|
|
Turizmin patlayacağı an!
The Times gazetesi, dünkü sayısının "Gezi" bölümünde, Türkiye'ye geniş yer ayırdı ve özellikle İstanbul'un nimetlerinden bahsetti. "Kebabı bırakın, İstanbul'un Fransız mahallesine bakın" diye çevirilebilecek bir başlıkla çıkan yazıda, son bir iki yıldır Batı Avrupalılar tarafından benimsenen, "İstanbul'a yeni bakış açısı" hakim! Yeni gezi maceraları Nişantaşı'nın marka butiklerinde, Beyoğlu'nun sanat galerileri ve gece kulüplerinde, meyhanelerde, Sultanahmet'in kafelerinde geçiyor daha çok. The Times'ın Türkiye'yle ilgilendiği ve okuyucularına buraya gelmelerini tavsiye ettiği ilk haber bu değil. Şubat ayında da mavi yolculuk ve Akdeniz kıyılarıyla ilgili birçok gezi hikayesi var aynı gazetede. Görünüşe göre artık satacağımız malzeme sadece güneşdeniz ve büyük oteller değil! Gazetenin Türkiye'yle ilgili bütün gezi yazılarında Ege ve Akdeniz kıyılarında "küçük, manalı ev otellerinin" ve "süper lüks, kaliteli butik otellerin" hızla çoğaldığından memnuniyetle bahsediliyor. Çünkü artık dünyadaki yeni gidişat bu yönde. Bodrum'a gelmiş turist artık yakın bir dağdan toplanan taze kekiğin serpildiği yerel peyniri, oda servisine tercih ediyor! Güneş-deniz'den çok kültür turizmiyle ilgilenen, bu bölgedeki tarihi yerleri bilgi verici turlarla gezmeyi isteyenler çok sayıda. Uluslararası turizm şirketleri bunu yerleştirmeye çalışıyorlar. Hatta denize hiç girmeden, örneğin Efes'e gidip, birkaç haftalık arkeoloji tarih vs. konulu seminer veya workshop'lara katılmayı isteyenler, bu tür tatiller talep edenler çoğalıyor. Bir de "yürüyüş turizmi" var ki, iş büyümüş, ama biz farkında bile değiliz. Fethiye'den Antalya'ya ve Antalya'dan Eğridir Gölü'ne trekking rotaları, meğer Türkiye'nin en uzun yürüyüş yoluymuş. Bunu keşfeden biz değiliz, yine Avrupalı yürüyüş turizmi meraklıları. Hatta Antalya Fethiye arası yola "Likya yolu" diye bir isim bile bulmuşlar. Ne yazık ki bu mükemmel trekking parkuru üzerinde konaklayacak yer, duş vesaire bulamamaktan şikayet ediyorlar. Turizmin patlamasını benim çocukluğumdan beri bekliyoruz! Yeni eğilimlere uyanmazsak daha da bekleyeceğiz galiba!
|