kapat
   
SABAH Gazetesi
 
   News in English
   Son Dakika
  » Yazarlar
   Günün İçinden
   Ekonomi
   Gündem
   Siyaset
   Dünya
   Spor
   Hava Durumu
   Sarı Sayfalar
   Ana Sayfa
   Dosyalar
   Teknoloji
   Emlak
   Otomobil
   Detaylı Arama
   Arşiv
   Etkinlikler
   Günaydın
   Televizyon
   Astroloji
   Magazin
   Sağlık
   Cuma
   Cumartesi
   Pazar Sabah
   İşte İnsan
   Sinema
   20. YILA ÖZEL
   Turizm Rehberi
   Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Mehmet Barlas @ SABAH
 
Olaylara "Fransız takılmak" tehlikesi...
Atıf Yılmaz ve Erdal Öz için yazılanlar

Olaylara "Fransız takılmak" tehlikesi...

Sık sık tekrar ederiz bu gözlemi:
- Tanzimat aydınları Fransızca yerine İngilizce öğrenerek Batı'yı anlamaya ve adapte etmeye çalışsalardı, Osmanlı'nın da Türkiye Cumhuriyeti'nin de siyasi ve idari sistemi çağa daha kolay uyum gösterirdi. Bugün yaşanan gerginliklerden çoğu, kronik ve çözümsüz sorunlar olarak krizler stokumuzda bulunmazdı.
Sorunlara "Fransız takılma" nın bir yansımasını, laikliğin Jakoben modelde algılanmasında görmüyor muyuz? Bizim anladığımız laiklik, dinle devletin ayrılmasıdır. Jakoben laiklikte, devlet dinin egemenidir. Bunun tersi olan teokratik sistemde ise din devletin egemenidir.
Şimdi de tarihe Fransız takılmanın bir örneğini görüyoruz. Buna göre Fransız parlamentosunun 18 Mayıs'ta görüşeceği bir yasa teklifi, "Ermeni soykırımını inkâr edenler, Yahudi soykırımını inkâr edenler gibi 1 yıl hapis, 45 bin Euro para cezasına çarptırılsın" hükmünü içeriyor.
Düşünebiliyor musunuz tarihin tartışılan bir sürecinin yasayla dondurulup hükme bağlanmasını? Bu yaklaşımı ekonomiye uygulayıp, 1929 Krizi'ni farklı yorumlayan ekonomistlere meslekten ihraç müeyyidesi de getirebilirsiniz. Haçlı Seferleri'nin sebep ve sonuçlarını, sömürgeciliğin Asya ve Afrika'yı ne hale getirdiğini falan, yasayla düzenleyebilirsiniz.

DOKTRİNER
TARİH
Hoşgörü ve uzlaşma kültürünün en etkili aracı olan laikliği doktriner bir ideoloji haline getiren Fransız kafası, şimdi tarihi de doktriner bir ideolojik kalıba sokmayı tasarlıyor.
Burada biz ne yapalım peki? Biz de mi bu olaya Fransız takılalım? Fransa ile çok boyutlu diplomatik ve çok yoğun ekonomik ilişkilerimizi mi donduralım? Mehmet Ali Birand'ın söylemi ile "2007 Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde Ermeni diasporasına çiçek atıp 400 bin oyun bir bölümünün kendilerinde kalması için çaba harcarken, kimse uzun vadeli düşünmüyor. Biz, kendi politikacılarımızı vizyonu olmadığı için eleştiririz. Meğer Fransız meslektaşlarının vizyonları hepten yokmuş. Bir Fransız parlamenterin deyimiyle, Fransa'da lider kalmamış. Piyasayı küçük hesaplı, dar görüşlü politikacılar sarmış" sa, biz de onlara mı uyalım?..
Burada özellikle uluslararası ilişkilerde "Fransız takılmak" tan kaçınmamız gerekiyor.
Örneğin "Ermeni sorunu" nun, Türkiye'nin ikili ilişkilerinin ipoteği olmamasını sağlamamız gerekiyor.
Uzun bir dönem, "Kıbrıs sorunu" da Türk-Yunan ilişkilerini ipotek altına almamış mıydı mesela? Şimdi Kıbrıs yine bir "Sorun" olarak yerli yerinde. Ama TürkYunan ilişkileri Kıbrıs'tan bağımsız gelişiyor, güçleniyor. Demek bu mümkünmüş.
İsrail'i düşünün... Başta Fransa olmak üzere sayısız ülke ve bu arada Türkiye de, Filistin Sorunu'nda İsrail'in karşısında. Ama İsrail, "Filistin bizim de davamızdır" diyen ülkelerle bile ilişkilerini sürdürüyor, geliştiriyor.

FRANSIZ TAKILMAYALIM
Türkiye Cumhuriyeti, kötü niyetli, akılsız veya hesapsız iç ve dış odakların önüne çok fazla "Bam teli" veya "Aşil'in topuğu" ya da "Yumuşak karın" olabilecek pozisyonlar sunmamalıdır.
Bakın işte. Zaten Türk demokrasisinin kaderini "Türban sorunu" na ipoteklemeye kalkışan sayısız odak var. Türkiye'nin dış ilişkilerini de "Ermeni sorunu" na ipoteklemek isteyen akılsız Fransızlar var.
Biz de onlara mı uyalım? Akılcı İngiliz politikalarında, çözümsüz sorunlar bir kenara çekilip, önce işbirliği yapılabilecek ortak noktalar aranır. Bizim 3 Ekim 2005'te AB ile üyelik müzakerelerimiz de İngilizlerin araya girmesi ile böyle başlamadı mı mesela? Bu şekilde çözümü zor sorunlar, müzakere sürecinin akışına bırakılmadı mı? Yani Fransız takılmayalım dünyaya ve olaylara.

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Günah mı çıkartalım yoksa özeleştiri mi yapalım?   / 08-05-2006
 Derdimi özel deftere döktüm, asumana inledim   / 07-05-2006
 Denize düşen neye sarılmalıdır?   / 06-05-2006
 Muhalefet sorunu   / 05-05-2006
 "Tembel avratlar" ve "tembel demokratlar"   / 04-05-2006
 "Dediğim dedik, çaldığım düdük" modeli...   / 03-05-2006
 Kızdığımız kadar gözlemleri değerlendir-meliyiz de...   / 02-05-2006
 Nereye gideceğimize karar vermeliyiz   / 01-05-2006
 Kaderimizde komünist Çin'i de kıskanmak varmış..   / 30-04-2006
 Acaba kim muhafazakâr kim demokrat?   / 29-04-2006
YILMAZ ÖZDİL
Lig...
Ben uzun süredir bu kadar kötü bir "lig"...
ERGUN BABAHAN
Erdoğan mı sevinecek yoksa Baykal mı?
Siyasiler ne...
MEHMET BARLAS
Olaylara "Fransız takılmak" tehlikesi...
Sık sık tekrar...
UMUR TALU
El salladı gitti
Yönetmen el salladı, gitti. Boşluğu...
FATİH ALTAYLI
Defterle ilgili farklı görüş
Başbakan Erdoğan'ın...
ERDAL ŞAFAK
Sular duruldu mu?
Son günlerdeki gelişmelere...
Fransa'ya 'Ermeni soykırımı' tepkisi
Türkiye, Ermeni soykırımını inkârı suç sayan yasa tasarısı hazırlanan...
Türk vali adayı komşuyu böldü
Batı Trakya'da 'süper valiliğe' aday gösterilen Türk avukat: Yunan...
Simge olmak istiyorum
Simge olmak istiyorum
Beşiktaş derbisinin kahramanı Hasan Kabze, gol atacağını rüyasında...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Pazar Sabah | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Künye | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Üretim ve Tasarım   Merkez Bilgi Grubu