Korku...
Biliyorum ki, hayatta en zor şey, insanların öldüğü ve öldürüldüğü yerde yaşamaktır... Çevrede hayatların anlamının kalmadığı ya da kalmamış gösterildiği yerlerde ve zamanlarda yaşamak, acının en acısıdır... İnsan başına bir şey gelecek diye korkar... İnsan başına bir şey gelecek diye korktuğunu göstermekten de korkar... Korktuğunu göstermekten korkmak daha beter bir durumdur... Şu anda Diyarbakır'da birçok insanın yaşadığı budur... O insanlar korktuğunu söylemekten korkar duruma getirilmektedir... Terör örgütü bunu yapmaktadır... "Kepenkleri indir dükkânları açma" demektedir... "Açarsan başına ne geleceğini sen bilirsin" denmektedir... İnsanlar tehditlerden korkmaktadır... İnsanlar korktuklarını göstermekten de korkmaktadır... Böyle durumda insanlar hayattan kaçıp, içlerine dönmektedir... Görünmek istememektedir... Göründüğünde ya hayatının ya da foyanın ortaya çıkacağını düşünmektedir. Onun için, insanlar kepenkleri indirmeseler de, inmiş kepenkleri açmamaktadır...
Terörü en ağır şekilde yaşadım... Günlerce, haftalarca, aylarca hatta yıllarca yaşadım... İlk günler oralı olmadım... İlk haftalar, üniversiteden pek de memnun ayrılmadım... Aylara geçildiğinde, yavaş yavaş hayatımdan korkar durumlara geliyordum... Ama istifimi hiç bozmadım... Çünkü korktuğumu göstermekten daha fazla korkuyordum... Erkekliğe bir şey sürdüremiyordum... Korkuyordum, ama korktuğumu göstermekten daha fazla korktuğumdan, pasif katılıma devam ediyordum... Ayları yıllar takip etti... Sıtkım her şeyden sıyrıldı... Mutsuzluk her tarafımdan akmaya başladı... Tedirginlik, huzursuzluk, rahatsızlık ve güvensizlik dört bir yanımı sarmaya başladı... Sonunda içimdeki yaşama isteği ayağa kalktı... Hayat ölüme karşı savaşa girişti... Ayakta kalma duygusu ölüm korkusuna meydan okudu... Hayat ölümü yendi... Esasen hayat, ölüm korkusundan korkmayı yendi... Yaşama isteğim her şeyin önüne geçti. Ölmek istemediğimi haykıramasam da, hayatlara verilen değersizliği haykırma cesareti kendimde buldum... Onu haykırınca pasifist deneceğinden kuşku duymadım... Ama insan hayatının değerinin, pasifist kelimesinden daha önemli olduğuna kanaat getirdim... Hayatımı pasifleştirmedim... Tersine pasif olan hayatıma egemen olup aktifleştirerek hayatı kurtardım... Hayatta korkmaktan korkmamayı öğrendim... İnsana ait hiçbir şeye yabancı kalmadığımdan, hayatı istemenin ayıp olmadığına kanaat getirdim...
Biliyorum şu anda Diyarbakır'daki insanlar benim 27 yıl önce yaşadığım duyguları yaşamaktadır... Kepenkleri açma diyenlere karşı, kepenkleri açacak cesareti bulamamaktadır... Kepenkleri kapattığında başına gelecekler de huzuru kaçırmaktadır... Korkuların arasında korktuğunu göstermekten de korkmaktadır... Diyarbakır'daki insanlar terör örgütünün tabanı değildir... Onları öyle görürseniz hayatı anlayamazsınız... Hayat için verilen mücadeleyi kavrayamazsınız... İnsanı tanıyamazsınız... O insanlar, şu anda korkmaktadırlar. Korktuklarını göstermekten de korkmaktadırlar... O insanlara gücünüzü göstererek şefkat elini uzatırsanız, o insanları kazanırsınız... Ölüme karşı hayatı kazanırsınız... Pasifize olmaktan çıkıp, hayata egemen olur, hayatı kurtarırsınız...
|