Piyasaların artık bir de atama riski oldu
Son yıllarda olumlu piyasa konjonktürünü taşıyan dört ayakta da kısmen zayıflamalar var. AB çabasının eski gücünde olmadığını zaten biliyoruz. Son Şemdinli iddianamesi ile gündeme gelen sivilasker gerginliği, popülist uygulamaların artması ve giderek yaklaşmakta olan Cumhurbaşkanlığı seçimi ile genel seçimler, siyasi istikrar görüntüsünü bozuyor. IMF ile yürütülen ekonomik programın sosyal güvenlik reformlarına takıldığını da biliyoruz. IMF ile ilişkileri düzelteceğine daha da bozacak adımlar atılıyor. Bitişikteki grafikte bunun açıklamaları var. Temel taşıyıcı olarak dünya likiditesi de azalıyor. Buna bağlı olarak küresel sermaye gelişmekte olan ülkelerin riskini almaktansa gelişmiş, sağlam piyasalarda şimdiden yer almayı yeğliyor. Mart ayı başından itibaren gelişmekte olan ülke piyasalarında yaşanan bozulmanın ve oynaklığın nedeni bu. Buna karşılık gelişmiş ülke piyasaları olumlu trendlerine devam ediyor. Ekonominin olumsuz gelişmesi olan cari açık da giderek büyüyor.
Atama krizi Şimdi buna Merkez Bankası'na atama krizi de eklendi. Piyasaları bugünlere ve bu düzeylere taşıyan dört temel ayakta zayıflama varken, cari açıkta kötüleşme devam ederken, hiç tahmin edilmeyen biçimde atama krizi gündeme gelip oturdu. Geçmişte enflasyonu tek haneli rakamlara düşürmüş, para ve kur politikaları konusunda iç ve dış piyasaların güvenini kazanmış Merkez Bankası Başkanı'nı hükümet yeniden göreve atamadı. Bunu yaparak da, bütün sorumluluğu üzerine almış oldu. Süreyya Serdengeçti 14 Mart'ta ayrıldı. Aradan iki hafta geçti. Ortada somut bir gelişme yok. Dün SABAH'ı ziyaret eden TÜSİAD Başkanı Ömer Sabancı da, bu atamanın yapılmamasından şikayetçiydi. Sabancı "Yabancılar da arıyor ve ne olduğunu soruyor. Bir isim üzerinde uzlaşma için yeterli süre vardı. Bal gibi atarım anlayışıyla olmaz. Uzlaşma gerekliydi" dedi.
Satışı erkene çeker Hükümetin bu atamada ortaya koyduğu tavır, enflasyon konusundaki kararlılığın da bir göstergesi. Bu anlamda iç ve dış piyasalarda, sermaye ve iş çevrelerinde belli bir tedirginlik başlamış durumda. Belli bir güven kaybı oluşmuş. Bu da zaten piyasa fiyatlarına yansıyor. Dış konjonktürün dönmekte olduğuna kanaat getirenler, Merkez Bankası'ndaki atamaya bakıp Cumhurbaşkanlığı seçiminden endişe duyabilir. Buradan hareketle bir yıl sonra zaten ortalığın karışacağı hesabını yapanlar ve daha fazla beklemeleri durumunda ancak zararlarının büyüyeceğini düşünenler, satış kararlarını öne çekebilir. Merkez Bankası atamasında yapılan hatalar güvensizliğe dönerek piyasalarda satışları erkene alabilir. O zaman iş işten geçer mi, geçmez mi? Bunu yine hükümetin performansı belirleyecek.
Sonuç "Abarttığımız her şeyi kaçınılmaz olarak zayıflatmış oluruz" Jean Francois de la Harpe
|