| |
Avrupa'da Sabah
SABAH Gazetesi Avrupa'da da yayınlanıyordu. Sonra "malum yol kazası" yaşanınca, yayınlanamaz oldu... Bugünden itibaren SABAH, yine eskisi gibi Avrupa'da. "Herkese hayırlı olsun" diyelim ve... Merkezi Essen' de bulunan Türkiye Araştırmalar Merkezi' nin "araştırmasından" birkaç not sunarak "girişi" yapalım. * Almanya'da, 4 nüfuslu bir aile için yoksulluk sınırı 1.200 Euro. * Almanlar'ın yüzde 14'ü, yoksulluk sınırının altında. * Almanya'daki Türkler arasında ise yoksulluk sınırının altındakilerin oranı yüzde 35. * Ve işin en acısı da şu: Almanya'da çalışma yaşındaki her 100 Türk'ten 28'i işsiz.
Almanya'da işsiz çok. Ama "işsiz Türk" sayısı, işsiz Alman, işsiz İtalyan, işsiz Polonyalı, işsiz İspanyol sayısından "kat kat çok." Zira sadece Almanya'da değil, Avrupa'nın tamamında "ayrımcılık" yapılıyor. Bir yerde "boş bir kadro" varsa... Başvuranlar "aynı yaşta, aynı eğitimde, aynı deneyimde" ise... İşveren adı "Ali" olanı değil, "Hans'ı" tercih ediyor. Bu da yine Türkiye Araştırmalar Merkezi'nin "ortaya çıkardığı, rapor haline getirdiği" bir gerçek.
Türkiye'de çok kişi "ah, serbest dolaşım olsa da kapağı Avrupa'ya atsak" derken... Almanya'daki Türkler'in yüzde 30'u "acaba Türkiye'ye geri mi dönsek" düşüncesinde. (Kaynak, aynı kaynak...Türkiye Araştırmalar Merkezi.)
Avrupa'da "4 milyon insanımız" yaşıyor. Bunların 2 milyon 100 bini "Türk seçmeni." Ama oy kullanabilmeleri için "Türkiye'ye gelmeleri" gerekiyor. Avrupa'daki "öteki yabancılar" oy kullanmak için "ülkelerine gitmek zorunda değiller." "Mektupla... Başka yolla" oy verebiliyorlar. "Bizimkiler" veremiyor. Hem "acı", hem de "ayıp."
Seneler önce TBMM toplandı. "Bu ayıbı ortadan kaldırmak için" yasal düzenleme yaptı. Ancak bu düzenlemenin yaşama geçirilebilmesi için "bir de uyum yasası" gerekiyor. TBMM de yıllardır "uyum yasasını" çıkarmıyor. Bu da bir başka "acılı ayıp."
Milyonlarca insan... Biz "Alamancı" diyor onları itiyoruz. Avrupa "yabancı" diyor, itiyor. İçlerinden bazıları "profesör oldu." "Avrupa çapında işadamı" oldu. "Futbolcu, doktor, yargıç, polis, avukat" oldu, kendini kurtardı. Ama "önemli bir yüzdesi" sefilleri oynuyor. İtiliyor, kakılıyor, hor görülüyor, dışlanıyor.
Sorunlara "çareyi" kim bulacak? Öncelikle ve özellikle "siyaset kurumu." Siyaset kurumu "hangi anahtarla" sorunların üzerine gidecek? "Bilgi" anahtarıyla. İşte Hamlet'in "olmak ya da olmamak" dediği nokta burada. Siyaset kurumu "bilgiye kapalı." Eğer açık olabilseydi... 1. Bugüne kadar çoktan bir "Göç Araştırmaları Merkezi" kurardık. 2. Avrupa'da "40 ülkeden gencin okuyacağı, her ülkeden profesörün ders vereceği bir Türk Üniversitesi" açardık.
Merhaba Avrupa ve Avrupa'ya yeniden hoş geldin SABAH.
|