|
|
|
|
|
|
'Efsane olmak istiyorum
'Beyza'nın Kadınları' adlı filmiyle bu yılın adından en çok söz ettiren kadın oyuncusu Demet Evgar, Marie Claire dergisine konuştu: "Ben bir aşk çocuğuyum... Annemle babam benim için efsane... Ben de bir çocuk doğrup onun için efsane olmak istiyorum...".
Son günlerde ne tarafa baksak o... Adı Demet Evgar... Önce Mustafa Altıoklar'ın 'Beyza'nın Kadınları' filminde karşımıza çıktı. Kişilik bozukluğu olan bir kadının 4 ayrı karakterini öyle iyi canlandırdı ki; sinemadan çıkanlar onun o koca mavi gözlerinin etkisinden uzun süre kurtulamadı. Tiyatro sahnesinde de fırtına gibi esti. Kenterler'de oynadığı 'Gece Mevsimi' adlı oyundaki performansıyla 'Afife Ödülü'ne aday gösterildi. Konu oyunculuk oldu mu akan sular duruyor Evgar için: "Oyunculuk benim terapi alanım, yani 'kendimden yola çıkarak kendimden sıyrılma hali' diyorum ben. Tecrübe etmek, hayatıma bir şey katmak için oynuyorum ben. O zaman belki inandırıcı oluyor herhalde. Onu o an yaşıyormuş gibi oynuyorum ama yaşayan ben değilim. Sadece iyi bir oyuncu olmak için dünyaya gelmiş olamayız değil mi? Bu kadar basit olamaz. Bir yılım beş yıl gibi geçiyor, beş yıllık tecrübe edinmiş gibi oluyorsun. Daha çabuk öğreniyorsun ve ilişkilerini daha farklı kuruyorsun. Ne kadar öğrenseniz kâr... İnek gibi dünya; sağ dur dilediğin kadar süt..."
'ELEŞTİRİYE AÇIĞIM' 'Beyza'nın Kadınları'ndaki rolüne çok inanıyor genç oyuncu ve her eleştiriyi, her yorumu dikkate alıyor: "İnsanın methedilmesi güzel... Bu seni daha çok hayal kurmaya teşvik ediyor. Hayallerinin gerçekleştiğini görmek hayata karşı motive ediyor seni. Herkesin söylediği bana bir ödül oluyor. Sen bana öyle bir şey söylersin ki bende bir şey yanar. Kimsenin göremediğini belki görürsün. Söylenecek her şeye hazırım. Ben dinlerim, dinlemeyi seviyorum. Oyunculuk da böyle bir şey; dinlemeden oynayamazsın. Dinlemek çok zor bir şeydir..."
'SEZEN HEP YANIMDAYDI' Demet Evgar, filmin en etkileyici bölümlerinden intihar sahnesinde yaşadıklarını ise şöyle anlatıyor: "Orada, dördüncü katta öylece durdum. Altımda hiçbir şey yoktu. Sezen Aksu'nun 'Kavaklar' şarkısını söylüyordum içimden; 'Orada kalmış yanağımın yarısı/kendini boşlukla tamamlar...' Arabada ağlaya ağlaya gittiğim bir sahne var. Orada da 'Küçüğüm'ü söylüyordum. Genelde Sezen oldu çalışırken yanımda. Ben dünyaya düştüm düşeli Sezen de bana düştü. Ben kendimi bildim bileli onunla bir aşk yaşıyorum. Çünkü hiçbir şeyi unutmayan bir kadın o. Hep cebine alıp gidiyor ya. O yüzden yazdığı parçalarda her duyguyu hissedebiliyorsun. Unutulmamışlık var. Hayat var, gerçek var..." Oyunculuk daha küçük bir çocukken girmiş Evgar'ın kanına... Ama o bunun farkında değilmiş başlarda: "Ben konservatuvara girdiğimde yapılan şeylerde diyordum ki; 'Ben bunu evde hep yapıyorum'. Lisede hiç amatör tiyatro yapmadım. Sen çok yeteneklisin, gelsene' derlerdi. O zaman da, 'Doğrusunun nasıl yapıldığını bilmiyorum ama bu böyle olmamalı' derdim. Başka bir durum bu. Ben evde çok şöhretliydim. Annemle babam benim ilk öğretmenlerim. Onlar da çocuk oldukları için benimle oynamışlar. 'Öyle yap Demet, böyle yap Demet' derlerdi hep... Ama onları oyuncu olmama izin vermeye ikna etmek için uzun süre yemek yemedim. 38 kiloya kadar düştüm."
'HAYATLA AŞK YAŞIYORUM' Söz anne babasına geldi mi, gözlerinin içi gülüyor Evgar'ın. Çünkü o ailesine aşık... Bir aşk çocuğu olduğunu da üstüne basa basa söylüyor: "Çok genç evlenmiş benim annemle babam. Eğer bir aşk çocuğuysan; sen bulamasan da öyle bir aşk oluyor ki sende... Ben hayatla bir aşk yaşıyorum zaten. Ha bu aşka bir de ortak olursa, ondan bir meyve olursa, bir aşk çocuğu daha olur, ne güzel olur. Mutlu olmak istiyorum. Mutlu olmak isteyen birini istiyorum bir de... Böylece en azından biri için efsane olursun. Annemle babam, babaannemle kardeşim benim için bir efsane. Benim çocuğum olsun ve onun için efsane olayım. Ancak efsane olacaksam çocuğum olsun. Babası da öyle. Bir de beni sahnede gördüğünde takdir etmesi tabii ki çok önemli, ama beni sahnede gördükten sonra aşık olmasın..."
'HAYALLERİM VAR' Bir gün kendisi gibi düşünen birisini bulmak konusunda ise ümitsiz değil güzel oyuncu: "Bilmiyorum böyle birini bulabilir miyim bir gün? Bir yerlerde vardır herhalde. Belki o da şu zamanda birine bir dert anlatıyordur, bulmam gerekiyor diye. Ben bir şeyleri zorlamayı sevmiyorum. Üstüne gitmemeli. Doğal olanı seviyorum..." Bir de hayalleri olduğunu anlatıyor... Hayal kurmadan güzel şeyler düşünmeden uyumadığını söylüyor: "Hayalini kurduğum şeyleri yaşıyorum. Sonra da daha çok hayal kuruyorum. Çok dillendirmiyorum. Hayaller düşünülür, konuşulmaz, sırrı kaçmaz o zaman. Yaşayalım bakalım ne olacak..."
|
|
|
|
|
|
|
|
|