Piyasaların yolları ayrılıyor Soros'un dediği mi çıkıyor?
Önceki gün Sabah Ekonomi sayfasında yer alan "Para sakin sulara doğru akıyor" haberi bir gerçeği ortaya koydu. Ulusararası piyasalarda ve Türkiye'de yaşanan son türbülansa kadar gelişmekte olan ülke borsaları gelişmiş ülke borsalarına göre çok daha fazla prim yapmışken, bu tablo türbülans sonrası tersine dönmüş. İki ana grup piyasaların yolları ayrılmış. Türbülansa kadar genel yön yukarı iken ve bu yön içinde gelişmekte olan piyasalar daha çok prim yapmışken, son bir ayda gelişmekte olan piyasalarda kayda değer düşüşler yaşanmış. Buna karşılık gelişmiş piyasalarda değerlenme sürüyor. ABD, İngiltere, Fransa, Almanya gibi piyasalar yüzde 2-4 arasında prim yaparken, aralarında Türkiye, Rusya, Brezilya, Polonya, Macaristan'ın da bulunduğu gelişmekte olan piyasalarda yüzde 8'e kadar düşüşler meydana gelmiş. En yüksek oranlı düşüş Türkiye Borsası'na ait. Bu da tek başına önemli bir enformasyona işaret edebilir. Ancak net bir yargı için, bu oranda değişim yeterli olmayabilir.
Yol ayrımının nedeni Gelişmekte olan piyasalara ilginin azalmasında ve dolayısıyla borsaların düşüşünde gelişmiş ülkelerde faiz artışları ve aşırı likiditenin geri çekileceğinin açıklanması etkili oldu. ABD'nin faizleri yüzde 5'in de üzerine çıkarabileceği ihtimalı, AB Merkez Bankası'nın faiz yükseltmesi ve 5 milyar euro fazla likiditenin çekileceğini açıklaması, Japonya'nın aşırı likiditeyi emmeye ve sıfır faiz politikasını terketmeye karar vermesi, borsaların yol ayrımında ana atkendi. Bir anlamda sermaye getiri yakınlaşması olduğunda gelişmiş ülkeleri tercih ediyor. Bu, bir kez daha ortaya çıktı.
Soros ne diyor? Aslında bu durumu ve son haftalarda piyasalarda yaşanan temel yol ayrımını en iyi, bu işlerin piri sayılan uluslararası spekülatör George Soros anlatıyor. Bir süre önce yazdığı "Amerikan Üstünlüğü Hayali" kitabında George Soros şöyle diyor: "Ulaslararası mali yatırımcıların mevcut yatırım fırsatlarındaki çeşitlilik, küresel ekonominin merkezinde olmaktan kaynaklanan avantajla güçlenmektedir. Sermaye, mali faaliyetlerin merkezine çekilmekte ve buradan dağıtılmaktadır. Uluslararası mali piyasaların dünyada bu kadar hakim bir rol üstlenmesinin ve etkilerinin bu kadar hızla artmasının nedeni budur. Küresel mali piyasalar, sermayeyi merkezdeki mali kuruluşlara ve piyasalara emen, daha sonra da çevreye kredi ve portföy yatırımları şeklinde doğrudan veya çok uluslu şirketler kanalıyla dolaylı olarak pompalayan çok büyük bir dolaşım sistemi gibi işlemektedir. Dolaşım sistemi bu kadar güçlü olduğu sürece, bütün yerel piyasaları etkileyecektir. Gerçekten, bir çok yerel sermaye sonuçta ulusalarası sermayeye dönüşmektedir. Fakat sistem çökme tehlikesine maruzdur. Finansal krizler merkezi ve çeyreyi birbirinden farklı biçimde etkilemektedir. Bir çöküş uluslararası mali sistemi tehdit ettiğinde, onu korumak için bir şeyler yapılmalıdır. Bu da, merkezdeki ülkeleri korunma için birçok önlemler almaya zorlamaktadır. Aynısı çevredeki ülkeler için geçerli değildir; onlar kötü sonuçlara katlanmak durumundadır."
Önlemi var mı? Soros'tan yaptığımız alıntı bu kadar. Şimdi yaşadıklarımız bir kriz veya çöküş değil, bir türbülans. Çevre ülkelerle merkez ülkelerin piyasalarının bir yol ayrımı. Burada merkez ülke konumunda ABD var, etrafında da AB ve Japonya. Önlemleri ise şimdilik likiditeyi çekme ve faizleri artırma. Çevre ülkeler ise gelişmekte olan piyasaları temsil ediyor. Soros'un dediği gibi, gelişmekte olan ülkelerin finansal krizler karşısında yapacağı bir şey olmayabilir. Ama söz konusu çöküş değil de, türbülans veya dalgalanma ise pekala önlem de olabilir.
Sonuç "Kazandığınız herşey için bir şey kaybedersiniz" Emerson
|