kapat
   
SABAH Gazetesi
 
   News in English
   Son Dakika
   Yazarlar
   Günün İçinden
   Ekonomi
   Gündem
   Siyaset
   Dünya
   Spor
   Hava Durumu
   Sarı Sayfalar
   Ana Sayfa
   Dosyalar
   Teknoloji
   Emlak
   Otomobil
   Detaylı Arama
   Arşiv
   Etkinlikler
   Günaydın
   Televizyon
   Astroloji
   Magazin
   Sağlık
   Cuma
   Cumartesi
   Pazar Sabah
   İşte İnsan
   Sinema
   20. YILA ÖZEL
   Turizm Rehberi
   Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Organik tarım doğayı koruyor
Organik tarım doğayı koruyor
Toprak Temiz Olmalı
Med-cezir De Etkiliyor
Tarım Bakanlığı Pulu Var

Organik tarım doğayı koruyor


Türkiye'nin en büyük organik gıda zinciri City Farm'ın Genel Müdürü Sinan Bilgin ile firmanın Etiler'deki mağazasında doğal ürünleri tüm boyutlarıyla konuştuk.

Organik gıda nedir, bunun tanımını öğrenelim ki okurlarımız sohbetimizi daha iyi takip edebilsinler. - Çok basitleştirilmiş haliyle organik gıdalar hiçbir şekilde suni gübre, kimyasal ilaç, hormon, antibiyotik, katkı, boya maddeleri kullanılmadan üretilmiş ürünler. Daha geniş anlamda çevreyi korumayı amaçlayan, doğadan aldığını doğaya geri veren, tarımın sürekliliğini sağlamayı hedefleyen ve hatta çalışanlarının menfaatlerini korumaya başlayan toplu bir felsefenin ürünü, bir yaşam biçimi.

- Ne zaman ortaya çıkmış? - 1970'lerden itibaren Avrupa ve Amerika'dan başlayıp dünyaya yayılmış. Bugün Amerika'da doğal ve organik gıdalar üzerine uzmanlaşmış ilk şirket Whole Foods'un yıllık cirosu 3.5 milyar doları aşıyor. Tamamen kendi bakış açısıyla kendi felsefesiyle üretilmiş ürünleri satıyor.

- Bu işin felsefesi de mi var? - Var. Öncelikle eskiden kalan değerleri korumak. Bugün mesela Türkiye'deki yerli mis kokulu, ince kabuklu iri domates kayboluyor. Tüketici küçük boylu, hepsi aynı boyda, rengi çok kırmızı domates istiyor; ellediğinde yumuşak olsun istemiyor. Dolayısıyla, buna göre ıslah edilmiş birtakım tarımsal ürünler yiyoruz.

- Organik üretim daha maliyetli bir üretim tarzı mı? - Aslında bire bir aynı boyutlarda yapılırsa, organik tarım daha maliyetli değil ama bizde çok küçük boyutlarda yapılan bir tarımdan bahsediyoruz. Dolayısıyla maliyet farklı oluyor. Yerli tohumları kullanmaya da çalışıyoruz. En doğru ürünü tüketiciye götürmek üzere seçilmiş tohumlar bunlar; verim biraz farklı olabiliyor. Bir şekilde fiyata yansıyor ama sonuçta bu değerler organik tarım sayesinde korunmuş oluyor.

- 70'li yılların ortalarında dünyada ilk organik ürünler piyasaya çıktığı zaman alay konusu olmuştu. İnsanlar çürük elmalara, kurt girmiş armutlara o zamanlar o çok özenilen pırıl pırıl elmalara verilen paranın iki katını ödeyenlerle alay ediyorlardı. Bugün durum farklı. Yeni okudum, organik ürün satan zincirler marketlere ciddi bir rakip olmuş. - Toplum tepkisinin sonucu bu. Lezzetler değişmeye, bildiğimiz, beklediğimiz kokular, aromalar kaybolmaya başladı; bunlara tepki var. Bugünkü tarım koşullarının sürdürülebilmesi mümkün değil. Toprağı bu kadar çok kimyasallarla gübrelemeyi, ilaçlamayı sürdürürsek, yeraltında hiçbir şey kalmayacak, ne bir bakteri, ne bir solucan. Gerçi şekli güzel, muntazam ürünler üretiliyor ama uzun vadede asıl değerimiz olan tabiatın bize verdiklerini kaybediyoruz.

- Organik tarım nasıl yapılıyor? Gübre kullanılmıyor diyorsunuz; o zaman bitki nasıl büyüyor, tarım ilaçları kullanılmıyorsa ürün zararlılardan nasıl korunuyor? - Sentetik gübre kullanılmıyor ama gübre kullanılıyor. Hayvansal gübre tarımın tabii ki vazgeçilmezi. Bunun dışında bakterilerden, böceklerden ve yeraltındaki solucanlardan faydalanıyorsunuz. Tarım ilaçları da doğada var. Örneğin sarımsak suyuyla istediğinizi yapabilirsiniz... Kekik suyunu, tütün suyunu kullanarak çok ciddi faydalar sağlayabiliyorsunuz. Bu ilaçlar bitkinin hücrelerinin içine girmiyor ve siz de bunları tüketirken tarımsal ilaçlarla gelen ağır metalleri, birtakım toksinleri yemiyorsunuz.

-City Farm kadar çok organik ürün sunan başka firma var mı? - Üreticinin ürününü bu kadar geniş bir dağıtım ağıyla tüketiciye sunan başka bir alt yapı yok. Bizim yedi mağazamız var; ürün portföyümüz de 600 çeşidi buluyor. Mevsimine göre değişen sebze, meyveleri göz önünde bulundurursanız çok büyük bir rakam değil. Türkiye'deki büyük üreticilerin çoğu aslında ihracat yapan firmalar. Dev firmalar var. Örneğin Gaziantep bölgesindeki Ahmet Tiryaki, bırakın sadece Türkiye'de organik tarım yapmayı, Etiyopya'ya gidiyor, orada organik tarım arazileri oluşturuyor, ürünleri dünyaya pazarlıyor.

- İç pazarımız nasıl? Tüketicimizi nasıl görüyorsunuz? - Tüketicimiz kıyaslamaları hakkaniyetle yapmıyor diye düşünüyorum. Markette en ucuz, nitelikleri düşük fındıkla organik fındığın fiyat mukayesesini yapmak insafsızlık. İstanbul'a 80 kamyon mal getiren firmanın domatesi ile çiftlik çiftlik dolaşıp, 20 kilo buradan, 30 kilo oradan toplayıp, soğutuculu kamyonla İstanbul'a getirilen domatesin fiyatını karşılaştıramazsınız. Ama fiyatlar düşüyor.

- Avrupa'da bayağı düşmüş. Üretim arttıkça ve pazar büyüdükçe fiyat dezavantajı ortadan kalkıyor, eşitlenmeye başlıyor. Organik ürün kullanan insan nasıl biridir? - Öncelikle kültürlü bir kesim. Organik ürün niteliklerini bilen, mağazaya geldiği zaman kontrol eden kişiler bunlar. Ürünün üstünü okumadan almazlar. Dünyayı dolaşmış, farklı lezzetleri, kültürleri almışlardır. Süpermarket rafında fiyatı en ucuz diye tercih yapmazlar

- Organik gıdaların bizde geleceğini nasıl görüyorsunuz? - Doğal, organik; maalesef bu kavramlar birbirine karışmış vaziyette. Bolu Dağı'nda giderken yolun kenarında satılan ürünler organik midir, yoksa halden oraya getirilip konmuş tüketiciyi yanıltmak için getirilmiş ürünler midir, ürünün üzerinde doğal yazdığı zaman bunu kim belgeler, nasıl inanacağım onun organik olduğuna? Organiklik bunun belgelenmiş halidir. Kafadan ürünün üzerine doğal yazmak yeterli değildir. Markanız için doğalı çağrıştıracak bir isim seçmek yeterli değildir; katkısız yazıp ondan sonra da içine her türlü sentetik maddeyi koymak doğallık değildir. Doğallık sertifikalı, belgeli, arkasına kendi ismini, markasını koymuş firmanın yapacağı iştir. Bunu tüketici yavaş yavaş anlayacak.

- Yaşam kalitesi bilinci bir gün bizde de ön plana geçecek. İnşallah biz de bunları göreceğiz. Sinan Bey, size çok teşekkür ederim. ....... City Farm Etiler Nispetiye Cad. No: 49 Tel: (0212) 287 79 04
DİĞER GURME HABERLERİ
 Baklavanın mutlulukla bir ilişkisi olmalı
 Tohumun kontrolü çok zor
 Türk mutfağının kendine özgü bir kokusu olmalı
 Aşçılıkta kepçe kazan dönemi kapanıyor
 Bursa'nın iskenderine hamsili yorum
 Şarap dolabında ayran satılmaz
 Kuru gıda sektörünün yüzde 80'i kayıt dışı
 Sofranıza renk gelsin rakı sohbetiniz renklensin
 Pub'da içilen bira eve de girmeli
 Rakının mezesi sohbettir
 Günde 7 milyon kişi dışarda yiyor
 Zeytinyağı bu topraklara doğanın bir armağanı
 Çayın önce uzmanı sonra tutkunu oldu
 60 yıldır iyi etin peşinde
 En leziz rakı mezeleri
 Rakının suyla beraberliği evlilik gibidir
 Nerede o eski yılbaşı baloları
 Menü lokantanın aynasıdır
 Meyhane kültürünü yaşatıyorlar
    Cumartesi Yazarlar
    Güncel
    Yaşama Dair
    Sinema
  » Gurme
Dünya bu diyetleri konuşuyor
Dünya bu diyetleri konuşuyor
Havalar ısınmaya başladı, yazlıklar gardıroplardan çıkıyor. Peki...
Bu filmin yönetmenini öldürmek istedim
Bu filmin yönetmenini öldürmek istedim
Bir yapımcı, ilk kez kendi şirketinden çıkacak bir filmle ilgili...
İstanbul erguvanla şenlenir
Bahar aylarında Boğaz'ın sembolü haline gelen erguvanlar bu yıl iki...
Yumuşak bir dokunuş
"Ariel Yumuşatıcı Etkili"nin, Toplum Gönüllüleri Vakfı işbirliği ile...
Düşmanlıkları silen inanç ve müzik
Fransa'nın 2005 Oscar adayı olan bu film, ilk büyük savaşta çarpışan güçlerin...
Yerli korku sinemasında taptaze bir çaba
Biliyorum, birçok eleştirmen arkadaşım bu filme burun kıvıracak. Aslında ilk...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.