|
Hikayeyi yazan kadın tutkuyla oynayan erkek
|
|
Brokeback Dağı'nı izlemek önemli bir şeye tanık olmak anlamına geliyor. Hüzünlü bir aşk hikayesini anlatan film western gibi maço kültürünün baskın olduğu dünyada eşçinselliği ele aldığı için ilginç.
Brokeback Dağı'nı izlemek, önemli bir şeye tanık olma izlenimi bırakıyor. Hayır, çok büyük bir filme, bir sinema başyapıtına değil. O açıdan film çok önemli değil: Sonuç olarak benzerleri çok görülmüş bir 'aşk hikayesi' bu... Hem de, olağanüstü doğa görüntüleri önünde de olsa, sıradan koşullarda sıradan biçimde başlayıp gelişen, taraflarını hem mutlu edip hem kahreden, araya üçüncüdördüncü kişilerin girdiği, inişli-çıkışlı ve sonuç olarak her aşk hikayesi gibi hüzünlü bir hikaye.
MAÇOLARIN DÜNYASI Ama asıl önemli olan, bunun iki erkek arasında geçen bir hikaye oluşu. Adına 'mainstream cinema' da denen ticari kitle sineması, eşcinsel bir ilişkiyi hiç böylesine allayıp pullayıp dört başı mamur biçimde vermemişti. Gerçi söylendiği gibi kahramanları Amerikan tarihinin maçoları olan western'de bile eşcinsel ilişkiler sık sık ima edildi: Akademi'nin Oscar gecesi için hazırladığı ve bence gecenin en hoş yanı olan 'western'de gay'lik' temalı alaycı kısa filmde olduğu gibi... Ya da en azından birkaç yıl öncesinin yine Oscar'lı "Philadelphia" filmi de hatırlanabilir. Ama bu film yine de başka. Çünkü bu ilişkiyi sadece 'koşulların', ıssız dağda zorunlu geçen beraberliğin yarattığı bir olay olarak sunmuyor. İki tarafın da bilerek, isteyerek başladığı, ömür boyu süren bir tutku olarak gelişen ve 'hetero' öyküleri süsleyen tüm motiflerin gösterişli, görkemli biçimde kullanıldığı bir filme dönüştürüyor. Eşcinsel aşk teması sanki sinemadaki 'yüz yıllık yalnızlık'ından kurtuluyor, üzerindeki laneti silkip atıyor, erkekçe doğruluyor. Ve bizi iki saat meşgul ediyor.
HASSAS RUHLAR Yani devrim varsa eğer (ki bence var) bu bir ahlaki devrim, 2005 yılının bize armağan ettiği bir büyük moralist gelişme. Sinema elbette 'insanın her halini' anlatmakla yükümlü. Bunların içinde, cinsellik alanının çok önemli bir bölümünü işgal eden eşcinsellik neden olmasın ki? Ang Lee bunu yüreklilikle yapıyor. Genel-geçer estetiği fazla zedelemeden, 'hassas ruhları' aşırı şoke etmeden, zaten bir kadının kaleminden çıkma bu öyküyü, iki erkeğin birbirlerine sokuluşunu, öpüşüp koklaşmasını anlatıyor ve üstelik bunun büyük bir tutkuya dönüşünü de kabul ettiriyor. Bu yönde erkek ve kadın tüm oyuncularından büyük destek aldığı gibi, filmin yan ögeleri de kusursuz. Ama tüm bunlar yine de çok büyük bir film yapmaya yetmiyor. Kendi adıma, bu filmi izledikten sonra Oscar'ı "Çarpışma"nın almasından memnun oldum. Ama bana kalsaydı, aslında "Syriana" gibi yaşamsal önemde bir filmin aday olup alması daha da doğru olurdu.
BROKEBACK DAĞI * * * (Brokeback Mountain) Yönetmen: Ang Lee Senaryo: Larry McMurtry, Diana Ossana Görüntü: Rodrigo Prieto Müzik: Gustavo Santaolalla Oyuncular: Heath Ledger, Jake Gyllenhaal, Michelle Williams, Anne Hathaway, Valerie Planche, Randy Quaid/ Amerikan yapımı.
|