| |
Demokrasinin maliyeti
Hele şükür! demokratik şeffaflık için mutlak gerekli olan siyasetin finansmanı, malvarlığı ve siyasi etik yasa taslakları nihayet kamuoyunun tartışmasına açıldı. Biz bugün hükümetin hem programında, hem de Acil Eylem Planı'nda taahhüt edilen (6-12 ay arasında çıkarılacaktı) siyasetin finansmanıyla ilgili taslak üstünde duracağız. Gerçi Adalet Bakanı Cemil Çiçek "AK Parti 3.5 yıldır iktidarda, bu düzenlemeler niye bu kadar gecikti" sorusunu "Meseleye böyle bakılırsa tartışmalarda sonuca varılamaz" diyerek geçiştirmeye çalıştı ama açıklanan haliyletaslağın yeni olmadığını, en az 2.5 yıl tutulduğunu biliyoruz. Nereden mi? 2003 Temmuz'unda henüz sivilleştirilmemişMilli Güvenlik Kurulu'na sunulan çalışmadan. Cumhurbaşkanı Sezer ile MGK'nın asker üyelerinin de destekledikleri "Siyasetin Finansmanı" adını taşıyan o çalışma ile dün açıklanan taslak aynı. Tek önemli fark, "Adaylar seçim çevrelerinde kayıtlı her seçmen için 500 bin liradan fazla harcama yapamazlar" ifadesinin şimdi YTL'ye çevrilip "500 kuruş" diye belirtilmesi. Neyse... Bu konuyu daha fazla deşmeyip, Çiçek'in çağrısına uyarak taslağa katkıda bulunmaya çalışalım.
Yardıma yeni kriterler Her şeyden önce, bize göre, siyasetin finansmanıyla ilgili düzenleme ile 27 Haziran 1984 tarihli ve 3032 sayılı siyasi partilere hazine yardımı yasası birlikte ele alınmalı. Yani birçok kez değişikliğe uğramış olan sözkonusu yasa çağımızın demokrasi, çoğulculuk, fırsat eşitliği ve adalet ilkelerine göre yenilenmeli. Örneğin hem partilerin bağımsızlıklarını koruyabilmeleri, hem de "Siyasetin tekelleşmesi" diye ifade edilen seçenek daralmasının önlenebilmesi için hazine yardımından yararlanma koşulları yumuşatılmalı. Meclis'e giremeyen partilerde aranan yüzde 7 oy alma sınırı yüzde 3-4'e indirilmeli. Ayrıca partileri hem devlete bağımlılıktan kurtarmak, hem de üyelik aidatı kaynağını geliştirmeyi özendirerek daha demokratik yapıya kavuşturmak için, hazine yardımına limit getirilmeli. "Hazine yardımı bir partinin toplam gelirinin yüzde 50'sini aşamaz" gibi. Bunun yanı sıra sadece partiler arasında değil, cinsiyetler arasında fırsat eşitliğini gözeten bir kriter de geliştirilmeli. Getirilecek zorunlu "Kadın kotası"na uymayan partilerin hak ettikleri hazine yardımından kesinti yapmak gibi. Partilere ve bağımsız adaylara, belli bir oy oranını tutturmaları koşuluyla seçim masraflarının bir bölümünün hazineden karşılanması da düşünülmeli.
Kayyum düşünülmeli Taslakla ilgili önerilerimize gelince. Partilerin ve adayların seçim harcamaları için bankada "Seçim hesabı" açtırmaları koşulu doğru ama eksik. Bu hesabın yönetimi partide veya adayda değil, il ve ilçe seçim kurullarınca onaylanmış bir kayyumda olmalı. Hesaplar seçimden sonra bir yeminli mali müşavirce denetlendikten sonra il ve ilçe seçim kurullarınca onaylanmalı. Tüzel kişilerin yardım veya bağışları belli tutarı aşarsa, mutlaka çek ile ödenmeli. Adayların ve partilerin bağış karşılığı verecekleri makbuz il ve ilçe seçim kurullarının mührünü taşımalı. Adaylar ve partiler için getirilen "Seçmen başına 500 kuruş" sınırı, kentler ve kırsal kesim için farklı düşünülmeli. Son söz olarak, biraz gecikmiş de olsa siyasetin finansmanı sorununa neşter atılmasını bu hükümetin ve Meclis'in tarihe geçecek icraatlarından biri olarak gördüğümüzü belirtelim. Çünkü siyasi propagandanın siyasi pazarlamaya dönüştüğü günümüzde demokratik eşitliği ve çoğulculuğu ancak şeffaflıkla sağlayabiliriz...
|