 |  |
  |
|
Sayfa kopar bağ kopmaz
Başbakan Erdoğan "Selanik'te" sınıfta kaldı. Atatürk'ün doğduğu evde "anı defterini" imzalarken, deftere yapıştırılmış bir sayfayı gördü. Bu sayfada "hoşuna gitmeyen" ifadeler vardı. Erdoğan, sinirlendi ve deftere yapıştırılan bu "yaprağı" çıkarttırdı. Ya da en azından bazı "yalakalar" bu sayfayı defterden kopardı. Bu son derece "yanlış" bir davranış biçimi. Her şeyden önce müthiş bir "hoşgörüsüzlük" gösterisi. Siyasette yükselen veya topluma açık bir iş yapan kişiler kendileriyle ilgili görüşlere "engin" bir hoşgörüyle yaklaşmak zorunda. Eğer birilerinin size müthiş önem vermesinden, saygı göstermesinden hatta yalakalık yapmasından keyif alıyorsanız, bunun diğer tarafında birilerinin size saygı duymamasını, sizi adam yerine koymamasını ve sizden nefret etmesini de "kabullenmeniz" gerekiyor. Bunu yapabildiğiniz zaman bulunduğunuz konumu "hak etmiş" ve "hazmetmiş" oluyorsunuz. Yapamadığınız zaman ise tam tersi oluyor. Erdoğan, aleyhinde ifadelerle dolu bu sayfayı okuyunca gülüp geçse hiçbir şey olmayacaktı. Ama o tersini yaparak olayın büyümesine neden oldu. Peki bundan sonraki adım ne? Kendisini eleştiren çiftçiye söyledikleri hafızalarda. Şimdi de o sayfa çıkartıldı. Bir sonrakinde ne olacak! Birisi gözünün üzerine yumruğu mu yiyecek? Birisi eşine, şahsiyetine, kutsal bildiği değerlere bir şey yaparsa en sert tepkisini bile hoşgörüyle karşılayabilirim ama birisi kendisini eleştirdi diye, yaptıklarını beğenmedi diye bu tepkileri göstermek bir Başbakan'a yakışıyor mu? Defterden çıkarılan yaprağa dönersek. O defter Başbakan Erdoğan'ın babasının veya kendisinin defteri değil. O defter, bu ülkenin kurucusu ile milleti arasındaki "sembolik bir bağ." O bağı koparmaya kalkışmak bir ayıp. Hele hele konsolosa talimat verip defteri ortadan kaldırtmak, olacak iş değil.
|