|
 |
 |
 |
  |
|
Trabzonspor nereye ?
"Trabzonspor son 20 yıldır iyi yönetilmedi. Işığı görmek yerine kendini ışık sananlar umut erozyonuna yol açtı... Ve hep esen rüzgara göre rota alındı".
Trabzonspor'un son şampiyonluğunun üzerinden 22 yıl geçti... Bordo-mavili ekip, özleminin 12. yılında (1996) eline geçen fırsatı Vanspor ve Fenerbahçe maçlarıyla adeta itmişti. İşte bu, tarihte yaşadığı ilk büyük travmadır ki; bunun etkisinden kolayca kurtulamadı. Yetersiz gülünç transferlerle, yanlış teknik direktör tercihleriyle ve de küme düşme hattına yakınlığıyla kabus dolu üç sezon yaşadı. Ama son 5 yılda yükselişe geçti. Bu durumun ilk mimarı Samet Aybaba oldu. Sonra da Ziya Doğan ve Şenol Güneş dönemleri geldi. Bu süreçte iki
lig ikinciliği ve iki Türkiye Kupası kazanıldı. Ve Anorthosis maçı! Ve ikinci travma! Bordo-mavili takım bugün hâlâ ayağa kalkabilmiş değil. Aslında bu söylediklerimiz buzdağının görünen yüzü. Bir de buzdağının altındakiler var. Buzdağının altındakiler bu satırlara sığmayacak kadar derin. Trabzonspor hiçbir zaman neden ve nasıl başarılı olduğunun tahlilini yapmadı. Bu tahlil aynı zamanda kendini TANIMAKTIR. Ufkunuzu belirler, sizi omurgalı yapar. Dolayısıyla esen rüzgarlara esir olundu. Omurgasız olunduğu için de rüzgarın yönüne doğru rota alındı. Dolayısıyla ne Anadolu olundu ne de İstanbul. Yarışmacı olarak uzun vadeyi düşünme ilkesi bu takımın neredeyse 20 yılını çaldı. Trabzonspor ne çektiyse bu ilkeden çekti. Hedefe kendi inanmadı; taraftarını inandırdı. Kendi inandı; taraftarı inanmadı. Hep hayalkırıklığı yarattı. Yılları tüketti, umut erozyonuna yol açtı. Yarışarak uzun vadeyi gözetmek hamasetle olmaz. Trabzon gerçeği, size bu ışığı gösterir ya da göstermez. Sorun o ışığı görmek yerine kendini ışık olarak görenlerden çıktı. Arpa boyu yol alınmadı.
20 yılda sadece şota Ama hayat, geçmişiniz anlı şanlı olsa da buna izin vermiyor. Zaten esen rüzgara göre rota alıyorsunuz. Bunun adı politikasızlıktır. Politikasızlık kimin kimleri seçeceğini bilmeme toprağında ürer, büyür, seçilen yönetemeyenlerde hasatsızlık sürer. Yabancı transferlerine bir bakın. Son 20 yılda sadece Şota. Ve alt yapı... Son yetişenler neredeyse futbolu bırakacaklar. Trabzonspor son 20 yıldır iyi yönetilemedi. Yoksa sorun Tayfun Cora değil. Hatta Fatih Akyel'i sağ dışta oynatmama yetersizliği de değil. Sorun dünde. Düne dönmek; dünde takılıp kalmamak hatta kendi etrafında dönmemek demek. Düne dönmek; dünü anlamak noktasında yarını dün üzerine kurmak demek. Kendi yönünü kendi gerçeğinden yola çıkarak tayin etmek demek.
Son not : Yönetemeyenlerin birçoğu büyüklerim. Diğerleri akranlarım çoğu dostlarım. Ama kimse kusura bakmasın. Dostluk başka Trabzonsporluluk başka.
İSKENDER GÜNEN
|
|
|
|
 serkan ilker 13.04.2006 12:29:04 İskender abi sonu kadar haklısın. Fakat takımımızın başarılarında payı olan bir çok insanın başarısızlıklarda oynadığı roller gibi senin de bu kişiler arasından sıyrılman mümkün değil.
Takımda ikilikler, benden değil diye yöneltilen haksız eleştiriler, gereksiz havaya girmeler, hoca işime gelmiyor diye sahada greve gitmeler v.s.
1988 Yıllarında bir yönetici abinin bürosunda bir kaç futbolcu arkadaşında bulunduğu bir sohbet sırasında Trabzonspor'a büyüklüğüne yakışır futbolcu alınsın, Anadolu kulüplerindeki oyuncular önce başka takımda rüştünü ispatlasın sonra bize gelsin demiştik.
Trabzonspor yıllardır bu kurala uymamanın cezasını çekiyor... Birileri gidip kulübün parasıyla dünyayı dolaşıyor, sonunda amazon ormanlarında yakaladığı üç kişiyi kredi kartıyla parasını ödeyip getiriyor, Türkiye'den alınanlar da aynı... Bir oyuncu küme düşmemeye oynarken bize gelince aynı kafayla oynamaya devam ediyor. Biz İstanbul takımını ezmeye, o ise bari az gol atsalar diyor, ona göre oynuyor.
|
|
 |
|
 |
|