Çamur cilde iyi geliyor!
Ekibin tamamı erkekti... Direksiyon başındaki tek kadın bendim. Bu "tek kadın bendim" cümlesi bende saçma sapan bir rekabet duygusunu dürtükledi!
Sıkılınca, bunalınca hatta kendinizden nefret edince ne yaparız? Şarkı dinleyebiliriz, kitap okuruz, hıçkıra böğüre ağlarız veya kendimizi sokaklara atarız. Ben sıkılınca kendimi otomobilime atmayı seviyorum. Biliyorum biraz hastalıklı ama kendimi dünya üzerinde en huzurlu hissettiğim yer direksiyon başı. Ne zaman sıkılsam kendimi otomobilimde, müziğin sesi sonuna kadar açık şekilde Gebze-Dilovası hattında buluyorum. Yazılarımı otomobil kullanırken oluşturuyorum aklımda. Bu yazının girişi de otomobilde düşünüldü. Fotoğraflarını gördüğünüz çamur dolu macera da böyle bir ruh hali içinde gerçekleşti.
YAĞIŞLI BİR PAZARDI Davet; 'Land Rover Sahipleri Türkiye' isimli gruptan geldi. Ben zaten televizyonlardaki 'Bahane' isimli çikolatayı (neden çukulata yazılmaz ki?) yemek için bahane üreten insanlar gibi bir bahane arıyordum. Bahane bulunmuştu, bir de arazi aracı bulunması gerekiyordu. Suzuki Jimny ayarladım kendime bir tane. Bu küçücük ama arazi performansı mükemmel otomobil, çamurlara atılmak için ideal bir oyuncaktı... Yağışlı bir pazar günüydü. Günü hiç unutmuyorum çünkü o gece ormandan çamur içinde döndükten sonra safra kesesi ameliyatı için apar topar hastaneye kaldırılmıştım. Polonezköy'ün arkalarındaki orman ve deniz kıyısı alanda bütün gün doğayla kozlarımızı paylaşacaktık. Buluşma yerine en son vardığımdan mıdır nedir, grupta bana karşı ilginç bir hoşnutsuzluk sezinledim. Ekibin tamamı erkekti. Bir iki otomobilde yolcu koltuğunda kadınlar vardı ama direksiyon başındaki tek kadın bendim. Bu "tek kadın bendim" cümlesi bende saçma sapan bir rekabet duygusunu dürtüklüyor. Hatta dürtüklemek ne kelime kafama vura vura beni rekabete sokuyor. Sürekli kendimi ispat etmeye çalışıyorum ve kendimden nefret ediyorum. Ama buna nasıl engel olabilirim ki? Karşımda altlarında tank gibi otomobiller olan on tane adam var! Bende ise sadece lastiklerini değiştirip özel arazi tipi lastikler taktığım standart bir otomobil...
BALTA TAŞA VURULDU Eğer bu şartlar altında bir zafer kazanırsam, bu 10 tanesinin de koltuğunun altına birer tavla sıkıştırmak kadar zevkli bir deneyim olur. Onlar zaten bu rekabeti baştan kaybettiğimi düşünerek "Merak etmeyin çamura saplanırsanız sizi çekeriz bağyan" bakışları ile kendilerini ne kadar iyi hissettiklerinin sinyallerini veriyorlar. Oysa bu kez baltayı taşa vurdular. Aldığım ileri sürüş kurslarının filan farkında değiller. (İşte kendimden nefret ettiğim nokta tam olarak bu. Bakın tatlı şirin bir off-road gezisini nasıl da bir rekabet havasına soktum. İçim içimi yiyor. Allahım ne olur yüzüme bak da iyice havaya girip otomobile takla filan attırmayayım. Zaten emanetin canı tatlı olur derler...) Ben bunları düşünürken konvoyumuz sıkı bir orman içerisinde ilerliyor. Yavaş yavaş çamurlar başlıyor. Çamur birikintileri küçük bataklıklara dönüşünce gerçek eğlence başlıyor.
ORMANLARIN KIZI... Heyy, bu küçük otomobil çok heyecanlı! Keçi gibi geçiyoruz en korkunç çamur birikintilerinden. Ekipte yer alan televizyoncu Oğuz Koloğlu'na "Hişşt Medya" diye seslenen ekip bana "Ormanların kızı dişi medya" diye seslenmeye başlıyor. Eğlence katsayısı yükseliyor. Hele kocaman arazi araçlarından birisi çamura saplanıp da ben küçücük jipimle onu çekip kurtararak ne kadar şımardığımı, ne kadar rahatladığımı ve havaya girdiğimi anlatamam. Ancak; tabii böyle şeylerden hazzetmeyen Allah hemen bana ıslak bir ders veriyor. Kurtarma operasyonu sonrası muzaffer bir komutan edasıyla otomobilime doğru ilerlerken ayağım kayınca bir çamur deryası içinde buluyorum kendimi.
ÜÇ TIRNAK ŞEHİT OLDU Arkadaşlar kuru ayakkabı (48 numara), havlu battaniye gibi şeylerle yardımıma koşuyorlar. Kiloduma kadar ıslandığımı belirtmeme gerek yok sanırım. Koltuğumdan vırç vırç sesleri geliyor. Elimi saçıma atınca kuru çamurlar dökülüyor. Üç tırnağı zaten şehit vermişim. Vakit artık gecenin körü ve biz ormanda kaybolduk. Herkes sürekli çamura saplanıyor. Ama ne gam? Elin yüzün çamur olunca, ormandan çıkmak istemiyor insan. Kozmetikçilerin çamur banyosu derken kastettikleri şey tam olarak bu değil belki ama yine de çamur, insanın tenine iyi geliyor...
|