|
|
|
|
|
|
Nobel Ödülü'nü bu yıl almak istiyorum
Çin'de siyasi görüşleri nedeniyle 6 yıl hapis yatan "Doğu Türkistan'ın kahraman anası" Rabiya Kadir "Bu yıl Nobel Barış Ödülü'nü almak istiyorum. Ödülün bana verilmesi orada ezilen, insanca yaşama hakları elinden alınan yüz milyonlarca insana güven verecektir" diyor.
Son yılların en büyük insan hakları savunucularından Rabiya Kadir karşımda oturuyor... Dünyanın en büyük ekonomilerinden Çin'de önce bir numaralı işkadını olarak yükselmiş, siyasi görüşleri nedeniyle ağustos 1999'da tutuklanarak 8 yıl hapis cezasına çarptırılmış, ABD ile Çin arasındaki sert çekişmelere neden olmuş, ABD Başkanı George Bush ve Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice'in baskılarından sonra 17 Mart 2005'te özgür bırakılarak ABD'ye gitmesine izin verilmiş, geçen yıl olduğu gibi, bu yıl da Nobel Barış Ödülü'ne aday gösterilen "Doğu Türkistan'ın Kahraman Anası" unvanıyla tanınan kişi, bu narin yapılı kadın mı? ABD'nin başkenti Washington'da, Connecticut Avenue adlı geniş caddedeki 1025 numaralı binanın onuncu katında bulunan küçücük bir odadayız. Bir masa, bilgisayar ve iki iskemleden oluşan ve en çok dört kişinin sığabildiği bu oda, Rabiya Hanım'ın bundan 4 ay önce kurduğu Uluslararası Uygur İnsan Hakları ve Demokrasi Vakfı'nın ofisi. Rabiya Hanım söyleşimizi Uygur Türkçesi ile yapıyoruz. - Rabia Hanım Çin'de ağustos 1999'da tutuklanmadan önce, ülkenin bir numaralı, en başarılı iş kadınıydınız. Sonra ne oldu da tutuklandınız? - Ben iş hayatına 1987'te başladım. Çin'in "Sinkiang-Uygur Özerk Bölgesi" diye adlandırdığı Doğu Türkistan'ın başkenti Urumçi'de başladığım mütevazı kuru temizleme şirketim kısa bir sürede 350 kadar hanımın çalıştığı büyük bir iş yeri haline geldi. 1990'lar ortasında biraz da Çin Devleti'nin o sıralardaki yardımıyla en başarılı işkadını oldum. Ancak, halkımın, Doğu Türkistan Türk halkının yaşadığı acılarla, Çin devleti tarafından yapılan siyasi ve ekonomik baskıları da görüyordum. 1997'de Doğu Türkistan'daki Türk kadınlarını meslek sahibi yapmak amacıyla "Binlerce Anne Hareketi"ni başlattım. Evsiz Türk kadınlarını uygun şartlarda ev sahibi yapıyor, öğrenim görememiş kız ve kadınları eğitiyor, iş sahibi yapıyorduk. - Peki, bu hareketler Çin yönetimi tarafından olumsuz olarak mı yorumlandı? - Evet, benim bu girişimlerim bazı siyasi çevrelerde hoşnutsuzluk uyandırmaya başlamıştı. Ayrıca, eşim Rozi Sıddık'ın Çin'in "kara listesi"nde olduğunu haber aldım. Kendisi tarihçidir ve Çin'deki "Kültür Devrimi" (1966-1976) sırasında 10 yıl hapis yatmıştı. Tekrar tutuklanmasından korktuğumuz için, 1996'da Çin'den kaçtı ve ABD'den siyasi sığınma hakkı alarak oraya yerleşti.
DEVLET SIRRI OLAN GAZETELER - Demek bu olaylar sizinle Çin yöneticileri arasındaki ilişkileri epey gerdi. - Öyle oldu. Nitekim, ABD Kongresi'nin Araştırma Servisi üyelerinden bir grup beni görmek için ağustos 1999'da Urumçi şehrine geldiğinde, ben buluşma yerine giderken yolda Çin polisi tarafından tutuklanarak gözetim altına alındım ve "Yabancılara devlet sırrını verme" suçuyla 8 yıl hapis cezasına çartırıldım. - Tutuklandığınızda üzerinizde ne gibi devlet sırları vardı? - (Gülerek) Urumçi'de Uygur Türk dilinde yayınlanan gazetelerden birkaç tanesi vardı. - Geçen yıl Nobel Barış Ödülü'ne aday gösterilenler arasındaydınız. Sizi bu yıl da aday yapacaklarmış. Nobel'i almak size ne ifade eder? - Doğrudur, bunu bana da bildirdiler. Ben Nobel'i kişisel olarak değil de, Çin'deki özgürlük ve demokrasi için, Doğu Türkistan'daki Türk halkının eşit hakları için istiyorum. Nobel'in bana verilmesi ezilen, insanca yaşama hakları elinden alınan yüz milyonlarca insana güven verecektir. Bunun için, evet Nobel'i almak isterim. Koç Üniversitesi Stratejik Araştırma Merkezi Müdürü
Timur KOCAOĞLU
|
|
|
|
|
|
|
|
|