Reform IMF ile ilişkileri kurtarır, uygulama başka bahara kalır
Bu hükümetin ekonomide yapabileceği en büyük reform sosyal güvenlikti. 3.5 yılın ardından ve bunca zaman kaybından sonra nihayet adım atıldı. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan bütün kararlılığını ortaya koydu. Temel yasa kabul edilen iki tasarının Meclis'te görüşülmesi başlandı ve süratle yasallaşması bekleniyor.
*Yeni sistemle birlikte sosyal güvenliğe tek çatı örgütü getiriliyor. SSK, BağKur, Emekli Sandığı gibi kurumlar birleştiriliyor. *Yeni sistemle tek emeklilik sistemi kuruluyor. Memur, işçi, esnaf ve çiftçiler için ayrı ayrı emeklilik son buluyor.
*Yeni düzende tek sağlık sistemi oluşturuluyor. Sağlık Bakanlığı ve SSK hastaneleri ayrımına son veriliyor.
*18 yaşına kadar sağlık masraflarını devlet karşılıyor. Bu da, daha sağlıklı nesiller yetiştirilmesi ve sosyal adalet açısından önemli bir adım.
Toplu olarak bakıldığında sistemin açık, kayıp ve kaçakları kontrol altına alınırken, emeklilik yaşı kademeli olarak yükseltilirken, yüksek emekli aylığı alanların bu hakları traşlanırken, emekliler arasında daha adaletli bir maaş ve sağlık hizmeti sistemi amaçlanıyor.
Reformun güçlüğü Hükümetin, 3.5 sene sonra bile, böyle bir reformu çıkarmayı göze alması ancak teşvik edilir. Sosyal güvenlik reformlarını yapmak her yerde ve her ülkede siyasiler için zor bir karardır. Çünkü geniş kitlelerin ayağına basarsınız. Hem sosyal güvenlik açıklarını kapatmak hem de hiç kimsenin haklarında kaybın olmaması mümkün değil. 1990'lı yıllarda yine sosyal güvenlik reformu gündeme geldiğinde yaşanmış şu olay anlatılır: Başbakan olan Mesut Yılmaz'ı muhalefet lideri Deniz Baykal gaza getirmek ister. "Yap şu reformu tarihe geç" . Yılmaz'ın bu öneriye karşı yanıtı ise " Ben reformu yapayım sen de iktidara geç öyle mi?" şeklinde olmuş. O reformlar yapılamadığı için bugün sosyal güvenlik açıkları milli gelirin yüzde 4.8'i düzeyine yükseldi ve bütçenin üzerinde çok önemli bir baskı oluşturdu. Bir düşünsenize geçen yıl bütçe açığının milli gelire oranı yüzde 2. Yüzde 4.8'lik sosyal güvenlik açığı olmasa fazla bile verilecek.
Uygulama sonraya Zorluğa rağmen seçimin yaklaştığı bir dönemde bu reform niye? Neden daha önce değil? Özü itibariyle bakılınca reformda sulandırma yok. Bu haliyle reformun yasallaşması elbette yararlı. Ancak yukarıda da belirttiğimiz gibi, uygulama tarihinde ertelemeler var. Vatandaşın aleyhine olacak bazı uygulamalar 2007'nin sonrasına öteleniyor. Buna karşılık daha çok sağlıkta olmak üzere lehine olacak uygulamalar ise hemen başlıyor. Yani sosyal güvenlik reformu çıktı diye bu yıl veya gelecek yıl bütçemizde düzelme olmayacak. Sosyal güvenlikten bütçeye yükler gelmeye devam edecek. Ancak 2008 ve sonraki yıllarda bu gündeme gelecek.
IMF'le ilişkilere yarar Reformun yasallaşması ile IMF ile sorunlar da çözülmüş oluyor. Böylece küresel piyasalarda yaşanmakta olan iklim değişikliği döneminde Hükümet, IMF ile bağları koparmamış oluyor. Küresel risklerin üzerine bir risk daha bindirilmiyor. Bu da, bir kazanımdır. IMF seçeneğinden hareket edersek sosyal güvenlik reformunun şimdilik yasallaşmış olması, AKP'nin seçimi zamanında yapacağının veya öne almayacağının teyidi anlamına da gemez. Çünkü bu reformun şu anda kitleler üzerinde yükü hissedilmeyecek. Bu durum reformun ekonomiye ve piyasalara yapabileceği doping etkisini kırar ama en azından IMF ile ilişkileri düzeltmesi üzerinde de bir etkisi olsa gerek. Bu anlamda Başbakan Erdoğan geçmişteki başbakan gibi davranmamış oldu. Reformu çıkartarak IMF ile ilişkileri kurtarırken, aynı zamanda "tarihe geçme" hakkını da kazandı. Uygulamayı erteleyerek de, sadece bu nedenden kaynaklanabilecek iktidar kaybını önlemeyi amaçladı.
Sonuç "Yaptığımız en önemli şey, bir şey yapmamaktır" Louis Brandeis
|