Daum'un sahnesi
Denizlispor'un prestij peşine düşmesiyle karşılaşma yarı final olma özelliğini yitirip Fenerbahçe'nin antrenmanına dönüştü. Daum bilinen açıklamalara rağmen ideal onbirini bozmadı. İki kere doğru karar verdi. Birincisinde, rakibin yedeklerle sahaya çıkması dolayısıyla takımında yaşanması muhtemel konsantrasyon kaybını engelledi. Maçı ciddiye aldığını ortaya koydu ve bunu oyuncularına takım tertibi ile hissettirdi. İkincisinde, 23 yıllık kupa özlemi yaşayan Fenerbahçe camiasını olası bir sürprizden de korudu. Final sadece kupa demek değil, aynı zamanda kulübün kasasına girecek 2'si garanti, 3 milyon dolarlık bir katkıyı da getiriyor. Beş as oyuncusunu kulübede bekleten Denizli'nin, üst üste iki pası ender yaptığı 90 dakika, başından sonuna Fenerbahçe'nin kontrolündeydi. Rakibin uzaktan attığı şutlar dışında tehlike yaratamaması, peş peşe üçüncü deplasmanını yaşayan Fenerbahçe takımının başarısıydı. Alex'in başına İbrahim Ege'yi nöbetçi olarak dikip sağ ve sol kanada tedbirler alan Nurullah Sağlam, iki korner atışından gelen topa çare bulamadı. Alex'in sihirli ayaklarında ön direğe yönelen top, hemen bir yolunu buluyor ve gol tehlikesine dönüşüyordu. Alex nöbetini bir an olsun bile bırakmayan İbrahim Ege'nin ilk 45 dakikada iki kez 'icraat' geçirmesi ise ilginçti. Markajını sertleştirip, Alex'in bileklerine doğru hamleler yapan genç futbolcuyu, önce ceza alanı içinde Nobre, sonra top kapma mücadelesinde Alex, kurallara sığdırdıkları iki darbe ile yerde bıraktılar. Kimse ne olduğunu anlayamadı; İbrahim Ege başını, burnunu tuttuğu ile kaldı.
HER KAFAYA UYGUN TRAŞ! Fenerbahçe özellikle son üç maçta ortaya koyduğu performans ile artık 'kontrollü güç' olduğunu ispatladı. Diyarbakır ve Gaziantep maçlarında korner kullanamamıştı. Duran topların imparatoru olarak, başka formülleri devreye sokup kazanmasını bildiler. Denizli'nin aldığı taktik tedbirleri ile bu kez duran toplarla aştılar. Yani her kafaya uygun bir traşları var. Geçmişteki izlere rağmen, 3'ü kupa, 5'i lig, son 8 maçtaki performansı ile Daum kendini ön plana çıkardı. İstikrarın içine şansı katmadan, takım disiplini ile farklı oyuncularının özelliklerini bir arada harmanladı. Yönetimin zaaflarına rağmen Alman hocanın başarısını da takdir etmek gerekir. Can Çobanoğlu'nun elini attığı her yerinden belli olan Denizlispor'un performansının, stat duvarlarındaki futbolcu posterlerinde de gizlendiğini gördük. Tecrübeli menajer küme düşme korkusu yaşayan oyuncularına kişiliklerini hatırlatarak, ligin dibinden çıkarmış.
|