|
|
Peki ya jürilerin puanı kaç?
Jürilik konusunda "ahkâm kesmek" için yeterince deneyimim olduğuna inanıyorum. Bu konudaki parlak (!) kariyerimi hatırlatmak gerekirse, Akademi Türkiye ve Anadolu Rüzgârı müzik yarışmaları jüri üyeliği, MGD Ödül Jürisi, Ukrayna Güzellik Yarışması Jürisi ve hatta "Çatlak Tişört Yarışması" jüriliği sayılabilir. Sanırım bir kaç jürilik daha yaparsam, cübbe giyip, Yargıtay üyesi olmaya otomatikman hak kazanacağım. Eh, öyleyse bunca kariyer boşa gitmesin. Ben de her hafta çeşitli yarışmalarda ahkâm kesen jüri üyelerini bir değerlendireyim.
UĞURKAN EREZ: 7 Sanki jüri olmak için yaratılmış. Anglo-Sakson mahkemelerinde alışılageldiği gibi, "kendiliğinden" beyaz perukası var. Bazen kendini öyle kaptırıyor ki, "Hah" diyorsunuz, "Şimdi kalemini kırıp, çocuğu idama mahkum edecek."
YONCA EVCİMİK: 6 Huysuz'a lâf sokma konusunda Guinnes Rekorlar Kitabı'na aday. Boy dezavantajını boyundan büyük lâflar ederek kapatmaya çalışıyor. Ona kalırsa tüm yarışmacılar ileride birer "yıldız" olacak. Ama ona göre şimdilik tek yıldız kendisi...
TAN SAĞTÜRK: 5 Çok konuşup, mümkün olduğu kadar az şey anlatmak konusunda Süleyman Demirel'i bile geride bırakacak bir yeteneğe sahip. "Ben" diye başlamadığı bir cümle kurmakta zorlanıyor. Yarışmanın tapusunu "cebinde" sanıyor.
ASENA: 4 Karnından konuşuyor. Yani konuşmuyor, göbek atıyor. En uzun cümlesi dört kelimeyi bulmuyor. Vazgeçemediği hobisi "Tan hocasına katılmak!" Bu katılımcılığı zaman zaman elle tacize kadar varıyor. Hip-Hopiental dansının yaratıcısı.
ARMAĞAN ÇAĞLAYAN: 9 İşte benim favorim. Kazandığı tüm parayı, yarışmacılara armağan almak için harcıyor. Bülent Ersoy'a poposunu dönerek ettiği lâflar, kendisine yelpaze darbeleri olarak geri dönüyor. Varlığı, Türk jüriliğine Armağan olsun!
YILDIZ TİLBE:6 Şifreli konuşuyor. Yorumlarını anlamak için decoder lâzım. Ona göre her aday mükemmel. Herkes sevgi yüklü. Hayat güzel. Kırlar çiçeklerle, masmavi gökyüzü beyaz bulutlarla dolu. Kanat çırparken stüdyonun tavanına çarpacak diye korkuyorum.
BÜLENT ERSOY: 7 "İstirham ederim"den "Kodum mu oturturum" moduna geçmesi en fazla 2 saniye sürüyor. İlk kurbanı kim olacak? Armağan mı, yoksa Johann mı? İnsanın her hafta İddaa kuponu doldurası geliyor. Ettiği lâflar Arapça- Osmanlıca gibi sağdan sola okunuyor.
JOHANN: 5 Türkçe bilmediği halde, defterine "Seni Sevmeyen Ölsün" yazabilen, Orhan Gencebay'ı tanımadan arabesk hayranı olan, üçüncü yarışmada bizimkilere ayak uydurup, saldırıya geçen ve finalde sünnet olması beklenen, Türkiye'ye gelmiş en talihsiz Belçikalı.
EROL KÖSE: 4 Yarışmaya başlamadan "Bizden önceki yarışmalarda star çıkmadı. Çünkü orada Erol Köse yoktu" diyecek kadar "alçakgönüllü" bir juri üyesi. Yarışmasında henüz yıldız çıkmadı ama bolca "hır" çıktı. Kendisinden beklentimiz, daha hır'sız bir yarışma!
DENİZ SEKİ: 5 Türkiye jüriler tarihinin en bedbaht üyesi. Bugüne kadar iki kez jüri koltuğunu terk etti. Sanırım üçüncüsünde ayağından koltuğa zincirlemek gerekecek. Erkek adaylar için karşısında şarkı söylemek pek zor. Zira dekolteleri, detonelere neden olabiliyor.
ERCAN SAATÇİ: 6 Grupların prodüktörü olduğu için en başından beri pek mutsuz. Çünkü o da biliyor ki, bu memlekette "grupçuluk" sadece siyasette işe yarar. Sanırım, sinirli jüri üyemiz yarışmanın bundan sonraki bölümlerine Prozac'ın sponsorluğunda devam edebilecek. (Notlar 10 üzerinden verilmiştir.)
|