha net oldu: "Henüz böyle bir karar almadık. Bırakın kararı, planlama içinde dahi olmadık..." Bununla birlikte ülkenin hızla bir gerilime doğru sürüklendiğini de vurguladı. Kaygısı, bu gerilimin büyük bir çatlak halini alıp, toplumsal çatışmalara doğru gidecek olmasına... "AKP'nin asıl görmesi gereken nokta burada" deyip ekledi: "Bizim kafamızda Cumhurbaşkanı olarak bir sima, portre var. Ama biz AKP'nin Cumhurbaşkanlığı için Arınç ve Erdoğan etrafında bir model oluşturmasına tepkiliyiz, onlar olmamalı diyoruz. Çünkü her ikisi de Anayasa'nın temel unsurları ile uyumsuzluk içinde. Anayasa'yı savunacak makam Çankaya'ya ikisinin çıkmaması gerektiğini söylüyoruz..."
"Neden gitmeyiz?" Tekrar başa dönüyoruz. Bunu engellemek için ne gibi bir planlama içindeler? Baykal, uzun süren konuşmamızda bu kez, sine-i millete sıcak bakmadıklarının mesajını daha açık veriyor. Konuşmanın bütünü içinden çıkardığımız sonuca göre, CHP'nin sinei milleti düşünmemesinin gerekçeleri de açık: * Erdoğan ve Arınç'ın aday olup olmayacağı bile bugünden belli değilken, daha ortada bir isim dahi yokken, CHP'nin sine-i millete dönmesini halk nasıl karşılar? * AKP'nin ortaya çıkacak gerilimi görüp CHP ile bir isim üzerinde uzlaşıp uzlaşmayacağı da belli değilken, varsayıma dayalı bir şekilde sine-i millete dönülmesi ne kazandırır? * Cumhurbaşkanı Sezer görev süresi bitmeden istifa etse ne olacak? Bu durumda Meclis'in birinci öncelikli gündemi Cumhurbaşkanlığı seçimi mi, yoksa genel seçim mi olacak? On gün içinde Cumhurbaşkanı adayı belirlenir ve 20 günde de seçimi sonuçlanır? * Bu durumda Erdoğan veya Arınç aday olursa, CHP'nin onları toplu istifa ile durdurabileceği bir zaman dilimi kalır mı? 'CHP istifa etti, onlar da adaylıktan vazgeçti' denilecek zaman kalır mı? * Ardından gelecek gerilim kime ne kazandırır? * Onun için Cumhurbaşkanı üzerinde Meclis'te bir uzlaşı ortaya çıkmalı. İyi niyetimizi göstermek için Anayasa'ya bağlı olduğunu söyleyen, Erdoğan ve Arınç gibi lobisini egemen kılma arayışında olmayan, türban konusunda 'ben eşimi başı açıkken aldım, kızımın türban takıp takmamasına da karışmam' diyen Abdüllatif Şener'in Cumhurbaşkanı adaylığını düşünebileceğimizi söylüyoruz. Özetle; CHP, bugünden sine-i millet tartışmasının ne içinde, ne de tarafı olma niyetinde...
|