Atın ölümü arpadan günbatımı Kordon'dan
Şu İzmir, nasıl yani? Müzisyen olsam aşka gelip şarkılar türküler yazacağım vallahi. Artık Kordon'da bir kafeye konuşlanıp geleni geçeni izlemek mi, Reci's'de lak lak etmek mi, Ahmet Usta'nın midyeleri mi, Pasaport'ta çekirdek çitleyenler mi bilmem ama üzerinize afiyet İzmir'e fena yanmış durumdayım. Ay hadi baştan anlatayım. Şimdi yıllar yılı "İzmir'in baharı başka güzeldir" derlerdi de inanmazdım. Hele erkekler deyince hiç inanmazdım tabii. Hani İzmir'in güzel kızları olayı... Neyse işte, hafta sonu bir sebeple baktım İzmir'e gidivermişim, otelden çıkıp kendimi Konak Pier yollarına atıvermişim. Bu Konak Pier mini bir alışveriş merkezi... Yani bizim Akmerkez'in yanında mini. Şöyle diyelim; Akatlar Mayadrom'dan hallice işte. En iyi markalar dizim dizim dizilmiş, Cinebonus sinemaları hizmette, İzmir'in Starbucks'ı Has Kahve körfeze nazır en güzel köşede (Bu arada İzmirli'ler Has Kahveci, Starbucks açılınca ne olacak merak ediyorum) sonra İstanbul'dan bildiğimiz Home Store Cafe, İtalyan Mezzaluna, ha bir de Alaçatı'daki Tuval var! Hepsi Konak Pier'de.
ÇİT ÇİT ÇEKİRDEK Şöyle bir Konak Pier'i tavaf ediyorum ve Pasaport'un siyah beyaz yolunda yürümeye başlıyorum. Aaaa! Kucağına ayçekirdeği torbasını koyan, çit çit çitliyor. Meğer İzmirli kısmısı çekirdek çitlemeye bayılırmış, amma ve lakin yerler tertemiz, kimse çitlediğini yere atmıyor. Helal olsun! Çitleyin anacığım. Sıra Gündoğdu turunda. Burası da mini Beyoğlu! Sağlı soğlu mağazalar, kafeler, Manisa Kebapçısı falan Ah be akılsız kafam! Mini eteğimi getirecektim de salına salına giyecektim buralarda. Allah sizi inandırsın İzmir'de kadın olmak çok kıyak bir şey. Ben bu kadar cıvıltılı, bakımlı ve parlak kadını Cengiz Abazoğlu defilesinde bile görmedim. Dükkanlar onların, kafeler onların, Kordon'da dolaşan onlar, yahu kuaförde bile saçıma fıstık gibi bir abla fön çekti! Devamlı kıkır kıkır gülüyorlar, aman Allah bozmasın!. Bozmasın da ikinci gün küpesiz makyajsız çıkarsam bana da Ayşe demesinler! İkinci gün ilk işim Alaçat Cafe'nin İzmir şubesinde kahvaltı. Bizim Alaçat kızlar mavi-beyaz dünya şirini bir kafe yapmışlar, hele kekleri olağanüstü. Kahvaltıdan çıkıp doğru Gül Sokak turuna. Döndük dolaştık baktık meşhur Reyhan. Hazır gelmişken deneyelim, geleni geçeni izleyelim bari. Duyduğuma göre İzmir'in kadınlarının çene çalma, onu bunu süzme yeriymiş Reyhan!
AHMET USTA'DA MİDYE Eh çayı içtik, şimdi ne edelim? İzmirli arkadaşlarım dediler; "Reci's'e gidelim!" Bu Recis de bizim Moda Kırıntı gibi ufacık bir yer. (Benzetme hastalığına mı tutuldum ne?) Dürümler, fırında makarnalar, salatalardan falan oluşan bir mönüsü mevcut. Gençlik akıyor da akıyor. Bayıldım valla. Eh hazır gelmişken bir de Karşıyaka'da Ahmet Usta'nın nefis midye dolmalarını tatmazsak olmaaazz! Oofff şu İzmir'de tıkınmaktan çatlamam inşallah. Ahmet Usta'nın üstüne arkadaşlarım akşam Balık Pişiricisi'ne gitmek istemezler mi. Bu Balık Pişiricisi süper iş! Kordon'da dışarıda masana oturuyorsun, ona buna bakarken fast-food misali kalamarın, dil şişin, salatan falan geliveriyor. Lüp lüp yutuyorsun. Bu ne sefadır Yarabbim. Hadi neyse yediğim içtiğim benim olsun! Bu yazı da İstanbul'dakilere İzmir tavsiyesi olsun. En son sanırım sekiz yaşındaydım, bir aylık Bodrum tatilinden dönerken ağlamıştım, bir de İzmir'den dönerken zırıldadım. Anlayın halimi Çok tatlısın İzmir çoook!
|