|
|
|
|
|
|
Bilgi notunun tam metni
Şemdinli İlçesinde 09.11.2005 tarihinde meydana gelen olaylar sonucunda bölgede bazı devlet görevlilerinden teşekkül eden bir ekip tarafından bazı yasadışı faaliyetlerin yürütüldüğü anlaşılmıştır. Yapılan inceleme neticesinde söz konusu faaliyetlerin Hakkari'ye münhasır olmadığı, ekibin önü alınmadığı takdirde de yöre halkını devletimize tamamen düşman hale getirecek bir ortamın oluşabileceği değerlendirilmektedir.
09.11.2005 tarihinde saat 12,00 sıralarında Şemdinli ilçesinde Savuroğlu İş merkezinde bulunan Seferi Yılmaz'a ait Umut Kitapevine parça tesirli el bombası atılması sonucu patlama meydana gelmiştir. Olay anında ve sonrasında (2) kişi hayatını kaybetmiş, bazı vatandaşlar da yaralanmıştır. İşyerine bomba atılan Seferi Yılmaz isimli şahsın ise PKK terör örgütünün 15 Ağustos 1984 tarihinde gerçekleştirdiği Şemdinli'ye yönelik silahlı saldırı eylemine katıldığı, 15 yıl cezaevinde kaldıktan sonra da tahliye edildiği tespit edilmiştir.
Kitapevine bombayı atan ve Jandarma istihbaratının ajanı olan Veysel Ateş isimli şahıs olay yerinden süratle kaçarken çevrede bulunan vatandaşlar tarafından yakalanmaya çalışılmış. Bu esnada olay yeri yakınında bulunan 30 AK 933 plakalı otomobilden inen Ali Kaya ( Hakkari İl Jandarma komutanlığı İstihbarat Biriminde görevli Astsubay) topluluk tarafından ablukaya alınarak tekmelenmiştir. Adı geçen olay yerinde cep telefonu kamerasıyla kendisini görüntüleyen bir kişiye hitaben " Ben emniyetçiyim çekmeyin" diyerek kamerayı eliyle kapatmış ve süratle olay yerinden kaçmaya çalışırken olay yerine intikal eden polislere " arabada çantam var onu kurtarın " demiştir.
Topluluk astsubay Ali Kaya'yı elinden kaçırınca 30 AK 933 plakalı araçtan inen Veysel Ateş isimli şahsın üzerine yürümüş, linç etmeye çalışırken olay yerindeki polisler tarafından kurtarılarak Şemdinli İlçe Emniyet Müdürlüğü'ne götürülmüştür. Topluluk, bombayı atanların emniyet mensupları olduğunu ve Veysel Ateş'i de polisin kurtarıp Emniyet'e götürdüğünü düşündüğü için terör örgüt lehine sloganlar atarak ellerindeki taşlarla Şemdinli Hükümet konağı ile hemen bitişiğindeki İlçe Emniyet Müdürlüğü binasına saldırmıştır.
30 AK 933 plakalı aracın çevresinde toplanan diğer kalabalık ise aracın bagajında kaleşnikof silahlar ve el bombaları ile jandarmaya ait kimlik, görev belgesi ve diğer dokümanları görünce, olayın emniyet güçlerince gerçekleştirilmediğini anlamış, Şemdinli İlçe Emniyet müdürlüğü binası önünde toplanan diğer grupta ilçe emniyet ve hükümet konağı binalarını taşlamayı bırakıp aracın etrafında toplanmıştır.
PKK itirafçılarından ve Jandarma İstihbarat elemanı Veysel Ateş, Şemdinli İlçe Emniyet Müdürlüğü'ne getirildiğinde önce kendisini uzman çavuş olarak tanıtmış ve askeri bir yetkili ile görüşmek istediğini belirtmiştir. Daha sonra ise kimliğini açıklamak zorunda kalmış ve olayı şu şekilde anlatmıştır.
"09.11.2005 günü Hakkari İl Jandarma Komutanlığı istihbarat biriminde (JİT) görevli astsubay başçavuşlar Ali Kaya ve Özcan İldeniz yanlarında kendisini de alarak birlikte il Jandarma Komutanlığı'na ait 30 AK 933 plakalı araç ile sabah saat 08.00 da Hakkari İl Jandarma Komutanlığı'nda Şemdinli ilçesine hareket ettiklerini saat 11.30 civarında Şemdinli ilçe merkezine vardıklarını, patlamanın meydana geldiği yerin yakınında bulunan bir mevkide Özcan İldeniz'in İddaa oyunu oynayacağını ifade ederek araçtan inerek Ali Kaya ve kendisini araçta bıraktığını, patlamanın Özcan İldeniz'in yanlarından ayrıldıktan kısa bir müddet sonra gerçekleştiğini beyan etmiştir.
Şemdinli'de meydana gelen bu olaylarda uzunca bir süre ilçe Emniyet Müdürlüğü'ndeki görevliler ilçe Cumhuriyet Savcısı Harun Ayık ile bir türlü irtibat kuramamışlardır. İlçe Emniyet Müdürlüğü personeli defalarca Cumhuriyet Başsavcısını makamından, ikametinden ve cep telefonundan aramalarına rağmen bulamamıştır. Galeyana gelen ve hükümet konağı ile ilçe Emniyet Müdürlüğü'nü taşlayan topluluğun dağılmasından çok uzun bir zaman sonra savcı ikametinden alınarak ilçe emniyet müdürlüğü personelince emniyet binasına getirilmiştir.
İlçe Emniyet Müdürlüğü yetkilisince İlçe savcısına olayların meydana geldiği yerde bulunan 30 AK 933 plakalı jandarma görevlilerince kullanılan taşıt üzerinde tespit yapması ve İlçe Emniyet Müdürlüğü'ne getirilen ve sonradan Veysel Ateş olduğu anlaşılan şahsın ifadesini alması yönündeki uyarılara rağmen İlçe Cumhuriyet Savcısı bir türlü olay yerine gitmek istememiş ve Veysel Ateş'in ifadesini almamıştır.İlçedeki askeri yetkililer kendisine "Aman savcım olay yerine gitmeyin orada sizi linç ederler" şeklinde telkinde bulunmuşlardır. İlçede cereyan eden olayların arkasından yaşanan gelişmeler Seferi Yılmaz'ın kitapevine bomba atılması olayında tüm şüphelerin jandarma istihbaratının üzerine çekilmesine neden olmuştur.
1.Hakkari İl Jandarma istihbarat görevlilerince kullanılan 30 AK 933 plakalı araç savcının tespiti sonrasında polis tarafından ilçe emniyet müdürlüğü binasına çekilmiş,aracın içerisinde bulunan 2 adet el bombası askeri birimlerin talebi üzerine ilçenin Cumhuriyet Savcısı Harun Ayık tarafından askerlere teslim edilmiştir.Ancak aracın bagajındaki 3 kaleşnikof hemen teslim alınmamıştır.
Olay yerinde bomba uzmanlarınca yapılan araştırmada, Seferi Yılmaz'ın işyerinde iki adet DM-41 tipi alman yapımı parça tesirli el bombası atıldığı tespit edilmiştir. Acaba askerin savcıdan aldığı bombalarda aynı mıdır? Bunu savcı ve bombayı alan askerlerden başka kimse bilmemektedir. Askerler kaleşnikof silahlar da kendi personelinin aracından çıktığı halde onları neden teslim almamıştır da,aracın bagajındaki 2 el bombasını araç emniyete çekilir çekilmez teslim almıştır. Elde edilen dokümana göre, savcının araç içerisinden aldığı ve jandarmaya teslim ettiği iki bombanın, Jandarma Kriminal Dairesine gönderildiği tutanak evrakının tetkikinde Seferi Yılmaz'ın işyerine atılan bomba ile jandarma otosunun bagajında ele geçen 2 bombanın aynı malzemeler olduğu anlaşılmaktadır.
2. Olay yerinde şüpheli bir vaziyette bulunan Astsubay Ali Kaya olay gününden sonra ortadan kaybolmuş, kendisine hiçbir gözaltı işlemi dahi yapılmamıştır. Yine olay yerinde bulunan astsubay Özcan İldeniz'in araçtan indikten sonra nereye gittiği tam bomba atıldığı sırada nerede olduğu bilinmemektedir. Adı geçen ve olayın baş şüphelisi durumundaki JİT'de çalışan iki görevlinin ifadeleri ancak 11.11.2005 günü yani olaydan 2 gün sonra İlçe Cumhuriyet Başsavcısı'nca alınabilmiş,sevk edildikleri adli makamlarca da serbest bırakılmışlardır.Soruşturma safahatında Ali Kaya ve Özcan İldeniz mahkemeye çıkartılırken Hakkari İl Jandarma Komutanı Erhan Kubat'ın da orada bulunduğu, hatta bombanın atılmasının hemen akabinde adı geçene telefonla arayarak kendisine bilgi verdikleri bilinmektedir. 3.İlçe Cumhuriyet Savcısı Harun Ayık soruşturmayı yürütmede yetersiz kalmıştır.Olayın cereyan ettiği yer polis bölgesi olmasına ve askeri bir tahkikat olmamasına rağmen Ali Kaya ve Özcan İldeniz'in tahkikatları Şemdinli İlçe Jandarma Komutanlığı'nca yürütülmüş,Veysel Ateş ile birlikte olmalarına rağmen her ne hikmetse Veysel Ateş tutuklanmış,Ali Kaya ve Özcan İldeniz serbest bırakılmışlardır.Yine savcı tarafından ifadeleri alınmak üzere adliyeye getirilen Veysel Ateş,Ali Kaya ve Özcan İldeniz'in ifadeleri alınmadan önce beraber oturup saatlerce konuşmalarına imkan tanınmış,bu şekilde çelişkili ifade vermemeleri sağlanmıştır.
4.Askeri yetkililer olaylar ilçede devam ederken ilçe emniyet müdürlüğünde tutulan Veysel Ateş'i alıp götürmek için sürekli olarak İlçe Emniyet Müdürü'ne baskı yapmışlar,ancak kendilerine teslim edilmemiştir. 5.Olayın sonrasında bir gün arayla Şırnak Silopi İlçe Cumhuriyet Savcısı'nın aracına bomba konulması kime ve nereye mesaj mahiyetindedir? Bu eylemi PKK terör örgütü mü gerçekleştirmiştir? İstihbarat birimleri bu konuyla ilgili bir bilgi almış mıdır? 6.Olay sonrasında ismi açığa çıkan askeri personel hakkında Sayın Genelkurmay Başkanımız "Ben yargı süreci sonuçlanmadan onları ne korurum ne de suçlarım" derken Kara Kuvvetleri Komutanı Yaşar Büyükanıt'ın "Ali Kaya'yı tanırım,benim askerimdi o böyle bir şey yapmaz" demesi yargılama sürecinde adli makamları nasıl etkilemiştir?Yaşar Büyükanıt Diyarbakır'da 7. Kolordu Komutanlığı yaparken o tarihte Diyarbakır'da uzman çavuş olarak görev yapan Ali Kaya gibi kaç tane uzman çavuşu hatırlamaktadır. Şemdinli olayı ile ortaya çıkan devlet içerisindeki illegal yapılanmanın izleri iyi takip edilirse Jandarma General Komutanı Fevzi Türkeri ve Kara Kuvvetleri Komutanı Yaşar Büyükanıt'a kadar uzandığı görülecektir.
Hakkari bölgesinde Seferi Yılmaz'ın bombalanmasına benzer, PKK tarafından üstlenilmeyen şüphe çeken başka olaylarında yaşandığı görülmektedir. Bir çoğu polis bölgesinde gerçekleştirilen eylemler örgüt tarafından üstlenilmemekte, faili meçhul kalmaktadır. Örgüt kendi mensuplarınca gerçekleştirdiği eylemleri şu veya bu şekilde üstlenmekte olup, bu eylemlere ilişkin bilgiler, failleri yakalanmasa da istihbarat birimlerine intikal etmektedir.
Hakkari İl ve ilçelerinde kimler tarafından yapıldığı bilinmeyen, örgütünde sahiplenmediği bazı olaylar aşağıya çıkartılmıştır.
- 01.09.2005 tarihinde Şemdinli ilçe merkezinde dünya barış günü münasebeti ile bir araya gelen DEHAP yanlısı 100 kişilik grubun bulunduğu mevkide parça tesirli bir bombanın patlaması sonucu 14 kişi yaralanmıştır.
- 02.09.2005 tarihinde Yüksekova ilçesinde Van Erciş İtimat firmasına ait 34 AV 2054 plakalı otobüsün yanına konulan zaman ayarlı parça tesirli el bombanın patlaması sonucu araçta ve çevrede bulunan bazı işyerlerinde maddi hasar meydana gelmiştir. Bu aracın Abdullah Öcalan'ın cezaevinde olumsuz koşullar altında tutulduğu iddiası Bursa ili Gemlik ilçesinde yapılacak protesto gösterisine gitmek amacı ile DEHAP yanlısı kişilerce kiralanacağı öğrenilmiştir.
-17.02.2005 tarihinde gece saatlerinde Yüksekova ilçesinde kimliği meçhul kişilerce yöre halkını tahrik edici mahiyette ve galiz küfürler ile dolu bildiriler dağıtılmış ve bildirinin kendilerini "polis" olduğunu ifade eden kişilerce hazırlandığı imajı verilmeye çalışılmıştır. 21.02.2005 tarihinde bu bildirilerin dağıtılmasını protesto için DEHAP'ın organizesinde 800 kişilik bir grup tarafından Yüksekova İlçe merkezinde PKK lehine sloganlar neyi amaçlamaktadır, polis ile halkı karşı karşıya getirmeyi mi yoksa devletimize karşı küskünleri arttırmayı mı?
-15.09.2005 tarihinde Yüksekova ilçesinde bulunan, örgüte müzahir olarak tanınan ve örgüte maddi yardımda bulunduğuna dair bilgiler bulunan bir kişiye ait Zağros İş Merkezinin 4. katına konan bombanın patlaması sonucu bazı işyerlerinde maddi hasar meydana gelmiştir, bir kişi de hafif yaralanmıştır. -20.10.2005 tarihinde gece saatlerinde Yükseova ilçesinde Ferzande Yılmaz isimli şahsa ait Huzur lokantası önüne bırakılan bombanın patlaması sonucu bir çok işyerinde maddi hasar meydana gelmiş çevrede bulunan araçların camları kırılmıştır. Ferzande Yılmaz'ın iki çocuğunun terör örgütü içerisinde kırsal da faaliyet gösterdiği bilinmektedir.
-28.10.2005 tarihinde Yüksekova İlçesi'nde bulunan Zağros İş Merkezi'nin 5. katına RPG-7 roketatar ile saldırıda bulunulmuş, roketin duvara isabet etmesi sonucu camlar kırılmış, herhangi bir can kaybı ya da yaralanma olmamıştır. Roketli saldırı olan yerde Fethullah Gülen cemaatine yakın kişilerce üniversite hazırlık kursu açılması için girişimde bulunulduğu öğrenilmiştir.
-Yüksekova'da halk arasında "burada eylemlerin yarısını PKK yapıyorsa, yarısını da devlet yapıyor" şeklinde kanaatler yaygındır.
Şemdinli olayların müteakip Hakkari Jandarma İstihbarat görevlilerince Astsubay İsmail Uzer ve Astsubay Ümit Sevin; Şemdinli olayından önceki bir tarih de (01.11.2005 tarihli) güya emniyet, MİT, JİT ve Tugay istihbarat temsilcilerinin katılımı ile bir toplantı yapılmış gibi tutanak düzenleyip, ildeki istihbarat birimlerince Hakkari İl ve İlçe merkezinde meydana gelen son patlama olayları ile ilgili müştereken istihbarı ve operasyonel çalışmalar yapılmasına dair karar yazılmıştır. Böyle bir toplantı hiç düzenlenmediği halde tutanağın imzalatılmak istenmesinin 09.11.2005 tarihinde Şemdinli ilçesinde Ali Kaya ve Özcan İldeniz'in güya istihbarat çalışması için bulundukları yolunda bir gerekçeye kılıf bulma girişimi olduğu açıkça görülmektedir.
Hakkari İlinde kontgerilla tarzı eylemleri yönlendiren ekibin başında il Jandarma Alay komutanı Albay Erhan Kubat gelmektedir. İl Jandarma Komutan yardımcısı Yarbay Ramazan Akça ile birlikte Astsubay Ali Kaya ve Astsubay Özcan İldeniz illegal çalışmaların başını çekmektedir. Ekibin Yüksekova İlçesi'ndeki kolu ise Astsubay Murat Karagöl İle Astsubay Mehmet Altuner'dir.
Albay Erhan Kubat bölgedeki terör olaylarının, İstiklal Mahkemeleri gibi mahkemeler kurularak, sınırsız yetkilerle donatılmış, Vali ve Kolordu komutanları ile çözülebileceğini, PKK terör örgütü kadar tehlikeli bazı dini grup ve cemaatlara ellerini bile süremediklerini, PKK'nın kırsal alanda bir etkinliğinin kalmadığını, şehirlerde işinin bitirilmesi için bazı illegal yöntemlerin uygulanması gerektiğini, Albay olarak görev yapacağı dönemde yeni Ceza Muhakemesi Kanunun çıkmasının kendi açısından tam bir talihsizlik olduğunu açıkça savunmaktadır. Ali Kaya ve Özcan İldeniz'in Yarbay Ramazan Akça'dan habersiz iş yapamayacakları Albay Erhan Kubat'ın da ekibin başını çektiği bilinmektedir.
Ali Kaya'nın altı yıldır Hakkari'de görev yaptığı, bölgede uzun süre kalması nedeniyle il ve ilçelerini iyi bildiği daha önce uzman çavuş olarak görev yaptığı Diyarbakır ilinde de illegal işlerinin olduğu öğrenilmiş, agresif bir yapısının olduğu gözlenmiştir. Özcan İldeniz'in ise JİT'in Şemdinli ilçesinden sorumlu personeli olduğu, Ali Kaya ve Özcan İldeniz'in zaman zaman Şemdinli'de bundan sonra faili meçhuller yaşanacak diyerek zihniyetlerini ortaya koydukları öğrenilmiştir. Yüksekova ilçesinde bulunan 21. Dağ Komando Tugay Komutanı Erdal Akpınar'ın da ilginç uygulamaları ile halkı askerden ve devletten soğuttuğu öğrenilmiştir. İlçede örgütün baskısıyla 15.02.2005 tarihinde gerçekleştirilen kepenk kapatma eylemi sonrasında bugüne kadar askerleri çarşıdaki esnaftan alışveriş etmeyi yasakladığı, PKK yanlısı olmayan sivil toplum kuruluşlarından hiç kimse ile görüşmediği, halka kin ve nefretle yaklaştığı, bu yüzden örgüte taraftar olmayana vatandaşın da devletten soğutmasına sebep olduğu öğrenilmiştir. Yine Erdal Akpınar imzasıyla Valiliğe gönderilen bir yazıda olayların önlenmesinde polisin yetersiz kaldığına değinilmek suretiyle suçluluk psikolojisi içerisinde kendi unsurlarını yıpranmasının sorumluluğunun üzerinden atarak, dikkatle polisin üzerine çekmeye çalıştığı değerlendirilmektedir.
ALINMASINDA FAYDA GÖRÜLEN TEDBİRLER
-Şemdinli ilçe merkezindeki müessif olay fırsat bilinerek hükümetimiz tarafından bir takım önlemler alınmalı, Susurluk ile ortaya çıkan benzeri yapılanmaların bir daha oluşmasına fırsat verilmemelidir. Aksi takdirde Doğu ve Güneydoğu'da yaşayan vatandaşlarımız tamamen terör örgütünün kucağına itilecek ve telafisi imkansız yaralar açılacaktır.
-Jandarma Teşkilatının istihbarat yapma yetkisi bulunmamakla birlikte artık her türlü yerde istihbarat çalışmaları yürütmektedir. Polis Bölgesinde JİT ( Jandarma İstihbarat) görevlilerince yapılan bu tür kanunsuz uygulamalar son verilmesi için esas faaliyet alanı olan kırsal kesimde çalışma yapmaya yönlendirilmeli, bu iş için gerekli mevzuat değişiklikleri biran önce gerçekleştirilmelidir.
-Halen bir çok büyük şehrimizde şehir merkezi haline gelmiş bölgeler jandarma sorumluluk sahasında olup, jandarma bu bölgeleri polise devretmesi gerekirken bunu yapmamaktadır. Jandarma bölgesinde polis jandarmadan habersiz operasyon düzenleyemezken, jandarma istihbarat görevlilerinin polis bölgelerinde yaptıkları çalışma ve operasyonlar devam etmektedir. - Jandarma teşkilatına verilen ödeneklerle kanunsuz olarak dinleme yapılmasına imkan tanıyan birçok cihaz satın alınmış olup,jandarmanın kimleri ne amaçla dinlediği bilinmemekte,denetimi de yapılmamaktadır. Jandarmanın envanterinde hangi dinleme aletleri bulunmakta,örtülü ödeneği nerelerde kullanılmaktadır? Bu hususlar aydınlatılmadığı takdirde ülkemizde hukuk düzeni oturtulamayacaktır. - Temmuz 2005 tarihinde TBMM'nce çıkartılan 5397 sayılı kanunda jandarmaya da önleyici dinleme yetkisi getirilmiş, ancak yasa koyucu bunu jandarmanın kendi sorumluluk sahasıyla sınırlandırmıştır. Ancak bu da denetlenmemekte ve JİT, polis-jandarma sorumluluk sahası ayrımı yapmaksızın illegal dinlenmelerini sürdürmektedir. 5397 sayılı kanun çıktığından bu yana jandarma birimlerince kaç dinleme kararı alınmış, kimlerin telefonları dinlenilmiş, bunun da soruşturulması gerekmektedir.
- Terörle Mücadele Yasa Tasarısı değişiklikleri görüşülürken yörede valilerimize ve üst düzey devlet yetkililerimize yönelik olarak PKK tarafından gerçekleştirildiği sanılan eylemlerden Hakkari bölgesindekine benzer şaibeli eylemlerin nerelerde yapıldığı ve bunlarla ilgili istihbarat birimlerimize ne gibi bilgilerin intikal ettiği öğrenilmelidir.
- TBMM Jandarma İstihbarat (JİT)'in çalışmalarıyla ilgili bir araştırma komisyonu kurmak suretiyle konuyu detayları ile öğrenmeli, devletin güvenlik gücünü kendi emelleri için kullanan art niyetli kişiler ortaya çıkarılmalı ve bunlardan hesap sorulmalıdır.
- Sayın Başbakan olayın soğumasına fırsat vermeden iradesini ortaya koymalı, Sayın Genel Kurmay Başkanının yardımıyla Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde çeteleşme eğilimindeki kişilerin ayıklanmasını sağlamalı ve yöre halkını da rahatlatmalıdır. Zaman geçirilmeden olayın üzerine gidildiği takdirde vatandaşın devletimize olan güveni artacak PKK terör örgütünün önümüzdeki günlerde yapmayı planladığı eylem ve faaliyetleri halktan beklediği ilgiyi görmeyecektir.
Şemdinli'deki bombalama olayı sonrası Hakkari ve ilçelerinde meydana gelen protesto gösterilerinin ve toplumsal olayların önümüzdeki günlerde bölgeye yayılacağı, müteakiben batı illerimizde Kürt kökenli vatandaşlarımızın yaşadığı tüm merkezlerde benzer eylemlerin gerçekleştirileceği bilinmektedir.
İlk etapta bu olayların önünün alınması amacıyla;
- Protesto gösterilerine müdahale yöntemlerinde güvenlik kuvvetlerinin olaylara sağduyulu yaklaşmasının sağlanması, polis ve askeri birimlerin gerekli tedbirleri alırken kitleleri tahrik edecek şekilde konuşlandırılmaması uygun olacaktır.
- Emniyet birimlerimizin yetkililerinin, il ve ilçelerde kitleleri yetiştirebilme imkanına sahip yerel düzeydeki belediye başkanları ve sivil toplum örgütlerinin ileri gelenleri ile diyalog kurmak suretiyle olayların önlenmesinde yardımlarının sağlanması , bu ilişkiler ilin durumuna göre il Emniyet Müdür yardımcıları , güvenlik şube müdürleri ve ilçe Emniyet Müdürleri tarafından kurulabilir.
- Gösteriler cereyan ettiği yerlerde, görevli olmayan resmi güvenlik birimlerinin tahrik unsuru olmamak için topluluk dağılıncaya kadar dolaşmamaları gerekmektedir.
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|