DTP'nin sahip çıktıkları...
VAN.
Kutlama için kent merkezine 5 kilometre uzaktaki alan belirlenmiş. Van muhabirimiz Ercan Demirci ile birlikte yola çıkarken, bölgenin nabzını iyi tutanlardan biri olarak havayı yansıtıyor: "Herhangi bir olay çıkacağını sanmıyorum..." Kutlama alanına bir kilometre kala polis yolu kapatmış. Otomobilden inip yürüyoruz. Yanımızda üzeri pullarla süslü rengarenk yöresel kıyafet, "kiras-fistan" giyinmiş yüzlerce kadın da bizimle yürüyor. Başlarında ise sarı-kırmızı-yeşil renkli bantlar. Bazıları yemenilerinin dantellerini PKK bayrağı şeklinde örmüş. Alanın uzağında önlem almış polis ise önünden geçenleri sadece seyrediyor. Bir de meydana girişte, rahatsız etmeyecek yaklaşım içinde üst araması yapıyor.
PKK kutlaması Aramadan geçen kadınlar, erkekler, gençler, hemen fistanlarının, ceketlerinin altındaki bayrak ve posterleri çıkarmaya başlıyor. Abdullah Öcalan posterleri ve PKK bayrakları Van Gölü'ne cepheli, Kale dibindeki vadiyi dolduruyor. Ardından, Öcalan'a destek sloganları geliyor. Kutlamayı DTP düzenlemiş olsa da meydanda parti flamaları kadar PKK bayrağı ve Öcalan posteri sallanıyor. Düzenleme komitesinin DTP dışındaki bayrak ve posterlerin kaldırılması çağrısı ise "yuh" sesleri ile kesiliyor. Bu görüntüler arasında yanımızda duran ve Öcalan posteri sallayan bir katılımcıya soruyoruz: "Suç işlemiş olmuyor musun?" Yanıtı, "Artık ülkede demokrasi var" oluyor. Bu sırada kürsüye gelen Van DTP İl Başkan Yardımcısı İbrahim Sungur, mikrofonu alıp Başbakan Tayyip Erdoğan'a sesleniyor: "Geçen yıl Kürt Sorunu diye adını koyan siz değil miydiniz? Devlet yetkililerinin yanlışlar yaptığını söyleyen siz değil miydiniz? O halde soruna siyasi çözümü de bulun, barışı sağlayın."
Savcıya destek Şemdinli iddianamesini hazırlayan ve önceki gün Genelkurmay'ın sert açıklamasıyla karşılaşan Van Savcısı Ferhat Sarıkaya'ya sahip çıkarak sözlerini tamamlıyor: "Van Savcısı'na destek verilmesi çok önemlidir..." Meydanda tekrar alkış ve Öcalan'a destek sloganları yükseliyor. Şarkılar, türkülerin ardından bu kez sahneye DTP Genel Başkan Yardımcısı Alaattin Erdoğan geliyor. O da Başbakan Erdoğan'ı, sözünde durup Kürt sorununa siyasi çözüm bulmaya davet ediyor. Hükümete, PKK'nın aldığı bir haftalık eylemsizlik kararına operasyonları durdurarak yanıt vermesi çağrısında bulunuyor. AB, ABD ve hükümetin, bir Kürt muhatap aradığını iddia ediyor. Bunun kim olduğunu da ima yollu şu cümle ile dile getiriyor: "İmralı'da Sayın Öcalan'a uygulanan tecrit hukuk dışıdır..."
Etnik milliyetçilik Konuşmaları ve kutlamayı izledikten sonra şunu söyleyebiliriz: DTP ne kadar "Türkiye'nin partisi olacağını" iddia ederse etsin, "etnik milliyetçi" bir parti olduğunu dün Van'da da sergiliyor. Bunu da paradokslar içinde yapıyor. Bir yandan barış içinde bir arada yaşamdan söz ediyor, diğer taraftan meydanda "Kürdistan" diye adlandırılan, Türkiye'nin doğu ve güneydoğusu ile Irak ve İran'ın bir kısmını kapsayan haritalar dalgalandırıyor. Terör örgütü ile Türk Silahlı Kuvvetleri'ni eşitlemeye kalkıyor, "Düşmanımın düşmanı dostumdur" taktiğine sığınıyor. Bütün bunları yaparken, lümpenizme, goşistliğe, daha ilerisi etnik milliyetçiliğe teslim oluyor; çoğunluk ırkçılığı batağına doğru sürükleniyor. 1980'den bu tarafa gelen genetik örgüt yapısından yine kendini kurtaramıyor.
|