İlk 45 dakika...
Fenerbahçe dünkü galibiyetle üç puan serisini devam ettirdi. Galatasaray ile eşit puanlarla şampiyonluk yarışının devam etmesi ve finişe yaklaşılması yüzünden sürpriz kayıpların telafisinin mümkün olmayışı, Fenerbahçe'nin karşılaşmanın başından itibaren işi çok sıkı tutmasına neden oldu. Fenerbahçe futbolcular alışılmışın dışında bir yüksek tempo ve presle oyuna girdiler. Her zamanki topa sahip olma prensibi, hızlı ataklarla birleşti. Uzun zaman sonra koşan bir Alex gündeme gelince, ofansif uygulama daha etkili oldu. İlerde son adam Nobre'nin karşısında Hakkı ve çok iyi bir defans adamı olan Kalla vardı. Nobre bu yüzden pozisyon bulamadı. Ama çapraz koşularla ve topla rakip arasına girerek diğer arkadaşlarını devreye soktu. Fenerbahçe, Sivas'ın iyi kapanmasına rağmen ilk yarıda işi bitirdi. Alex'in ikinci golü mükemmeldi. Bu yarıda günümüz futbolunun istediği yardımlaşma da vardı. Tek olumsuzluk Tuncay'ın iki üç defa takım hızla atağa çıkarken yaptığı gereksiz top kayıplarıydı. İkinci yarıda beklediğim gibi tempo düştü. Fenerbahçe yine kontrolü elinde tuttu. Rakibine tehlikeli atak şansı vermedi. Son dakikada da farkı üçe çıkardı.
DEMİRLEK İYİ MAÇ YÖNETEMEDİ Fenerbahçe'de herkes görevini yaptı. Ancak Aurelio'nun iş ciddiyetine yine hayran kaldım. Tek üstünde duracağım konu, Semih gibi çok faydalı bir forveti teknik direktör Christoph Daum'un çok az kullanması. Semih, dün maça girdi yine mükemmel bir asistle gol attırdı. Sivasspor tehlikeli bölgeden uzakta bir takım. Hedefi yok. Buna rağmen hırslı ve mücadeleciydiler. Ancak Fenerbahçe'nin seyircisi önündeki çok iyi futbolu karşısında bir şey yapamadılar. En olumlu tarafları oyun disiplininden 90 dakika kopmayışlarıydı. Bülent Demirlek zorluk derecesi yüksek olmayan bir maçta iyi bir yönetim sergileyemedi. Bazı yanlış düdükler çaldı. Göstermesi gereken sarı kartları göstermedi. İlk yarıda Serkan'a yapılan açık bir penaltıyı da süzemedi.
|