|
|
|
|
|
|
AB 'Tuzla'yı soracak
Avrupa Komisyonu Çevre Genel Müdürlüğü Genişleme ve Komşu Ülkeler Dairesi Türkiye Masası Sorumlusu Dagmar Kaljarikova, bir sonraki alt komisyon toplantısında Tuzla meselesini ele alacaklarını belirterek, Türkiye'ye, Çevre ve Orman Bakanlığı'nın bu konuda aldığı ve alacağı önlemleri soracaklarını bildirdi.
Bahçeşehir Üniversitesi'nce düzenlenen ''AB Çevre Politikası ve Türkiye'nin Uyumu'' konulu panel, üniversitenin Beşiktaş Yerleşkesi'nde yapıldı.
Bahçeşehir Üniversitesi AB Merkezi Başkanı Dr. Cengiz Aktar'ın başkanlığını
yaptığı oturumda konuşan Kaljarikova, bir dönem Çek Cumhuriyeti Çevre Bakanlığı AB Entegrasyonu Bölümü'nde çalıştığını anımsattı.
Kaljarikova, Çek Cumhuriyeti'nde çevre ile hazırlanan projeler çok iyi olmadığı için AB'den mali yardım alamadığını, Türkiye'nin bunu aklında tutması gerektiğini söyledi.
Bir sonraki alt komisyon toplantısında Tuzla meselesini ele alacaklarını ifade eden Kaljarikova, Türkiye'ye, Çevre ve Orman Bakanlığı'nın bu konuda aldığı ve alacağı önlemleri soracaklarını bildirdi.
Çevre ile ilgili şikayetlerin kendilerine iletilebileceğini belirten Kaljarikova, ''Çevre konusunda sivil toplum kuruluşlarını dinliyoruz. Örneğin, Türkiye'den nükleer santral yapımıyla ilgili mektuplar aldık. Yapabildiklerimiz sınırlı ama hükümete baskı uyguluyoruz'' diye konuştu.
''ÇEVRE KONUSUNDA 80 DİREKTİF VAR''
Avrupa Komisyonu Çevre Genel Müdürlüğü Genişleme ve Komşu Ülkeler Daire Başkanı Claude Rouam da, Türkiye'nin AB üyeliğine ilişkin tarihi süreç hakkında bilgi verdi.
Türkiye'nin AB'ye üye olmak için en erken başvuran ülkelerden biri olduğunu belirten Rouam, AB'ye üyeliğin zaman alan bir süreç olduğunu, bir ülkenin AB'ye tam üye olabilmesi için ulusal mevzuatını AB müktesebatına uyarlaması gerektiğini anlattı.
Çevre konusunda da AB müktesebatına uyumun çok önemli olduğunu vurgulayan Rouam, ''Çevre, bu süreçte Türkiye için önemli ve zorlu konulardan biri olacak. Çevre en önemli mevzuat konularından biri. Ulusal mevzuatın AB'ye uyumlaştırılması önemli'' diye konuştu.
Rouam, çevre konusunda 80 önemli direktif bulunduğunu, bunların ulusal mevzuata aktarılmasının zorunlu olduğunu kaydetti.
Bu çerçevede, hava kalitesi, atık yönetim mevzuatı, katı atık meselesi, su çerçeve direktifi, su kalitesi gibi konuların önemli olduğunu ifade eden Rouam, bunlardan en önemlisinin de ekonomik kalkınma ve hayata etkisi yönünden su olduğunu, su ile ilgili mevzuatın bir an önce ele alınması gerektiğini dile getirdi. Rouam, Türkiye'nin su konusunda ne yapılması gerektiğini düşünmesinin önemine işaret etti.
TUZLA'DAKİ TEHLİKELİ ATIKLAR
Konuşmasında Tuzla'daki tehlikeli atık varillere de değinen Rouam,Türkiye'de atık yönetim mevzuatının çıkarılması gerektiğini söyledi. Kimyasal atıkların çevresel etkilerinin tam olarak bilinmediğini, bu konudaki mevzuatın geliştirildiğini anlatan Rouam, ''AB müktesebatı hareketli bir hedef. Detaylı mevzuat çıkarmak önemli. Yeni gelişmelere uygun olarak mevzuatın da yenilenmesi gerekir'' dedi.
Tuzla'daki atıkların çerçeve direktiflere uygun bertaraf edilmediğini ifade eden Rouam, atık yönetiminin sağlığa ve çevreye en az ve asgari etkisi olacak şekilde yürütülmesi gerektiğini anlattı.
Rouam, Tuzla'daki detayları da bilmeden ''olması gereken budur'' demenin doğru olmayacağını dile getirdi.
Türkiye'nin AB üyesi olmadığını ama yasal yükümlülüklerin uygulanması gerektiğini vurgulayan Rouam, Türk yetkililerin Tuzla örneğinden bazı çıkarsamalar yapması gerektiğini söyledi.
''ÇEVRE ANAHTAR BİR KONU''
Türkiye'nin AB üyeliği sürecinde önceliklerini ve uyumlaştırma stratejilerini belirlemesi gerektiğini anlatan Rouam, ''Bu zorlukların üstesinden gelmede yalnız değilsiniz. AB'den destek göreceksiniz'' diye konuştu.
Çevre bakanlıklarının genelde zayıf olduğunu ve yetersiz personelle işlerini yürütmek zorunda kaldığını ifade eden Rouam, şöyle konuştu:
''Çevre anahtar bir konu. Dolayısıyla bu bakanlıklar güçlü olmalı,2. sınıf bakanlık olmamalı. Gelişmeli. Çevre ile ilgili her şeyi başkentten çözemezsin, yerel seviye de önemli. Bu konu ile ilgili müfettişler de güçlendirilmeli. Çevre konusu sadece ilgili çevre bakanlığını ilgilendiren bir konu da değildir. Diğer bakanlıkların da karar alırken çevre konusunu göz önüne alması gerekir. Örneğin, ulaşım, enerji politikalarına karar verilirken, çevre de düşünülmeli.''
''PROJE HAZIRLANMASI ÖNEMLİ''
Çevre müktesebatına uyumun maliyetinin 70 milyon 569 bin Avro olduğunu bildiren Rouam, bunların yaptırım olarak düşünülmemesi gerektiğini, sağlık ve hayat kalitesi açısından çok fazla getirisi olacağını anlattı.
Çevre ile ilgili projelerin hazırlanmasının çok önemli olduğunu, doğru ve iyi projeler hazırlanması durumunda AB fonlarından yararlanılabileceğini anlatan Rouam, ''Bu rakam çok yüksek gibi düşünmeyin. Bu düzenleme Türkiye'de daha maliyetli olmayacak'' dedi.
Rouam, çevre müktesebatına uyum konusunda sivil toplum kuruluşlarının rolünün de çok önemli olduğunu dile getirdi.
Kalkınmanın çevreye rağmen yapılmaması gerektiğini anlatan Rouam, ''Kalkınma çevreye rağmen yapılırsa turizm gelişmez. Turist çekmek için öncelikle çevrenizi korumanız gerekir. Kalkınmanın mutlaka çevre koruma ile ilerlemesi gerekir'' diye konuştu.
Atık yönetiminin vaka bazında çözülemeyeceğini vurgulayan Rouam, ''Çöpleri birkaç kilometre öteye atmak çözüm değil. Atık yönetim planı oluşturulmalı'' dedi.
Avrupa Komisyonu'nun üyelik yolunda kilit ve etkin bir rol oynadığını, komisyonun aday ülkeyi temsil ettiğini ifade eden Rouam, Hırvatistan'ın AB'ye 2009 yılında üye olabileceğini, ancak Türkiye için bir tarih vermenin mümkün olmadığını, Türkiye için bu sürecin daha da uzun olabileceğini söyledi.
(AA)
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|