Çiçek: Terörle Mücadele Yasa Tasarısı'nın imzaları tamamlandı
Adalet Bakanı ve Hükümet Sözcüsü Cemil Çiçek, Bakanlar Kurulu'nda Terörle Mücadele Yasa Tasarısı'nın imzalarının tamamlandığı belirterek, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın üst yazısıyla TBMM'ye gideceğini bildirdi.
Çiçek, Bakanlar Kurulu toplantısı sonrası açıklamalarda bulundu ve soruları yanıtladı.
''Terörle Mücadele Yasa Tasarısı'ndaki son duruma'' ilişkin soruyu, Çiçek, ''Terörle Mücadele Yasa Tasarısı geçtiğimiz hafta imzaya açılmıştı. Bugün bu imzalar tamamlandı. Sayın Başbakan'ın üst yazısıyla birlikte TBMM'ye gidecektir''
diye yanıtladı.Çiçek, bir kanunla terörün önlenmesinin tek başına mümkün olmadığını herkesin iyi bilmiş olması gerektiğini ifade ederek, toplumun bu kanunlardan aşırı bir beklenti içine sokulmasının doğru olmayacağını söyledi.
Terörle mücadelede görev alan güvenlik güçlerinin elinin kuvvetlendirilmesi, bu konudaki karalılığın ortaya konulması ve ihtiyaç duyulan düzenlemelerin yapılması hakkında böyle düzenlemelere ihtiyaç duyulabileceğine dikkati çeken Çiçek, şöyle konuştu:''Ama kamuoyu farkında olunmadan şöyle bir noktaya getirilirse çokyanlış olur, buna hiç birimizin evet dememesi gerekir, terörle mücadele sadece bir ceza hukuku meselesi sadece bir kanun meselesi değildir. Öyle olsaydı en mükemmel kanun hangi ülkede varsa onu çıkarırsınız, bu anda da bu mesele bitmiş gibi olur. Hiç şüphesiz hayatlarını ortaya koyarak terörle mücadelede güvenlik güçlerimizin mevzuatından kaynaklanan boşluk varsa, eksiklik varsa bunları gidermekgerekmektedir. Konunun bu çerçevede anlaşılması için çok çaba sarfettik. Toplum, bir kanun çıkacak her şey bir anda bitecekmiş gibi bu kanunla ilgili aşırı bir beklentiye sokulmuştur.''
Çiçek bu kanun tasarı taslağıyla ilgili eksik bilgilere dayanan yerli yersiz tereddütlerin, kuşkuların doğmasına sebebiyet verildiğinibildirdi. Bu konuda çalışma yapılırken öncelikle dünyadaki uygulamalardan istifade edilmeye çalışıldığını, Türkiye'nin kendi tecrübesinden yararlanıldığını belirten Çiçek, şunları kaydetti:''Doğrudan doğruya terörle mücadelede güvenlik birimlerimizin, ilgili kuruluşlarımızın bu kanunla ilgili görüşleri alınmıştır. Oluşturulan taslağı partiye de gönderdik. Parti de kendi yönünden değerlendirdi. Çünkü bu kanunun diğer kanunlardan farkı, bazı konularda siyasi karar verilmesi gerekmektedir. Onların da katkılarınıaldıktan sonra Terörle Mücadele Yüksek Kurulu Başkanı sıfatıyla sayın Gül'ün başkanlığında ilgili bakanlık ve bürokratların katılımıyla madde madde değerlendirmeler yapıldı. Ondan sonra sayın Başbakan'a bilgi verilmiştir. Ve Bakanlar Kurulu'nda ayrıntılı bir şekilde görüşüldükten sonra bugünkü metin ortaya çıkmıştır''
Tasarının hedefinin vatandaşlar olmadığını ifade eden Çiçek, yerliyersiz kuşkulara da gerek bulunmadığını belirterek, şöyle devam etti:''Biz bir taraftan özgürlükleri korumaya, öbür taraftan da kamu güvenliğini, düzenini tesis etmeye mecburuz. Bu ikisini dengede tutarak bu tasarı hazırlanmıştır. Bunun çok kolay olmadığını da bu vesileyle ifade etmek istiyorum. Bu tasarı özgürlükleri kısıtlamak değil, kamu düzenini koruyarak özgürlüklerin kullanılmasını temin amacıyla hazırlanmıştır. Çünkü kamu düzeninin bozulduğu yerde esasen bir çok özgürlüğü kullanmak da mümkün değil. Bu ikisi arasındaki bağlantıyı hepimizin çok iyi kurması icap etmektedir.''
Terörün dış bağlantılarının önemli olduğuna işaret eden Çiçek, bunu sadece bir yasayla önlenme imkanının olmadığını söyledi. Terörün hedefinin Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve onun anayasal düzeni olduğunun bilinmesi gerektiğini vurgulayan Çiçek, terörün bu kapsam içinde değerlendirilmediği takdirde bir kısım yanlış sonuçlara varılabileceğine dikkati çekti.
Çiçek, Terörle mücadelenin sadece güvenlik güçlerinin görevi olmayıp, herkese teker teker görev düştüğünün bilinci içerisinde olunması gerektiğini vurgulayarak, ''Bu topyekün bir mücadeledir. Sadevatandaşımızdan, siyasete, hükümete, parlamentoya ve ... kuruluşlara kendi çapında bu anlamda görevler düşmektedir'' dedi.Cemil Çiçek, terörle mücadelenin, kamu düzeninin tesisi bakımındanen önde gelen birimlerin güvenlik güçleri olduğunu ifade ederek, güvenlik güçlerinin bugüne kadar üzerlerine düşen görevleri hakkıyla yerine getirmeye çalıştıklarını, bundan dolayı da güvenlik güçlerine teşekkür ettiğini kaydetti.
Çiçek, ''Ama bilmeliyiz ki bir çok yaşadığımız olaylarda bunları gördük, sade vatandaşlarımızın bile kendi mahalle muhtarlarından diğerkuruluşlara varıncaya kadar, apartmanlarına giren çıkanlar dahil bu konuda vatandaşlık görevlerimizi yapmış olmamız lazım gelir. Bu çerçevede baktığımızda Terörle Mücadele Yasası belli konularda bazı kolaylıkları sağlayabilecektir'' dedi.
Terörün tanımını değiştirmediklerini anlatan Çiçek, şunları söyledi: ''Şu anda 3713 sayılı yasada terör nasıl tarif ediliyorsa bugün aynen o birinci madde özelliğini korumaktadır, unsurlarını korumaktadır. Buna baktığınızda ilgili yasanın birinci maddesinde terör cebir ve şiddet kullanmaktır. Demek ki bir fiilin, işlenen bir suçun terör suçu olarak mütalaa edilebilmesi için cebir ve şiddet esastır. Esasen cebir ve şiddet kullanılmadan bir çok noktada terör suçunu işlemek mümkün değil. Kanunun maddeleri değerlendirilirken bu hususun dikkate alınarak değerlendirilmesi gerekir.''
Biz birinci maddeyi aynen muhafaza ediyoruz. Terörle Mücadele Yasası, terör suçu işlendikten sonraki kısmı düzenleyen yasadır. Suçunönlenmesi ile ilgili olarak bir düzenleme daha yapılacak. Onunla ilgili çalışma İçişleri Bakanlığı'nda zaten belli bir süreden beri yapılmaktadır. Onu da hemen bununla beraber arkasından eş zamanlı olarak çıkaracağız. O da Polis Vazife ve Selahiyetleri Kanunu'nda önleyici kolluk çerçevesinde yapılacak düzenlemelerdir. Yani Meclis'e giden tasarıda şunlar ya da bunlar neden yoktu derseniz, onların olmamasının sebebi, onların önemli bir kısmının, mesela önleyici aramaen çok üzerinde durulan konu. Bunun Terörle Mücadele Kanunu'nda değil,Polis Vazife ve Selahiyetleri Kanunu'nda yapılması gerekmektedir. Bunabenzer bir kısım tedbirlerin yapılması gereklidir. Onla ilgili çalışmabu hafta içerisinde bitmezse, önümüzdeki hafta onu da TBMM'ye sevk etmiş olacağız.''
"TASARININ HEDEFİ TERÖR ÖRGÜTLERİDİR"
Adalet Bakanı ve Hükümet Sözcüsü Cemil Çiçek, Terörle Mücadele Kanun Tasarısı'nın hedefinin ''sade vatandaşlar'' olmadığını belirterek, ''Doğrudan doğruya terör örgütleridir ve o örgütlere bilerek ve isteyerek katkı sağlıyan, destek sağlıyan, onun propagandasını yapan, afişini taşıyan, pankartını taşıyan, destek veren kişilerdir'' dedi.
Bakanlar Kurulu toplantısı sonrasında açıklamalarda bulunan ve soruları yanıtlayan Çiçek, Terörle Mücadele Kanun Tasarısı'na ilişkin bir soru üzerine, ''Terörle Mücadele Kanunu'nun Ceza Kanunu'na uyarlanması mecburiyeti olduğunu'' söyledi.
Çiçek, Terörle Mücadele Kanunu'nda nelerin suç olarak mütalaa edilebileceğinin ifade edildiğini belirterek, şunları kaydetti:''Bunlara ilaveten özellikle Orman Kanunu'nun 110. Maddesi'nde 4 ve 5. fıkralarda tanımlanan, kasten orman yakma suçu bu kapsama alınmıştır. Çünkü Türkiye'de bazı yerlerde zaman zaman bazı kasıtlı eylemler söz konusu olmuştur. Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu'ndaki hapiscezası gerektiren suçlar, olağanüstü hal ilan edilmiş bölgelerde olağanüstü halin ilanına neden olan olaylara ilişkin suçlar, bu zaten eski kanunda da var.
Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu'nun 68. ve 74. maddelerinde tanımlanan suçlar, terör amacıyla işlenen suçlar olarak mütalaa edilmiştir.
Kanunda da hangi suçlar bu kapsama giriyor, onlar da düzenlenmiştir.''
Çiçek, kanunsuz yapılan toplantı ve eylemlerde terör örgütünün propagandası anlamına gelen, suç teşkil eden eylemlere rastlandığını hatırlatarak, şöyle devam etti:
''Burada diyoruz ki terör örgütünün veya amacı ve kendisinin propagandasını yapan kişi, 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılacaktır. Bu suçun basın yayın yoluyla işlenmesi halinde, bu yarı oranında artırılır. Örgütün üyesi veya destekleyicisi olduğunubelli edecek şekilde, örgüte ait amblem ve işaretler taşımak veya bu işaretlerin, amblemlerin bulunduğu üniformaları andırır giysiler giyilmesi veya toplantı ve gösteri yürüyüşlerini kimliklerini gizlemekamacıyla yüzün tamamen veya kısmen kapatılması, örgütün amacına yönelik afiş, pankart, resim, levha, araç ve gereçlerin taşınması veyabu nitelikte slogan atılması, ses cihazlarıyla yayın yapılması, yine örgüte üye kazandırılmaya yönelik faaliyetlerde bulunulmasıdır. Bunlaraynı zamanda Ceza Kanunu'nun 314. maddesinde suç kapsamında mütalaa edilebilmektedir.''
TERÖRÜN FİNANSMANI
Çiçek, Terörle Mücadele Kanunu açısından üzerinde durulması gereken bir konunun da terörün finansmanı olduğunu kaydederek, şunlarısöyledi:
''Bir kuruluşa yardım ederken onun terör örgütü olduğunu biliyorsa, verdiği parayı isteyerek veriyorsa, o zaman bu suç teşkil eder. Terör örgütü olduğunu bilmiyorsa ve isteyerek vermiyorsa bu fiilteşkil etmeyecek. Terör örgütü silah dayayarak, silah zoruyla ondan gıda maddesi almış, başka türlü imkanlar sağlamışsa, burada isteyerek verme durumu olmadığından fiil teşkil etmiyecektir. Bundan dolayı herkesin bir tedirginliğe maruz kalmasına gerek yok.
Demek ki terörün finansmanında esas olarak sağlanan kaynağın bilerek ve isteyerek verilmiş olması gerekir. Eğer o fiil kamu görevlisi tarafından nüfuzun kötüye kullanılması suretiyle yapılıyorsabu ağırlaştırıcı bir sebep olarak düşünülmüştür''
Tabiatın korunmasına ilişkin maddenin neden bu kanunda yer aldığına ilişkin bir soruya Çiçek, ''Türkiye'de eser kaçakçılığı oluyor. Bu da dolaylı olarak terörün finansmanında kullanılıyor'' yanıtını verdi.
Kritik bölgelerde orman yakmaya ilişkin bir soru üzerine Çiçek, ''Terörle Mücadele Yasası'nda yer almıyor diye bir suç olmaktan çıkmıyor. Konu terör kapsamında, bu kanun kapsamında. Çünkü terörle mücadele kapsamında mütalaa edildiğinde buna bakacak mahkemeler farklıdır. Bunların yargılama usulleri diğer mahkemelerden farklıdır. Terörle mücadele kapsamında hüküm giymesi halinde infaz konusunda farklılıklar olur'' dedi.
Bir gazetecinin terör örgütüne yardım yapanların isteyerek yardım yapıp yapmadığının nasıl tespit edileceğine ilişkin sorusuna da Çiçek,şöyle cevaplandırdı:
''Kanundaki düzenlemelerde en önemli yetki ve değerlendirme doğrudan doğruya mahkemelere aittir. Kişi kendisi itiraf edebilir veyabunun belgesi vardır. Teknik izleme sonucu Ceza Muhakemesi Yasası'ndaki bir kısım teknik delillerden yola çıkılarak ispat edilebilir, bir kısım şahitlerle ispat edilebilir. Hangi ispat imkanları varsa o yollardan gidilmek suretiyle bu fiil olacaktır. Eğerburada zaten bir şüphe varsa, şüphe her zaman kişi lehine yorumlanacağı için ikinci kısım, yani isteyerek yapmadığı ya da isteyerek yaptığı konusunda çok kesin delil yoksa bu suç teşkil etmeyecektir.''
Teröristlerin dağda vuruldukları yerde gömülmesine ilişkin bir maddenin kanunda yer alıp almadığı yönündeki soruya Çiçek, o konunun bu kanunda olmadığını söyledi.
TERÖR TANIMI
Avrupa Birliği Komisyonu'nun terör tanımına ilişkin önerisinin kanun tasarısında yer alıp almadığı konusundaki bir soruya da Çiçek, şu yanıtı verdi:
''Avrupa Birliği Komisyonu'nun terör tanımı herkesin üzerinde mutabık kaldığı bir tanım değil. Netice itibariyle bir tavsiye niteliğindedir. Zaten sıkıntı da buradan kaynaklanmaktadır. Biz kendi şartlarımız bakımından yürürlükteki 1. maddenin Türkiye'nin ihtiyaçlarını karşıladığı, Türkiye'de terörün tanımı açısından yeterliunsurları içerdiği kanaatindeyiz. Ayrıca, Avrupa Konseyi çerçeve kararının bir çok yönden muğlak olduğu düşüncesi vardı bizde. Onun için kanunu Türkiye'nin senelerden beri içini doldurduğu ve 'terör fiili denince ne anlama gelir' içtihat haline getirdiği bir düzenleme,bir uygulama var. Bu safhada onu değiştirmeyi uygun görmedik.''Cemil Çiçek, bu kanunla cezaların belirli ölçüde artırıldığını söyledi.
Çiçek, ''1 Haziran'da yürürlüğe giren cezaların infazı ve güvenliktedbirleri hakkındaki kanuna göre, adi suçlardan mahkum olanlar 3'te 2nispetinde yatıyor. terör suçları bakımından bu 4 de 3'tür'' dedi.Gözaltı süresine ilişkin bir soru üzerine de çiçek, ''gözaltı süresinin anayasanın 19. maddesinde yer aldığın hatırlatarak, hazırlanan Terörle Mücadele Yasa Tasarısı'nın Anayasa değişikliği olmadığını ifade etti.
Çiçek ''dolayısıyla yürürlükteki anayasa hükmünü esas alarak, biz bunları yapıyoruz. eğer siz daha uzun süreli bir gözaltı falan birşey sormaya çalışıyorsunuz onun için anayasanın 19. maddesi de dahil olmaküzere anayasada değişiklik yapmanız gerekmektedir'' diye konuştu.
''ÇOCUKLARI KİM KULLANIYORSA...''
Terör eylemlerinde çocukların kullanıldığı hatırlatılarak tasarıdabu konuyla ilgili bir maddenin yer alıp almadığı hatırlatılarak, yöneltilen bir soru üzerine Cemil Çiçek, ''bu çocukları kim kullanıyorsa, kimler kullanıyorsa onlara ceza verilir. çünkü terör suçları kasten işlenen suçlardır. O nedenle burada yazılan suçlar bilinerek ve istenerek işlenen suçlardır. anne baba bu suçta çocuğunu kullanıyorsa, tabiatıyla buna iştirak etmiş olur. o fiile iştirak etmiş olur'' dedi.
Çiçek, terör suçların kasten işlenen suçlar olduğunu hatırlatarak,şunları kaydetti: ''Bir anne ya da baba çocuğunun bu anlamda kullanılmasına bilerek ve isteyerek katkı sağlıyorsa, yani örgütün toplantısına gönderiyorsa,eylemlerine 'hadi oğlum sen de katıl' diyorsa 'bak doğru bir iştir' diyorsa, teşvik ediyorsa, bilerek ve isteyerek... Bunun altını iyi çizmek lazım, yoksa kimsenin suçsuz yere bu şekilde de değerlendirilmesini biz arzu etmeyiz.
Bu kanunun hedefi, sade vatandaşlarımız değildir. doğrudan doğruyaterör örgütleridir. Ve o örgütlere bilerek ve isteyerek katkı sağlıyandestek sağlıyan, onun propagandasını yapan, afişini taşıyan, pankartını taşıyan destek veren kişilerdir. bunun iyi anlaşılması gerekir.''
Cemil Çiçek, bir gazetecinin geçen yıl nevruz olaylarında Mersin'de Türk Bayrağı'nı yakan çocuğun kim tarafından yönlendirildiğinin henüz bulunamadığını belirtmesi üzerine şöyle konuştu:
''Şimdi sizin çocuğunuz okula gidiyor. Siz çocuğunuzu okula gönderdiniz, ama sizin çocuğunuz sizin dışınızda bu anlamda eylemlerdekullanıldıysa, ben sizi nereden sorumlu tutacağım. Sizin niyetiniz bu değil ki 'bu eyleme katıl' diye göndermediniz. 'Git terör örgütüne yardım et, onun toplantısına katıl' demediniz. O takdirde yerli yersizinsanları bu kapsamda değerlendirmek yanlış olur. Burada ister anne, ister baba, ister para yardımı yapan, ister başka türlü yardım yapan, bunu bilecek ve isteyecek. Kasten işlenen suçlardır.''
Çiçek, kanunun 1. maddesine bakıldığında terörün hedefinin ''korkutma, yıldırma, sindirme toplumda bu anlamda bir panik yaratma olduğunu'' söyledi. ''Bu terörün amacına hizmet eder. Onun için bu kanunu çok açık ve net yazdık'' diyen Cemil Çiçek, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Masum insan, bu işin terör olduğunu bilmeyen, terör örgütü olduğunu bilmeyen, bu anlamda herhangi bir bilgisi olmayan insanın suçsuz yere cezalandırılması, bizim bu düzenlememiz içerisinde yok. Bukonuda hem güvenlik birimleri, hem de Türk yargısı çok nettir, kafası nettir, içtihatları nettir. Uygulamalarıyla suçsuz insanları böyle birmahkumiyet içerisinde bırakmamışlardır. Onun için o rahatlık içinde olsun herkes.''
Adalet Bakanı ve Hükümet Sözcüsü Çiçek, ''Terör örgütlerine sivil toplum örgütlerinin destek olmaları halinde bunlara uygulanacak cezalara'' ilişkin bir soruya da ''vakıf, dernek, işçi temsilcileri kuruluşları ve bunların yan kuruluşları lokaller, bürolarda bu suçların işlenmesi halinde bu fıkradaki cezanın iki katı...'' cevabını verdi.
"ÇEVRE KONUSUNDA GEREKLİ HASSASİYETİ GÖSTERMİYORUZ"
Hükümet Sözcüsü ve Adalet Bakanı Cemil Çiçek, Tuzla Orhanlı'da tehlikeli atık içeren varillerin doğaya bırakılmasıyla ilgili olarak, ''Batı'da; değil bu boyutta bir kirlilik, sokağın gelişi güzel kirletilmiş olması halinde vatandaş kendi görevini yapar, ilgili birimlere bildirir. Nedense bu noktada biz, gerekli hassasiyeti göstermiyoruz'' dedi.
Merkez Bankası Başkanlığı'na yapılan atamaya ilişkin kararnamenin sorulması üzerine Çiçek, bu konunu görüşülmediğini söyledi. Tuzla'da varillerde bulunan zehirli atıkların failleri konusundakibir soruyu Çiçek, şu yanıtı verdi:
''Sayın Orman Bakanı bugünkü toplantıda yoktu. Ancak şunun bilinmesi lazım; 1 Haziran'da yürürlüğe giren Ceza Kanunu'nda genel tehlike yaratan suçlar başlığı altında, çevre hukukuyla ilgili önemli düzenlemeler yapmıştık. Eski kanunlar bu anlamda yetersizdi. O kanunun 181. maddesine bakarsanız çevrenin kasten kirletilmesi konusunda bir madde var. Dolayısıyla bu ceza kanununda önemli ölçüde hapis cezasının gerektiren bir konudur. Bir çok yaptırım ceza kanununda var.
Şunun bilinmesi lazım; eğer Türkiye'nin sorunları kanun çıkarılarak çözülecekse, bunun tipik misali Ceza Kanunu'dur, bunun burada çok ağır cezası da vardır. Ama hepimize düşen görev olduğunu dabilmemiz gerekir. Sadece belli konularda mücadele mahkemelerin, güvenlik birimlerinin, zabıtanın veya sadece o alanda birinci derecedesorumluların değil, vatandaşlık bilinci içinde bizim bunlara gerekli hassasiyeti göstermemiz lazım.
Batı'da, değil bu boyutta bir kirlilik, sokağın gelişi güzel kirletilmiş olması halinde vatandaş kendi görevini yapar, ilgili birimlere bildirir. Nedense bu noktada biz, gerekli hassasiyeti göstermiyoruz. Sonra olay gündeme geldiğinde, diyoruz ki, (bu niye böyle oldu, neden böyle yapılıyor. Cezasız kalmaması lazım). Bunla ilgili ilk defa geniş çaplı bir düzenleme yapmışız. Ümit ederik ki bu başkaları bakımından da uyarıcı olur. Tabiatıyla savcılık soruşturma başlattı. Bu kimdir? Ya da kimlerdir? Onu bizim bilmemiz mümkün değil.Ben şahsen bilmiyorum. Ama yarın soruşturma bittikten sonra kimse ilgilileri de ortaya çıkacaktır.''
MESLEKİ YETERLİLİK KURUMU KANUNU
Adalet Bakanı ve Hükümet Sözcüsü Cemil Çiçek, Bakanlar Kurulu toplantısında, AB ile bağlantılı olarak açıklanan yasa tasarılarının mümkünse bu yasama döneminin sonuna kadar çıkarılmasıyla ilgili bir değerlendirme yapıldığını bildirdi. Çiçek, Bakanlar Kurulu toplantısının ardından yaptığı açıklamada, iki kanun tasarısının TBMM'ye sevkine karar verildiğini kaydetti. Bunlardan birinin Mesleki Yeterlilik Kurumu Kanun Tasarısı olduğunu belirten Çiçek, bu tasarının daha önceden de Bakanlar Kurulu'na geldiğini anımsattı.
Yapılan tartışmalar üzerine bazı bakanlıkların yeni baştan bir değerlendirme yapması gerektiğini belirten Çiçek, ''O değerlendirmeninsonucu olarak bugün TBMM'ye sevkine karar verildi'' dedi. Çiçek, şunları kaydetti:
''Bu kanunun amacı; ulusal ve uluslararası meslek standartlarını temel alarak teknik ve mesleki alanlarda ulusal yeterlilik esaslarını belirlemek, denetim, ölçme ve değerlendirme, belgelendirme ve sertifikalandırmayla görevli bir kurum kurulması. Bu kurum, özel hukukhükümlerine tabi özerk bir kuruluştur. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile ilgili bir kuruluş olarak kurulacaktır. Kamu ve sivil toplum örgütlerinin üyelerinden ve temsilcilerinden oluşacak bir kurulolarak düzenlenmektedir.''
Çiçek, ikinci olarak da Çoğaltılmış Fikir ve Sanat Eserleri Kanun Tasarısı'nın TBMM'ye sevkine karar verildiğini bildirdi. Çiçek, bu kanun tasarısının, her çeşit basılı eserlerin, basılmak ya da parasız dağıtılmak üzere üretilen, çoğaltılan fikir ve sanat eseriyle ilgili usul ve esasları belirlediğini anlattı.
Toplantıda, AB ile bağlantılı olarak Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül ve bir kısmı da kendisi tarafından açıklanan yasa tasarılarının mümkünse bu yasama döneminin sonuna kadar çıkarılmasıyla ilgili bir değerlendirme yapıldığını belirten Çiçek, şunları kaydetti:
''Bunların bir kısmı TBMM'de, bir kısmı Başbakanlık'ta, bir kısmı kamuoyunun dikkatine sunulmuştur. Yaz tatiline kadar çıkarılmasını arzu ettiğimiz bu tasarılar; Kamu Denetçiliği Kurumu Kanun Tasarısı, Sayıştay Kanunu, Özel Öğretim Kurumları Kanun Değişikliği, Vakıflar Kanun Tasarısı. Meclis'e yeni sevk edilecek kanun tasarıları ise İdareUsul Kanun Tasarısı, İdari Yargılama Usulü Kanun Tasarısı, Askeri Mahkemelerin Kuruluşu ve Yargılama Usulü Hakkındaki Kanun Tasarısı. Siyasetin Finansmanı ve Siyasi Etik Komisyonu Kurulmasına dair çalışmayı ise geçtiğimiz hafta komisyonun bilgisine sunduk. Kamuoyundan gelen değerlendirmeleri aldıktan sonra Başbakanlığa ve oradan hızla TBMM'ye sevk edeceğiz.
TBMM'nin gündeminde bekleyen çeşitli uluslararası sözleşmeler var.Bunların hepsi 9. Uyum Paketi ile bağlantılı düzenlemeler. YolsuzluklaMücadele Sözleşmesi'nin onaylanması, İnsan Haklarını ve Hürriyetleri Korumaya Dair Sözleşme'nin oluşturduğu denetim mekanizmasının değiştirilmesine ilişkin protokolün TBMM'den geçirilmesi gerekmektedir. Bunun ikisi de genel kuruldadır. Yine Avrupa Sosyal Şartlarının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı da genel kurulda. Bunların da bu yaz tatili sonuna kadar bitirilmesini arzu ediyoruz.''
Çiçek, Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Ali Babacan'ın AB müzakere süreci ile ilgili bilgi verdiğini söyledi. 35 başlıktan 18'i ile ilgili tanıtıcı taramanın bittiğini, 14'ü ile ilgili de ayrıntılı taramanın tamamlandığını belirten Çiçek, ''Ayrıntılı taraması yapılanlardan en son olarak rekabet politikalarıyla ilgili orada görüşler gelmiştir. İlgili bakanlık, ilgili kuruluşların görüşüne sunmuştur. Görüşler doğrultusunda Türkiye'nin bu başlıkla ilgili pozisyonunu belirleyen görüş ortaya çıkacaktır'' dedi. Çiçek, toplantıda, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı'nın 3 yıllık çalışmalarıyla ilgili bilgi sunulduğunu ifade etti.
(AA)
|