|
|
Murathan'ın öğrettiği şarkılar
Adam ayyaşmış. Efendime söyleyeyim, rakı içermiş sürekli. Bir gece yine içmiş, gece ağzı burnu kurumuş, dili damağına yapışmış. Sonra adama susuzluğunu gidermesi için tabii su vermişler. Bir yudum almış ve şöyle demiş: "Yahu bu ne?" "E bu su işte" demişler. "Vay" demiş. "Ben bunca zaman suyun tadını bilseydim rakı içer miydim?" Müslüm Gürses'seniz, Yeni Rakı sponsorluğunda bir albüm çıkarıyorsanız ve o albümün tanıtım konserinde sahnedeyseniz, hangi hikayeyi anlatmamanız gerekir? Bu karmaşık gibi görünen sorunun yanıtı aslında çok basit. Doğru yanıtı en iyi kim verebilir? Tabii ki Müslüm Gürses. Nitekim verdi de gördüğünüz gibi... Üstad sahneye çıktı ve Yeni Rakı logosu önünde bu hikayeyi anlattı. Hakikaten orijinal bir insan Müslüm Gürses.
ŞEHİR EFSANESİ Geçen hafta "Murathan Mungan'ın seçtikleriyle Müslüm Gürses: Aşk Tesadüfleri Sever" isimli albümünün tanıtım gecesine gittim. Ben Müslüm Gürses'i eskiden beri dinleyip takip eden biri değilim, yalan söyleyecek halim yok. Kendisine ilgim iki üç sene önce "Müslüm Baba Nirvana söyleyecekmiş" ekseninde gelişen şehir efsanesiyle başladı. Şehir efsanesi diyorum çünkü kimse işin aslını bilmiyor ama herkes bundan bahsediyordu. 2004 Rockistanbul'da bir küçük performanstan sonra yapımcı Pasaj müzik ve projeyi hazırlayanlar albüm işini ciddi ciddi düşünmeye başladılar. İki yıllık bir hazırlık süreci olduğuna basın toplantısında değindiler. Müslüm Gürses "Kaç gün çalıştık" diye Murathan Mungan'a döndü, Mungan "İki yıl" diye yanıt verdi. Gördüğünüz gibi hazırlık aşaması iki gün ila iki yıl arasında değişen bir proje bu. Müslüm Gürses'e günler, Murathan Mungan'a ise yıllar sürmüş gibi geliyor da olabilir. Bilemem... Albüm güzel. Hakikaten Müslüm Gürses'in sesinden "Bir Ömür Yetmez" adı altında Garbage'ın "The World is Not Enough"ını dinlemek insanı heyecanlandırıyor. Ritchie Blackmore, Ronnie James Dio ve Müslüm Gürses'in isimlerini yan yana görmek bile (Affet, The Temple of the King) heyecan verici. Aynı şekilde Serge Gainsbourg (Artakalan, Amours des Feintes), Brian Eno, David Bowie (Kış Oldum, I'm Derenged), Bob Dylan (Hayat Berbat, Mr. Tambourine Man) isimleri de bir Müslüm Gürses albümünde yer almaları bakımından hafif şok yaratmakla birlikte iyi bir etki yapıyor. Bu etkiyi sevdim ben Murathan Mungan'ın parça seçimi de bana son derece doğru geldi. Şarkıların hangileri olduğunu duyduğumda daha dinlemeden hepsi aklıma yattı. Dinledikten sonra da hayal kırıklığı yaratmadı. Tanju Okan'ın meşhur ettiği orijinali Jean Loup Dabadier ve Alain Goraguer'e ait olan "Kadınım" da albümde yer alıyor ve bence albümün en güzel şarkılarından biri. Bu şarkı vesilesiyle Tanju Okan'a selam çakmak iyi bir fikir olmuş. Okan sağ olsa sesinden bir Ozzy paçası dinlemek fena olmazdı. Mesela "Mama, I'm Coming Home" Bir de tabii eksik var albümde. Proje "Müslüm Baba Nirvana söyleyecek" diye çıktı ama albümde Nirvana'dan ve Kurt Cobain'den hiçbir şey yok. Athena yeni piyasaya çıkan maxi single'ında yer alan Breed'i (Köpek) cover'lamak için grubun haklarına sahip Courtney Love ve Dave Grohl'dan izin almayı başardı. Üstelik para da istememişler bu iş için. Bu albüm için sorun neydi bilemiyorum, ama eksik kalmış gibi geldi. Kapak tasarımına gelince... Biz o gece sevgili Cenk Bey ve sevgili Erdem Bey'le Müslüm baba'nın el hareketini yorumlamaya giriştik işin içinden çıkamadık. Tanıtım fotoğrafında bir adet rakı bardağı önünde oturan Baba, gözler kapalı mest olmuş bir şekilde şöyle rakıya uzanıyor mu, itiyor mu belli olmayan bir hareket yapıyor. Albüm kapağında bakıyorsunuz ki rakı bardağı yok. Hareket iyice anlaşılmaz bir hal almış. Bana su bardağını arıyor gibi geldi, bilemiyorum.
SİZ ANLATIN BEN YAZAYIM Johnny Cash'in hayatını anlatan Walk the Line vizyona girdiğinde "Bizde de hayat hikayesi en az Cash kadar ilginç isimler var" demiştim. "Müslüm Gürses bu isimlerden biri" diye yazmıştım ve hala da öyle düşünüyorum. Buradan da bir çağrı yapıyorum. Gelin tanışalım, konuşalım ve iki soru ve 10 dakikayla sınırlı olmayan bir görüşme yapalım. Siz anlatın ben yazayım. Cımbızla laf çekip sizi magazincilerin önüne çiğ çiğ atmayacağıma söz vereyim, siz de promosyon cümleleri kurmamayı göze alın. Ortaya doğru dürüst bir röportaj çıksın. Arada üçüncü şahıslar olmasın. Madem artık uluslararası sanatçıların eserleri böyle bir albümde bir araya gelebiliyor Türkiye'de, müzik gazeteciliği de bir adım ileri gitsin, güzelim albümlerin tanıtımı sadece magazin basını düzeyinde kalmasın. Belki bir gün sizin de tıpkı Marlon Brando'nunki gibi (Annemin Öğrettiği Şarkılar) bir biyografiniz yazılır, hakkınızda filmler çekilir.
|