| |
|
|
Zamandan demir alma vakti..
Nebil, "Ağabey durumları iyi değil" demişti.. O kadar demişti işte.. Anlamazdan gelmeye çalışmıştım, ne demek istediğini gayet iyi bildiğim halde.. Gidiyorlardı.. Sevgili dostlar gidiyorlardı.. Atıf Ağabey.. Ertekin'de beraberdik en son.. Ara ara gelirdi, orada sarılır, sohbet ederdik, iki üç kelime.. Gözümdeki son hali o.. Köşede oturmuş, sessiz, sakin, ama muzip gözlerle etrafa bakıyor.. Bir sabah gazeteyi aldım.. Sinema ölmüştü.. Biliyordum, bekliyordum.. Hayır, yakıştıramıyor, beklemiyordum.. Bile bile lades.. Gazete elimde kalıverdi.. Pazar sabahı cenazeye hazırlanıyorum.. Gazeteyi açtım.. Erdal.. Erdal da.. Erdal Öz de gitmiş.. Kitap da ölmüş, sinemanın ardından.. Tamam durumlarınız iyi değildi.. Tamam, bekleniyordu.. Ama böyle arka arkaya olur mu?.. Birinin yasını tutmadan öteki.. Atıf Ağabey'i yarım asırdır tanırım. Ama Erdal'la tanışıklığımız, Atıf Ağabey'den önce. Ankara'da küçük bir kitapçısı vardı. O zamanlar kitapçı az Ankara'da.. Bu yüzden kitap meraklıları, tüm kitapçıları tanır, ahbaptırlar onlarla.. Ve de o zamanlar Ankara'da kitapçılar, tezgâhtar tüccarlar değil, kentin aydınlarıdır.. Sattıkları tüm kitapları okumuş aydınlar.. Onlarla dostluk, onlarla sohbet zevktir..
Atıf Ağabey'le de, Erdal'la da dostluğumuz, her gün görüşülen, sık buluşulan türden değildi.. Hani şairin dediği havada "Orda bir dost var uzakta" da değildi ama.. Bunu anlatmak zor.. Bunu anlatmak gerçekten zor.. Konuşmazsınız çok.. Buluşmalarınız sözleşmeler değil tesadüflere bağlıdır.. Ama karşılaştığınızda bir sıcaklık hissedersiniz.. Gözler konuşur karşılıklı.. Sıcaklığı da onlar yayarlar zaten.. Isınmış, sımsıcak olmuş içiniz, kaynamış kanınız der ki, "Ben bu adamı seviyorum.." Arkasını da getirir.. "O da seni seviyor.." Atıf Ağabey'i de, Erdal'ı da çok severdim.. Onların beni sevdiklerini de çok iyi hissederdim. "Şimdi sevmesin" derdi, Anneannem, ölen birinin, yaşayan birini ne kadar sevdiğini anlatırken.. Çocuk aklım almazdı.. "Niye sevmesin ki.." Çok sonralar anlattı anneannem ki, sevenler, sevdiklerini yukarı, yanlarına alırlarmış.. Sevdiklerimiz, sevenlerimizin sayısı, yukarda, aşağıdakileri geçmeye başladı.. Bu demir alma zamanı yaklaşıyor demek, düşünürseniz.. Sıralı, sırasız dostlar, yakınlar yukarıda birikmeye başladılar birer ikişer.. Sessiz gemi doldukça doluyor, yukardaki sevenler, sevdiklerini yanlarına çağırdıkça.. Yarın gazeteler kimi yazacak acaba, bu hiç dolmayacak sessiz gemiye bilet alan.. Sıra kimde?.. Hangimizde?.. Ölümün kaçınılmaz oluşu mu, yaşamı bu kadar güzelleştiriyor acaba?..
|