Paskalya'da Fransız kaldıklarım
BU hafta Türkiye'deydim, üstelik de gündeminden bal damlayan bir program vardı. İlk kez geçen yıl üzerimize aldığımız Antalya Festivali'nin hazırlıkları, romanım "Hercai Fişek"i sinemaya aktarmak isteyen usta yönetmenle buluşma ve Galatasaray Lisesi mezunu yazarlar toplantısı. Ve tabii erguvan zamanı gezintileri, gastronomi turları, sohbetler... Bu dolce vita hallere gölge düşüren zamanlar da olmadı değil tabii... Futbolun milli bir histeriye dönüşmesinden, yarattığı hiddetten ve şiddetten bir kere daha nefret ettim. Sporun, yani neticede bir oyunun hakikaten saçma sapan boyutlara ulaşan, tehlikeli bir öfke yaratmasına tamamen "Fransız kaldım!" Bu sefer, -Paskalya tatili sağolsun- iki haftalığına geldiğim için, İstanbul'daki toplantılardan önce kendimi şehir dışına atmayı kafaya koymuştum. Toprağın uyanışını, ilkbaharın renklerini seyretmek, mevsim mutfağının tadını çıkartmak için Kuzey Ege'yi seçtim. Mitolojinin en görkemli efsanelerine dekor olması, antik kahramanları ve tanrıları yaratması boşuna değildir bu rüzgarlı sahillerin. Hele bahar başında, Bozcaada'nın yeşiline, Assos'un mavisine, Cunda'nın sükunetine hayran kalırsınız. Ben, aynı İstanbul gibi Asya ile Avrupa'yı birbirine bağlayan ikinci kente, Çanakkale'ye de bayılırım. Malumunuz, her yıl 18 Mart-25 Nisan arasında gündemi bolca işgal eden bu şehir, geçen yıl 90. yıl kutlamalarıyla derin bir siyasi polemik yaratmıştı. Bu yıl o kadar hummalı törenlere tanık olmadım ama zaten ben kentin yakın tarihinden çok, 3000 yıllık antik geçmişinin ve bugünün peşine düşmüştüm. Truvalı Dardanos'un, Poseydon'un ve İlyada'da anlatıldığı şekliyle Paris ve Helen'in öyküsünü bilmeyen kalmadı sanıyorum. Tanrılar boşuna İda Dağı'ndan hükmetmemişler dünyaya. Kullar boşuna dokuz kat kent kurmamışlar bu bölgeye. Boşuna felsefenin başkenti olmamış buralar. Kuzey Ege'de hakikaten büyülü bir enerji var ve ilkbahar, onu keşfetmek için en güzel zaman... Not: Çanakkale, benim gibi Türkiye tatillerinin büyük bölümünü gastronomi turlarına ayıran biri için önemli bir başka özelliği de, iyi yemek yenen bir bölge oluşu. Meze ve balık sevenler için Eceabat Maydos'un deniz kıyısı terasını hararetle tavsiye ederim. Tel:(0286) 814 14 54. Cunda'nın Bay Nihat'ı inanılmaz mutfağıyla artık 30 yıllık bir klasik. Hele Bozcaada ve Assos mutfağını tadarsanız, obez dönme riskiniz de var. Tel:(0266) 327 1063.
SEDEF ECER
|