kapat
   
SABAH Gazetesi
 
   News in English
   Son Dakika
  » Yazarlar
   Günün İçinden
   Ekonomi
   Gündem
   Siyaset
   Dünya
   Spor
   Hava Durumu
   Sarı Sayfalar
   Ana Sayfa
   Dosyalar
   Teknoloji
   Emlak
   Otomobil
   Detaylı Arama
   Arşiv
   Etkinlikler
   Günaydın
   Televizyon
   Astroloji
   Magazin
   Sağlık
   Cuma
   Cumartesi
   Pazar Sabah
   İşte İnsan
   Sinema
   20. YILA ÖZEL
   Turizm Rehberi
   Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Oncel Ozicer @ SABAH
 

Şu "tenezzül" meselesi

Küçükken de böyleydim ben. Daha hap kadar çocuktum, annem beni yapmadığım bir şeyle, sanki yaparken gözüyle görmüş gibi suçladığında, inadımdan domuz gibi susar, "Hayır anne, ben yapmadım" demezdim. O da bu suskunluğumu suçluluğuma verir ve beni gerçekleştirmediğim yaramazlıklar için cezalandırırdı. Koskoca kadın oldum hala öyleyim. Eğer kendi haklılığımı biliyorsam ve karşımdaki insan çok açık bir şekilde saçma sapan bir tavırla üzerime gelip, beni ortada olmayan bir nedenle suçluyorsa, yine sesimi çıkarmıyorum. Daha doğrusu sesimi çıkarmaya, kendimi savunmaya "tenezzül etmiyorum". Biliyorum 'kibir' en büyük günah ama, elimde değil. Haksızlığa uğradığımda, birden "bu yasaklı duygu" gün yüzüne çıkıveriyor bende. "Canınız cehenneme" deyip dönüp arkamı tek kelime etmeden gidiyorum. Yine öyle yapmak geliyor içimden... Canım sıkılıyor bir haftadır. HHH Geçen hafta "arkadaş kontenjanından" yararlanıp, sevgili Cem Yılmaz'la bir röportaj yaptım. Cem bana güvendi, söylediklerini abuk sabuk bir yere çekmeyeceğimi bildi ve rahat rahat içini döktü. Ben de ağzından çıkanları tek tek yazdım ve size sundum. Sonra hiç kimseye geçmediğim ve geçmeyeceğim bir torpili Cem'e geçtim. Rica etti, röportaj yayınlanmadan okumasına izin verdim. Yani O'nun samimiyetine aynı şekilde karşılık verdim. Üzerine bir de "hiç hiç" yapmayacağım bir şeyi daha yaptım: "Cem rahatsız eden bir şey yok değil mi? Konuştuklarımızı aynen yazdım gördüğün gibi" dedim. Ve "Hayır hayır hiçbir şey yok, eline sağlık çok güzel olmuş" cevabını alınca iyice rahatladım. Çünkü Cem Yılmaz'ın ağzından her çıkanın gündem oluşturacağını ben de herkes gibi biliyorum. Ve "tuhaf anlamlar" çıkartılacak kelimelerle, ne bana güvenip içini döken Cem'in, ne gazetemin, ne de kendi canımı sıkmak istemiyorum. İstemiyordum. Ama sıktılar. Okuduklarını anlamamakta ısrar edenler. Yazacak konu bulamayınca sağa sola iftira atanlar. Ateş bile olmayan yerden duman çıkartma konusunda uzman olanlar. HHH Cem, "Ben televizyonda talk şov yapmam, çünkü o tıynette değilim" dediğinde, ben o anda karşısında olduğumdan, dolayısıyla mimiklerini ve ses tonunu takip edebildiğimden, bu "yapmam" kelimesinden "tenezzül etmem" gibi bir anlam çıkardım. Bunu da gayrı ihtiyari sordum: "Tenezzül mü etmezsin?" diye... O da önce "Yok öyle değil de..." dedi sonra da şöyle bir durdu, "Ya da tenezzül etmem, neyse ne?" diye, çok açık bir şekilde "tenezzül etmeyeceğini" kendi ağzıyla söyledi. (Ayrıca etmez etmez... Kime ne? Size ne?) Aman efendim bu laf olay oldu. Ben adama bu "tenezzül" kelimesini zorla söyletmişim. Röportaj ilgi çeksin diye numara yapmışım. Ben ne kurnazmışım vs. Amaaan! Neyse! Dedim ya her şey o kadar ortadaki bu açıklamaları yazmak bile şu anda zul geliyor bana. Haa, bir de Beyaz, Cem'in kendisinden "öbür çocuk" diye bahsetmesine çok bozulmuş. Sanki Cem'i tanımıyor. Bu "öbür çocuk" sadece o sırada çok insani bir şekilde ismi aklına gelmediği için ağzından çıkan bir laftı o kadar. Bazen, en yakınımızın adının bile, bir an için dilimizin ucuna kadar gelip bir türlü dışarı çıkamadığı zamanlar olmuyor mu sanki? Bir kez daha; Neyse! Bana kalsa bu yazıyı asla yazmazdım ama olan Cem Yılmaz'a oldu. Adam tüm samimiyetiyle iki çift laf etti, başı derde girdi. Ona üzüldüm ben. Yoksa kendi haklılığım bu kadar ortadayken, yazacak konu bulamayıp günahıma girenlere kalem oynatmaya "tenezzül" eder miyim hiç? Bugüne kadar da ettim mi?

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Kadından korkmayan taş olur!   / 02-04-2006
 Uç uç böcecik!   / 26-03-2006
 Prizdeyim, şarj oluyorum   / 19-03-2006
 Boğanın doğasında var!   / 12-03-2006
 Leylek, leylek havada...   / 05-03-2006
 Nüktedan kişi günü yaklaşırken   / 26-02-2006
 Kemancııı başımın tacı!   / 19-02-2006
 İtiraf: Çuvalladım!   / 12-02-2006
 Şansımı fazlamı zorluyorum?   / 05-02-2006
 Şu "tenezzül" meselesi   / 29-01-2006
    Pazar Sabah Yazarlar
  » Güncel
    Hobi
    Röportaj
    Gurme
    İyi Yaşa
BALÇİÇEK PAMİR
Baba, bence annemi boşa
Bir çocuk yuvası düşünün. 3...
MEHMET ALTAN
Yeni bir buluş...
Yarım asırdır köfte ve iskender...
KAZIM KANAT
Cüzdan buldum 30 yıldır hala üzülürüm!
Bir Japon bilim...
TURGAY NOYAN
Denizi yaşayanlarla birlikte uzun bir gün
Hafta...
REFİK DURBAŞ
Herkesin şiiri kendisine
Bizim kuşak, İlhan Berk'in...
Deniz üstünde yürüyüp balık avlıyorlar
Deniz üstünde yürüyüp balık avlıyorlar
Ocak ayında buz tutan ve 5 ay boyunca çözülmeyen Baltık Denizi'nin bu...
Başbakan evde prova ister
Başbakan evde prova ister
Taksim'deki dükkanında 50 yıldır terzilik yapan Mehmet Amca,...
Dernek hayatlarını değiştirdi
Kas hastalığı nedeniyle tekerlekli sandalyeye bağımlı olan Gürbüzer...
Doktorları daha çok kadınlar şikayet ediyor
Hastalar en çok iletişime kapalı doktorlardan şikayetçi oluyor.
Balık ustasının balıkçılık dersi
Karakin Deveciyan'ın 1915 yılında eski yazıyla kaleme aldığı "Türkiye'de Balık...
Tarihi köşkün bahçesinde sayısız lezzet alternatifleri
Adını Afrika'daki bir adadan alan Zanzibar, beş yıldan beri...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.