|
|
Tavada lezzet var
Tavacı Recep Usta adlı restoranda 'Tava' serisi gerçekten mükemmel. Pilav üstü tandır, pilav üstü hindi, bumbar denenmeye değer
İlk kez bu hafta, restoran ziyaretimden önce dersimi çalışmamıştım. Bostancı sahil yolu üzerinde ilginç bir restoranın açıldığını, adının da Tavacı Recep olduğunu duymuştum, o kadar. Hatta birlikte yemeğe çıkmamızı teklif ettiğim arkadaşım "Tavacı de ne?" diye sorduğunda, "Bilmem, gidip göreceğiz", yanıtını verdim. Suadiye Oteli'ni geçtikten biraz sonra Tavacı Recep levhası göründü. Hafta içi bir akşam olmasına rağmen geniş restoranın önemli bölümü doluydu. Bizi hemen bir masaya yönlendirdiler. Sofraya oturur oturmaz, 79 sayfalık broşürü incelemeye başladık. Broşürün ilk 17 sayfası restoranda bulunan yemeklerin birer fotoğraflarının yer aldığı menüye ayrılmış, geri kalanını Başbakan Erdoğan'dan ana muhalefet lideri Baykal'a, Cüneyt Arkın'dan Hıncal Uluç'a kadar Recep Usta'nın bir restoranında yemek yemiş ünlülerin yanı sıra, Diyarbakırsporlu futbolcuların topluca fotoğrafları, Diyarbakır'ın tarihi ve daha nice ayrıntı oluşturuyordu.
SEÇENEK BOL Bu detayları daha sakin bir zamanda incelemek üzere yemek seçimi için yemek fotoğraflarına daldık. Recep Usta'ya lakabını kazandıran yemeğin bir tür sac kavurma olduğunu gördüğümüzde o ana dek kafamızı kurcalayan soru da yanıtlanmış oldu. "Tava" serisi menüde sadece yalın biçimiyle kalmıyor, pirzola ve tavuk tava seçenekleri de bulunuyor. Sadesi, şişi, taraklığı ile kaburganın üç versiyonu, pilav üstü tandır, Adana, patlıcan, domatesli kebaplar, hindi, tavuk, kaburga dolmaları, pilav üstü hindi, gerdan ve incik haşlamalar, bumbar, ekşili patlıcan dolma, pideler ve lahmacun, çiğ ve içli köfteler, salatalar ve bostane ile tatlılar dışındaki seçenekler tamamlanıyor. İrmik helvası ve burma kadayıf da menüdeki tatlılar. Güleryüzlü, ateş gibi bir garson biz daha bir şey ısmarlamadan tabağımıza birer haşlanmış, beyaz renkli top gibi yuvarlak içli köfte, kurutulmuş patlıcanla yapılmış dolma koydu. Sofrayı da taptaze karışık yeşilliklerle hazırlanmış nar ekşili salata, İstanbul kebapçılarında Gavurdağ adıyla bildiğimiz salatanın cacık gibi çok sulu versiyonu olan bostane ve çiğköfte ile donattı. Ayrıca ısmarladığımız köpüklü yayık ayranı da getirdi. Ayran burada bakır taslardan, içindeki küçük kepçe yardımıyla içiliyormuş. Bu arada restoranda içki verilmediğini de belirteyim. Biz ortaya iki kişilik "tava" söyledik. Ancak tek bir yemekle restoranı tam olarak değerlendiremeyeceğimiz gerekçesiyle, kaburga dolmasını da denemek istedik. Yemekleri beklerken, bir yandan da broşürü incelemeye koyulduk. Recep Usta, 1961 Diyarbakır doğumluymuş. Silvan'da bulaşıkçılıkla lokanta işine başlamış, 1978'de Diyarbakır'da kendi lokantasını açmış. 1983'den itibaren tava, kaburga dolması ve gerdan haşlama çeşitleri üzerine uzmanlaşmaya başlamış. 2002 yılında Ankara'da ilk şubesini açmış, garsonun söylediğine göre de 5 ay kadar önce Bostancı'daki şube hizmete girmiş. Tabaklarımıza servis edilen içli köfte ve patlıcan dolması da, çiğ köfte, bostana ve salata da mükemmeldi. Bu arada içinde özel bir domates sosla pişirilmiş kuşbaşı etler ve üzerinde pideleriyle sac tava sofraya getirildi; etler lokum gibi yumuşak ve lezzetliydi. Kısa süre sonra kocaman bir tepsi içinde kaburga dolması da getirildi. Kuzunun kol kısmı ile kaburga arasındaki kısım bir tür iç pilav ile doldurulup tandırda pişiriliyor, tepside yine bolca bir pilav üzerine oturtulup servis yapılıyor. Ateş gibi garsonumuz sofrada bir çatal ve bir kaşık yardımıyla zaten dokununca dağılacak kadar iyi pişmiş etin kemiklerini birkaç harekette çıkarıp bir tabakta topladı. Sonra etlerle pilavları iyice karıştırıp, "Afiyet olsun" diyerek bizi bu muhteşem yemekle başbaşa bıraktı. Fiyatları gerçekten çok uygun. Yani bütün bir kuzu bile ısmarlasanız, bedeli 300 YTL. Yemeğin üstüne dondurmalı irmik helvası söyledik. Ne yazık ki tüm yediklerimiz içinde bu, en az başarılı olanıydı. Tavacı Recep'te bu çok lezzetli yemekler için 65 lira hesap ödedik. O zaman Kadıköy yakasının en mutena yerindeki bu ferah restoranın niçin hafta arasında bile böyle kalabalık olduğunu anladık. Bir dahaki gelişimde menüdeki diğer ilginç yemekleri sıradan deneyeceğim. Ama o zamana dek içme adabını hala iyi öğrenememişsem, bu kez mırra yerine çayı tercih edeceğim.
Beğendiklerim: Yemekler çok lezzetli, porsiyonlar bol, hatta aşırı miktarda denebilir. Yıllarca Adana kebapçılarının egemen olduğu ortama Diyarbakır yöresinden yepyeni bir soluk gelmiş. Fiyatlar da gerçekten ehven.
Beğenmediklerim: Restoranın dekoru eklektik. İçerde kocaman ağaçlar ve biraz daha ufak saksı bitkileri var. İlk bakışta hakiki gibi görünseler de, ağaçların yapay olması hoş değil. Menüde fiyat belirtilmemesi de yadırgatıcı.
Deniz Erbil
|