|
|
|
|
|
Çocukları fena azarladı
|
|
Antalya'da görünüp ortadan kaybolan ünlü yıldız Charlize Theron, son iki günü "gözlerden ırak" Kemer Çıralı'da sevgilisiyle baş başa geçirdi. Olympos Lodge'da kalan çift, güneş tutulmasını Yanartaş'ta izledi ve sadece Sabah'tan Yavuz Baydar'a konuştu. Tavuskuşları ile kedileri besleyen Theron, gürültü nedeniyle çocukları azarladı.
Çocukları azarladı tavusları besledi
Herkesin peşinde koştuğu ünlü Hollywood yıldızı Charlize Theron ve sevgilisini, Yavuz Baydar tesadüfen Kemer'deki Olympos Lodge'da buldu.
Güneş tutulmasını izlemek üzere en iyi yerdeyiz: Alman dergisi Geo tarafından "en iyi 10 alternatif tatil yeri" arasında gösterilen Olympos Lodge'da, Çıralı, Kemer'de. Ve "haber" kulağıma fısıldanıyor: Antalya'dan "yandım Allah" diye kaçan Charlize Theron, sevgilisi Stuart Townsend'le burada! "Yok canım!" "Birazdan görürsün." Bunun üzerine "doğa gözlemcisi" ve "ombudsman" gömlekleri çıkarılıp gazeteci şapkası giyiliyor. Kahvaltıda uyarı geliyor: "Aman, gazeteci namına hiçbir şey görmek ve duymak istemiyorlar, adam (Townsend) çok gergin. Basıp giderler, ona göre.." Theron'un varlığını beş-altı kişi biliyor.
YANARTAŞ'TA İZLEDİ Ve ikinci haber: "Az önce hızla çıkıp arabayla gittiler.." "Nereye?.." Bilen yok. Hava enfes. Muhteşem bir tutulma yaşanıyor. Ama akıllar Theron'da. Bir ara kumsaldan Lodge'a dönüyorum. Yalancı biber ağaçları altında, masada, çevresine doluşan tavuskuşlarını besleyen Theron ve sevgilisiyle, bahçede yüz yüze geliyoruz. Kızda makyaj sıfır. Başında siyah yün bir kep, üstünde basit gri bir tişört, blucin var. Eller ojesiz. Ayağında keslerle, sıradan bir turist gibi. Hafif solgun bir ten; iri, meraklı, mutlu gözler. Çevredeki masalarda yabancılar ise "durumun" farkında değil. "Tutulmayı izleyip mest olmuşlardır, haydi hayırlısı" deyip hemen hamle ediliyor. Sevgilisinin tedirgin bakışlarına aldırmadan doğru Theron'a yöneliyorum: "Herhalde plajda izlediniz değil mi?.." Cıvıl cıvıl, neşeyle yanıtını veriyor: "Hayır, burası çok kalabalıktı, Yanartaş'a çıktık. Bir yığın genç orada gitar çalıp şamata yapıyordu, biz ise rüzgârın sesini duyarız sanmıştık, çok kalamadık. Ama inanılmazdı..." Theron'un ilk "tutulma" sıymış bu. "Bundan sonra kaçırmam artık" diyor. Peki, nasıl bulmuşlar Çıralı'yı? Townsend atılıyor bu kez: "Olympos'un cennet gibi bir yer olduğunu hippilerden duymuştum. Lodge'u internetten bulduk. Bir araba kiraladık, geziyoruz..." Theron: "Buraya geldiğim için çok mutluyum. Muhteşem sahil... Baş başa tatil geçirmek istiyoruz, ama kolay değil.." Tehlike sinyalleri çalıyor...
FOTOĞRAF ÇEKTİRMEDİ Etrafa tedirgin bakışlar atıyorlar. "Haklısınız" deyip konu değiştiriyorum hemen. "Oscar'ları bu yıl doğru isimler mi aldı? Mesela, en iyi kadın oyuncu Reese.." "Bence Crash doğru bir seçim, Reese Witherspoon da" diyor Theron. "Çok iyi bir oyuncu. Zaten bu yıl en iyi film de iyi oyunculuk kolektifine gitti..." "Siz de Monster'da hiç fena değildiniz" diyorum. "Zordu" demekle yetiniyor. Masaya domates çorbaları geliyor. Doğruları söyleme ve teklif zamanı. "Bakın" diyorum, "Güvendesiniz. Kimse sizi rahatsız etmeyecek. Ancak, bilmelisiniz ki ben gazeteciyim. Bir kare fotoğraf rica ediyorum sizden. Çünkü Türkiye'de çok seviliyorsunuz ve herkes bu ülkede çekilmiş bir görüntünüzü, görüşlerinizi bilmek ister. Ve sadece üç-dört soru... Hepsi bu.." Theron irkiliyor: "Ne olur" diyor "Tatildeyiz biz..." "Tatilde herkes resim çektirir" diyorum. Gergin bir diyalog yaşanıyor. Sonunda "peki" deyip pes ediyorum. Townsend "Sizi anlıyorum, işiniz bu. Konuştuk biraz, bunları yazın ama asla fotoğraf olamaz" diyor. Bana Phaselis'i, Finike'yi soruyorlar. Rahat yemek yemeleri için ayrılıyorum.
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|