Babası öldürülen çocuk..
O çocukların fotoğraflarını gördüğümde durumun vahametini anladım.. Anneleri onlara "Ağlamayacaksınız.. Öldürenleri mutlu etmeyeceksiniz" dediğinde durumun ne kadar ağır olduğunu fark ettim.. Doğukan ve Batıkan'ın şehit olan yarbay babalarının cenazesinde yüzlerine yansıyan hüzünde, filizlenen düşmanlık tohumlarının nerelere kadar varacağını düşünmekten ürktüm.. Babasız bırakılan çocukların vebalinin, ne kadar büyük olacağının düşünülemediğine kahroldum.. Kuşaktan kuşağa geçecek bir intikam tohumunun gözümün önünde ekildiğini gördüm.. Tarihin kötü sayfalarına tanıklık etmekten acı duydum..
Öldürülen babasının acısını göstermemek için, ağlaması yasaklanan çocukların, ağlayamadıkları öfkelerinin gelecekte nerelere gideceğini, onu yapanlar bilir mi?.. Ağlamak üzülmektir.. Ağlamak, üzüntüyü dışa vurmaktır. Ağlamak üzüntüyü dışa vururken aynı anda rahatlamaktır.. Dışarıya taşırılan gözyaşlarıyla, çaresizliği ve üzüntüyü dışarı atmaktır.. 10 veya 12 yaşlarındaki bir çocuk için babasının öldürüldüğü günde, ağlamak, haykırmak, dünyaya ve öldürenlere lanet okumak bir ihtiyaçtır.. Onu yaparsa hiç olmazsa bir nebze rahatlayacaktır..
Ama kendi ağlamayan anne, çocuklarının da ağlamasını istememiştir.. Karşı tarafın, gözyaşlarından, zafiyet görmesini istememiştir.. Vakurluktan korku salmayı tercih etmiştir.. Çocukların bugünü hiç unutmamasını arzulamıştır.. Acıyı içlerine gömmeyi, öfkeyi zamanı geldiğinde dışarı vurmayı amaçlamıştır.. Babalarının ölümünün üzerinde ağlamayan eşin, ağlamayan çocukların fotoğrafı iyi okunmalıdır.. Bu fotoğraf vakur bir resimdir.. Bu fotoğraf, Türk askerinin duruşuna uygun bir fotoğraftır.. Bu fotoğraf bir şehit ailesine yakışan bir fotoğraftır.. Bu fotoğraf asil bir fotoğraftır.. Ama kabul etmek gerekir ki bu fotoğraf aynı zamanda, ürkütücü bir fotoğraftır.. Ölümler arttıkça, gözyaşlarıyla taşırılmayan öfkeler artmaktadır.. O öfkeler, kuşaklardan kuşaklara geçecek bir duygu selinin habercisidir. Doğukan ve Batıkan, babalarının öldürüldüğü, o ağlayamadıkları günü hiç unutmayacaklardır.. Ölümler çoğaldıkça, unutamayan aileler, unutamayan çocuklar çoğalacaktır.. Öldürülen babalarını unutamayan çocukların çoğaldığı toplumlar sağlıklı olamaz.. Terör örgütü, hiç kimseye yarar getirmeyecek, çok tehlikeli bir oyun oynamaktadır.. Ölüm, ölümü çağırır.. Öldürülenin acısı çıkartılacağı gibi, yeni ölümler yeni acıları biriktirir.. Türkiye, Türkiye'de yaşayan hiçbir insana yarar sağlamayacak, birçok insanın felaketine yol açacak, geri dönülmez süreçlere girebilir.. Devlet sonunda mutlaka kazanır! Geçmiş pratik, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin, bir karış toprağı ne pahasına olursa olsun kimseye vermeyeceğini göstermiştir.. Toplum milyonların ölümü pahasına bile olsa, bir karışı kimseye vermemeye kararlıdır.. Dolayısıyla devletin terörle bu savaşı kazanması mutlaktır.. Ama sözünü ettiğim savaş bu kazanılması mutlak savaş değildir.. Öfkelerini ağlayarak bile dışa vurmayan kuşakların gelecekte yaşadığı bir Türkiye olmamalıdır bu ülke.. Ölüm, ölümü çağırmamalıdır Türkiye'de.. Hayat ölümü yenmelidir bu güzelim memlekette..
|