  |
|
Ölürsem kabrime gelin!
Son haber gerçekten esaslı: Özel mezarlıklar geliyor! İngiltere ve Amerika'da uygulanan özel mezarlık sisteminin İstanbul'da da yapılabilmesi için gerekli izin çıkmış. Bundan sonra isterseniz özel sektörün işlettiği bir mezarlıkta sonsuz uykunuzu uyuyabileceksiniz yani! Herkes mezarlıkların bakımsızlığından, bekçisizliğinden şikayet eder yıllardır bilirsiniz! "Mezarları yabani otlar bürüdü", "altın dişler çalınıyor" gibi şikayetler hep duyulur. Zaten mezar yeri bulmanın, hayattayken ev bulmaktan kat kat zor olduğu da söylenir. İşte bu dönem kapanıyor! Rekabetin olduğu her yerde kalite de vardır bana göre! Şimdi özel mezarlıkların hizmette sınır tanımaması lazım! Arzum odur ki, bütçeye göre bir "site mezarlar" hatta bir "Leila-Reina mezarlar" devri başlasın! Aslında zannedilir ki, öldükten sonra mezarlığın rahmetli için yapabileceği pek bir hizmet yok! Bu yüzden akla ilk olarak yakınları memnun etmek için gerçekleştirilecek muhtelif projeler geliyor. Örneğin, mezar ziyaretleri sırasında oturulup soluklanacak şık bir kafe! Gelmişken iki rekat namaz kılınacak hoş bir mescit! Çocukları bırakacak bir kreş veya oyun alanı! Neden olmasın, ziyaret amacının kasvetinden kurtulmak, aynı zamanda, mezar ziyaretleri genellikle haftasonu yapıldığı için, günü değerlendirmek için bir havuzspa kompleksi! Hatta ne bileyim, belki rahmetlinin hayattayken başardıkları ve anılarıyla ilgili bir "retrospektif" gösterinin yapılacağı, bir serginin açılacağı kültür merkezi! Allah gecinden versin, ben ölsem mesela, sevdiklerimin, Avrupa Yakası'nın en güzel bölümlerini gösterişli bir oditoryumda, göğüslerinde benim fotoğrafımla seyretmelerini isterim! Ben ünlüyüm de ünlü olmayanların başı kel mi? Bir ev kadınının albüm fotoğraflarından oluşan retrospektif sergi veya bir hesap uzmanının genç hesap uzmanlarına öğütlerinin konu alındığı sohbet toplantısı yapılamaz mı? İşte benim özel mezarlıktan beklentim bunlar, not alınsın! O zaman geldik şu mevzuya: Özel mezarlıklar rahmetli müşterileri için ne gibi hizmetler sunabilirler! Ölü yıkamanın lüks şekilleri ve dini mevzularla ilgili detayların daha "kişiye özel" halledilmesi konularına girmeyeceğim, pazar günü keyfiniz kaçmasın! Ama mesela mezarın çevre düzenlemesi! Selviler altında uyumak istediğimi zannetmiyorum! Her ölüye, kendi tarzı ve zevkini yansıtan ayrı bir "kişisel mezarlık peyzajı" yapılabilir örneğin. Kimine lale tarhı, kimine zambak, kimine Zen bahçesi! Saksı orkidelerinden modern bir düzenleme de düşünülebilir elbette! Bu düzenleme çerçevesinde, gelişmiş bir ses sistemiyle müzik, ezan veya rahmetlinin konuşmalarından oluşan bir yayın yapılabilir. Ambians yaratılmış olur. Mezarın çevresinde rahat oturma yerleri ve soğuk-sıcak içecek servisi, hatta sucukekmek, tost gibi atıştırmalar, ziyaretçilerin mezarın başında daha çok vakit geçirmelerini sağlayacaktır! Geceleri ise geleneksel korkuları yenmek amacıyla mezarlıkta şık bir ışıklandırma, sıcak, samimi bir ortam yaratmak gerekmektedir. Mesela yaz mevsiminde bir açıkhava sineması gençleri mezarlığa çekmek için ideal olabilir! Böylece mezarlığa, deyim yerindeyse, ki değil, "hayat" gelmiş olur! Özel girişimcilerden bu alana yatırım yapmak isteyen olursa, potansiyel bir müşteri olarak (ki hepimiz değil miyiz?!) taleplerim, arzularım aşağı yukarı bunlardır! Dikkate alınız! Bir de, özel mezarlığın kapısında, yaşayanların bile moralini bozacak "Her canlı ölümü tadacaktır" gibi ifadeler yerine, daha cesaretlendirici, rahmetlinin, başına gelenlerden sonra biraz keyfini yerine getirecek, ne bileyim "Ölürse tenler ölür, canlar ölesi değil" gibi teselli veren cümleler yazarsak Artık bir ölü daha ne ister?!
|