 |  |
  |
|
Aile içi tartışalım mı?
Çok değer verdiğimiz iki yazarımız, Hıncal Uluç ve Mehmet Barlas bir kaç gündür köşelerinde bir tartışma yürütüyorlar. Hıncal Uluç, Mehmet Barlas'ın katıldığı bir televizyon programında "Fatih Altaylı Sabah'ın yayın politikasını belirlemekte yardımcı olmamı istedi ve başyazarlık teklif etti" demesine takılmış. Barlas'ın kimi konulardaki fikirlerini eleştiriyor ve "Sabah'ın çizgisi böyle mi olacak" diyor. Barlas da ona yanıt veriyor ve demokrasi anlayışını, Özal örnekleriyle anlatıyor. Aslında bu aile içi bir tartışma ve sütunlara yansıması "yanlış" bulunabilir fakat benim inancıma göre "Sabah ailesi" Sabah çalışanlarıyla sınırlı değil. Sabah okurları da bence ailenin bir parçası ve bu tartışmanın içinde olmalarında hiç bir sakınca yok. Önce bir düzeltme yapayım. Mehmet Barlas'a Sabah'ın başyazarlığını teklif ederken "Yayın politikasını belirlemekte yardımcı olmasını" talep etmedim. Ne Barlas'tan, ne de başkasından böyle bir talepte bulunmam söz konusu olmaz. Çünkü Sabah'ın yayın politikası, bundan tam 21 yıl önce ortaya çıkan Sabah'ın genlerinde var. Bunları yeniden belirlemeye gerek yok. Sabah'ın çizgisi belli. Atatürkçü, laik, demokrat, halkın tercihlerine saygılı, ilerici, Türkiye'nin Batılılaşmasına inanmış, AB'den yana, statükoculuktan uzak bir gazete Sabah. Sevgili Hıncal Uluç'un 16 yıldır yazdığı gazetenin genetik yapısını aynen korumak istiyoruz. Mehmet Barlas'a ise Sabah'ın bir borcu vardı. 28 Şubat sürecinde layık olmadığı bir muameleyle karşılaşmış ama çizgisinden taviz vermeden mesleğini sürdürmüş ve Sabah'a geri dönmüştü. Barlas, bir yazar olarak Sabah'ın genetik yapısıyla çok örtüşen bir isimdi. Sabah'ta çok da hatırlamak istemediğimiz "olağandışı" bir dönemin izlerini silerken, Barlas'ı da yeniden "taçlandırmak" gerekiyordu. Fikirlerine katılabiliriz veya katılmayabiliriz ama Barlas'ı Barlas yapan, "Fikir sahibi" olmasıdır. Ben çok değer verdiğim iki yazarımızın tartışmalarını keyifle izliyorum. Çünkü her ikisi de "Sabah" demek.
|