|
|
|
|
|
|
Kasımpaşa aslında ona ait
Selahattin Çalışır (60), 27 Mayıs İhtilali generallerinden Sıtkı Ulay'ı, büyükdedesinden kalan gayrimenkulleri üzerine geçirmekle suçluyor.
'Boğaz'daki yalılar da Kasımpaşa da bana ait'
Selahattin Çalışır (60), 27 Mayıs İhtilali'nin generali Sıtkı Ulay'ı bir vakıf aracılığıyla büyükdedesine ait gayrimenkuller üzerinden haksız kazanç elde etmekle suçluyor; "Hanlar, arsalar var. Hakkımı istiyorum".
Türkiye'de on yıllık Demokrat Parti iktidarı, 27 Mayıs 1960 sabahında, bir grup subay tarafından hazırlanan bir darbe ile sona erdi. Başta Başbakan Adnan Menderes olmak üzere demokratlar gözaltına alındı. Darbenin nedeni yolsuzluk olarak gösterildi ve başbakan idam edildi. Peki bu darbenin 60 yaşında, bir zamanlar taksi şoförlüğü yaparak geçimini sağlayan Selahattin Çalışır'la ne ilgisi var? Çalışır, 27 Mayıs'ın güçlü isimlerinden General Sıtkı Ulay'ın bir vakıf aracılığıyla yıllardır haksız kazanç elde ettiğini iddia ediyor; "Yolsuzluktan dolayı Menderes'i asanlar, kendileri yolsuzluk yaptı" diyor. Çalışır'a göre merhum Sıtkı Ulay, Osmanlı döneminden kalma yüzlerce gayrimenkulü bulunan vakıf sahiplerinden Ruznameci İbrahim Efendi'nin mallarının listesini çıkarttı ve bu gayrimenkullerin kendi dedesine ait olduğu iddiasıyla Vakıflar Genel Müdürlüğü'ne başvurdu; "Ulay, elinde tapu kayıtları bulunmamasına veya mahkeme kararı olmamasına rağmen kurduğu Çorlulu Ali Paşa Vakfı'nın mirasçılarıymış gibi kendisi olmak üzere 99 kişiyi de varis gösterdi ve Boğaz'da yalılar olmak üzere yüzlerce gayrimenkulün üzerine kondu." Selahattin Çalışır, 20'li yaşlarından bu yana 1800'lü yıllarda yaşamış olan dedesi Ruznameci İbrahim Efendi'nin sahip olduğu yerleri araştırıyor. Devlet daireleri birer ikişer yüzüne kapansa da yılmadığını söylüyor. 1965'de başlayan mücadelesinin ilk meyvesini 1988 yılında alan Çalışır, dedesi Ruznameci İbrahim Efendi'ye ait olan yerlerin isim listesini de en sonunda öğrendiğini anlatıyor; "Öğrendim öğrenmesine ama ortada büyük bir problem vardı. Dedeme ait olan yerlerin hepsinde Sıtkı Ulay'ın kurduğu Çorlulu Ali Paşa Vakfı'nın malları oldukları gözüküyordu."
'ENAYİ MİSİN SEN?' Selahattin Çalışır'ın tapu kayıtlarına ulaşması bir 'on' yıl daha sürdü. Çünkü karşısındaki kişi bir generaldi. Hiç kimse Çalışır'a yardımcı olmak istemiyordu. Çorlulu Ali Paşa Vakfı'nın mütevellisi olan Sıtkı Ulay'la görüşmeye çalıştı. Önceleri buluşmayı kabul etmeyen Ulay sonunda görüşmeyi kabul etti. Çalışır, Ulay'a sahte vakıf kurarak dedesi Ruznameci İbrahim Efendi'nin mallarının üzerine konduklarını söylediğini vurguluyor; "Ulay bana, 'Enayi! Ne uğraşıyorsun? 99 kişiyiz, bir de sen katıl, olalım 100 kişi. Kimin için uğraşıyorsun sen?' dedi. Ama ben kabul etmedim. Çünkü Ruznameci İbrahim Efendi'nin varislerinden bazıları çöpten ekmek toplayarak yaşam mücadelesi veriyordu."
Emrullah ERDİNÇ
|
|
|
|
|
|
|
|
|