Sıradışı bir vatandaş
Hayli sıradışı bir asker, hatta standart dışı bir vatandaş olan Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök'ün konuşması haklı olarak yankı yaptı. Orgeneral Özkök'ün konuşmasında ise manşetlere yansıyanların ötesindeki en büyük özellik yaşadığı dünyayı merak eden, okuyan, sorular soran, bilgisayar teknolojisini, eylem alanlarının ve bilgi düzlemlerinin birbirilerinin içine geçmesinin sonuçlarını anlamaya çalışan bir aklın ürünü oluşu. Uzun zamandır bir Türkiye başbakanı veya hatırı sayılır bir siyasetçi Türkiye ile ilgili dişe dokunur bir ufuk turu yapmış değil kamuoyu önünde. Enerji konusunu dünyadaki gelişmeler bağlamında ele alarak "Türkiye bazı önemli kaynakları olmasına rağmen bunları ülkemiz için önemli bir katma değere çevirecek bilim ve teknoloji üretememektedir" türünden bir uyarıya Türkiye'deki eğitim tartışmalarının süfliliği içinde hiç rastladınız mı?
Bilimsel konuşması çarpıcı Orgeneral Özkök'ün dönem dönem toplumun önemli bir kesimine farklı düşünceleri ve öncelikleri olduğu için hain muamelesi yapmış ve ağır cezalar yağdırmış bir kurumun başı olarak "hiçbir zaman herhangi bir konuda ileri sürülen bir fikre karşı önyargıyla hareket etmeyiniz" demesi kuşkusuz alelade bir olay değil. Genelkurmay Başkanı'nın düşünce özgürlüğüne sahiplenmesi "çoktan seçmeli imtihan usullerine" çakması, bilimsel düşünce metodlarını savunması komplo teorilerinden şaşkına dönmüş bir toplum açısından kuşkusuz çarpıcı. Türkiye hemen her araştırmanın gösterdiği, toplumu biraz okuyabilen herkesin gördüğü bir kimlik yırtılması yaşıyor. Batı ile ilişkileri tüm boyutlarıyla en batıcı kesimlerde bile sıkıntı yaratıyor. Yerleşik ittifak ilişkileri sorgulandıkça kendisini Ortadoğu'nun bir parçası olarak görmek ya da "yalnız kurt"u oynamak toplum açısından çekicileşiyor.
Tarihin tozlu yaprakları "...Sorunlara Soğuk Savaş dönemi yaklaşımıyla bakma"nın olanaksız olduğunu vurguladıktan sonra kendi tercihini Batı'dan yana koyan Orgeneral Özkök Türkiye'nin bu en keskin sorununa da değiniyor: "..Bizim kendimizin hangi tarafta olacağımıza karar vermemiz gerekir. Aksi taktirde, yalnızlık ve izolasyon medeni dünyanın ait olduğu sistemden kopmayı da beraberinde getirecektir. Dış ve yakın çevredeki gelişme ve değişimlerden kendini soyutlayan ve sadece içine bakan ülkeler dünya siyasi tarihinin tozlu yapraklarında kalmaya mahkum bırakılmışlardır."
Ortak vizyon üretilmeli Türkiye'nin çok belalı bir coğrafyada bulunduğuna kuşku yok. Bu nedenle de kendi güvenlik tehditlerini doğru değerlendirerek demokratik sistem içinde meselelerini çözümlemesi gerekiyor. Genelkurmay Başkanı'na göre, "Yeni güvenlik gereksinimlerine paralel olarak kendi özgün değişim felsefemizin alt yapısını da oluşturmak zorundayız...Bu sebeple bütün bunları başaracak yetenekte, değişik bir insan profili ihtiyaç olarak karşımıza çıkmaktadır." Başkan Clinton Türkiye'nin 21. yüzyılın kilit ülkesi olduğunu söylemişti. Bu ancak Türkiye'nin kendisiyle barışması ve ortak bir vizyon üreterek kaynaklarını seferber etmesiyle mümkündür. Vizyon ise "bir kurumun geleceğine ait resmidir. Vizyonun başarısı, herkes tarafından anlaşılabilecek kadar sarih olmasına, kabul görmesine ve paylaşılmasına bağlıdır. Paylaşılan vizyonlar, uygulayıcılarına sınırsız bir güçle hedefe kilitlenme olanağı verirler." Kuşkusuz bu tanım, Merkez Bankası başkanını bile düzgün atamayı beceremeyenlere hitaben yapılmış değildir.
|