|
|
|
|
|
|
"Kimse irtica tehlikesi var demesin"
Cumhurbaşkanı Sezer'in irtica ve yargıda siyasallaşma uyarılarına karşılık, Başbakan Erdoğan, "Bu ülkede dindar insanın da siyaset yapma hakkı vardır. Bu noktada kimse irtica tehlikesi var demesin. Bu millet sizi affetmez" dedi..
MÜSİAD'ın 15. Olağan Genel Kurul Toplantısı'nda söz alan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, yargının siyasallaşması gibi bir ifadeyi asla kabul etmeyeceklerini söyledi.
Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) 15. Olağan Genel Kurul Toplantısı, Grand Cevahir Otel'de gerçekleştirildi. MÜSİAD 15. Olağan Genel Kurulu'na bini aşkın üye iş adamının yanı sıra Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, TOBB Başkanı Rıfat Hisarcıklıoğlu, MÜSİAD Genel Başkanı Ömer Bolat ile çok sayıda ekonomist, akademisyen ve ekonomi yazarı katıldı.
Toplantının açılış
konuşmasını yapan TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, küresel rekabet ortamında öne çıkarılan şirketler incelendiğinde, bunların son derece verimli çalışan işletmeler olarak görüldüğünü belirterek, ne kadar büyük olunursa rekabet gücünün o kadar fazla olacağını kaydetti. Daha sonra söz alan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, gündemdeki gelişmeleri değerlendirerek, iktidarın son 3 yılını değerlendirdi. Erdoğan, "4 yıl önce söylendiğinde hayal gibi geliyordu. Nominal faiz yüzde 69 iken 'Yüzde 13.5'e düşecek' deseydik, inanamazdık. Artık Türkiye dünyanın büyüyen 17. ekonomisi sırasına yükseldi. Enflasyonu 2 yılda tek haneli rakamlara indirmenin mutluluğu içindeyiz. 'Paradan 6 sıfır atacağız' dediğimizde, 'Bunlar hayalperest' dediler. '6 sıfırla beraber enflasyon doğru orantılı gitmez, bu enflasyonu körükler' dediler. Tam aksi oldu. Gerçekten hayal gibi görünen parametreler bugün gerçek oldu" dedi.
Şehirlerin yeniden imarı, eğitim, sağlık, adalet, toplu konut, tarım ve hayvancılıkta büyük ilerlemeler kat ettiklerini belirten Erdoğan, "Tunceli ve Erzincan'da şantiyelerin halini gördüm. Oralarda yoğun bir çalışma devam ediyor. Bu, il il yayılıyor. Köylerin yol ve su sorunlarını 2007 yılı sonuna kadar çözeceğiz. Sadece bu işe ayırdığımız rakam 2 katrilyondur. Türkiye, yolu ve suyuyla artık 'Biz köyümüze ulaşamıyoruz' diyen bir ülke olmayacak. Yıllardır bu ülkede nema adı altında paralar toplandı. Toplanan para 14.5 katrilyondu. Şimdi bu paraları kim ödedi? Bu paraları bu iktidar ödedi. Son taksit Haziran ayında ödeniyor. İmarzedelerin 8.5 katrilyonunu bu hükümet ödedi. Türkiye'nin IMF'ye dolar borcu 24 milyar dolardı. Bu rakam 13 milyar dolara düştü. Aradaki fark 11 milyar doları bu hükümet ödedi. Merkez Bankası'nın IMF'ye borcu yok. Artık yere sağlam basan bir Türkiye var. Eğer hortumcular çalışmış olsaydı, Merkez Bankası 20 milyardan 58 milyar doları yakalayamazdı. Enflasyon sürekli olarak düşüyor" diye konuştu.
Erdoğan sözlerine şöyle devam etti: "Tüm bu olumsuzlukların karşısında direnen bir hükümet, direnen bir devlet olduğu için maliyemiz daha güçlü oldu. Vatandaşın devletinden alacağı ödemeler hemen ödeniyor. Çiftçinin, esnafın tüm borçları yeniden yapılandı. Biz göreve gelmeden önce çiftçinin Ziraat Bankası'ndan aldığı kredinin faiz oranı yüzde 59'du. Şimdi yüzde 8 ile yüzde 15 arasında değişiyor. Zulmeden değil, tam aksine teşvik eden bir yönetimiz. Onların derdiyle dertlenen bir hükümet var. Bunların hepsi geçmişte hayaldi. Bu hayallerin hepsi gerçek oldu. Seçim öncesindeki bir çok sorun ya çözüldü ya çözülme noktasına geldi. Yorulmadan, yılmadan meselelerin üstüne gidiyoruz"
2005 yılında özel sektörün sabit sermaye yatırımının cari fiyatlarla 75 milyar YTL olduğunu belirten Erdoğan, büyümeyi özel sektörün omuzladığının altını çizdi.
2005 yılı Kasım-Aralık ayında işsizliğin yüzde 11.2 olduğunu ifade eden Başbakan Erdoğan, "Biliyorsunuz işsizlik mevsimseldir. Bu oranı geçen yılla kıyaslamak mümkün değil. Rakamları çarpıtan bazıları, işsizlik oranını yüzde 11.2 olarak açıklayarak ortalığı karıştırıyor. Rakamların hangi döneme ait olduğunu incelememiş, işin sistemini de bilmiyorlar. Sadece hükümete zaaf isnat etmekteler" dedi.
Erdoğan, Türkiye'de laiklik tartışmalarının sık sık gündeme getirildiğini belirterek, "Türkiye'de laikliğin tehlikeli olduğu konuşuluyor. İktidar olmuş bir parti laiklik karşıtı olarak bu sahneye çıkmamıştır. Bunu halk getirip iktidar yaptı. Şimdi kalkıp bu havayı bulandırma gayreti içine girmek yanlıştır. İkide bir bu ülkede irtica gündeme getiriliyor. Dindar insanları siyasetten alıkoymak için bunu konuşuyorsanız, bu millet sizi affetmez. Bunu böyle bilin. Bu ülkede dindar insanın da siyaset yapma hakkı vardır Bu noktada kimse irtica dersi vermesin, bunu bize anlatmasınlar, bunu soyuttan somuta taşısınlar da biz de bilelim" diye konuştu.
AK Parti iktidarının kadrolaştığı şeklindeki haberlere açıklık getiren Başbakan Erdoğan, "Bizim için, 'Önce partizan davrandılar, sonra kadrolaşma yaptılar; şimdi Türkiye'yi kuşattılar' diyorlar. Bunu ana muhalefet lideri çok iyi biliyor. Türkiye'nin geçmişi bunun örnekleriyle dolu. Bunu en çok siz yaptınız. 'Ben buraya filanca partiyi koymayacağım da filanca partiyi mi koyacağım' diye söyledi sizin bakanınız. Bizden böyle bir şey duymayacaksınız" ifadelerini kullandı.
Erdoğan, "'Yargı siyasallaştırılıyor' diye bir açıklama oldu. Buna çok üzüldüm. Yargının siyasallaşması gibi bir ifadeyi kabul etmemiz asla mümkün değildir. Hakimler Savcılar Yüksek Kurulu 7 kişiden oluşuyor. Bunun bir tanesi siyasidir, Adalet Bakanı. Bir tanesi bürokrattır. Diğer 5'i Cumhurbaşkanı tarafından atanarak getirilir. Eğer bir siyasallaşma varsa, bunun üzerine soru işareti koyuyorum. İyi düşünmemiz gerek. Susmak da bulanıklığı gidermiyor. Halkımın hafızasına bir bulanıklık düşürmek yanlış. Biz yargıya aldıklarımızı KPSS sınavıyla alıyoruz. Bu sınavla gelenler giriyor. Bunların denilen noktalara gelmesi için en az 10 yıl gerekiyor. Böyle bir siyasallaşma varsa, o da bizden önceki yönetimlerin şu anda göreve getirdikleri savcı ve hakimlerdir. Bunların faturasını nasıl AK Parti'ye kesersiniz? Bürokraside üst düzey yönetimler bu ülkenin evlatları değil mi? Evlerine varıncaya kadar gidilip yaşam şekline bakacak kadar bu işin nezaket kurallarını çiğneme anlayışı var. Bunu kabul etmemiz mümkün değil. Marangozlukta bir kalınlık makinesi vardı. İnsanoğlunu da böyle kalınlık makinelerine mi sokacağız? Böyle şey olmaz. Her insanı olduğu gibi kabul etmeye mecbursunuz" açıklamalarında bulundu.
Konuşmasının sonunda iktidarın yaptığı gelişmelerden bahseden Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "Temel gıda maddeleri, beyaz eşya, biz göreve geldiğimiz zamanki asgari ücretle o gün alınan üründen daha az alınıyorsa; kimse AK Parti'ye oy vermesin. O günkü asgari ücretle alınan ürünlerin bugün çok daha fazlası alınıyorsa, halkımdan bu oyu istemek benim en tabii hakkımdır. Çok aldatıldık. Artık aldatılma zamanı değil. Sosyal güvenlik kurumuyla ilgili bir kanun çıkardık. SSK, Bağkur, Emekli Sandığı birleştirildi. Bunu görmek istemeyenler var. Bunlar 'Sosyal demokratız' diyor. Bunlardan sosyal demokrat olmaz. Bu kavram da artık hakikaten dejenere oldu. Her doğan, 18 yaşına kadar bu ülkede sosyal güvenlik içinde doğup büyüyecek. Artık hastane kapılarında gerekli müdahale yapılacak. Batılı bunu nasıl uyguluyorsa biz de yapacağız. Emeği kayıt altına aldık. Önümüzdeki hafta bu yasayı çıkaracağız. Eğer bu yolsuzlukların olduğu bir Türkiye olsaydı, bunu yakalayamazdık. Yoksullukla mücadele sürecek" diye konuştu.
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|