| |
|
|
Harika oyunun, enfes romanı!..
OYUNDAN çıktığımda şoke olmuştum.. Hiç adını duymadığım bir tiyatro.. Hiç adını duymadığım bir yazar ve adlarını hiç duymadığım bir ekip, son yılların en güzel komedilerinden birini gerçekleştirmişti.. O heyecanla kaleme sarılıp yazdım, tesadüfen izlediğim oyunu.. Hem de ne tesadüf.. O gece için yaptığım programların tümü aksamış.. Evde can sıkıntısı, hafif de yorgun oturuyorum.. Birden masanın köşesinde duran bir davetiye gözüme çarptı. Yasoş'la programı yaparız da, "Ne olmaz, ne olmaz (Öyle der)" diye geri kalanları da ev dosyasına koyar.. Dosyadan kaymış duruyor davetiye.. İçeriği değil, adres tahrik etti beni.. Evime yürüyüş mesafesi.. "Hadi" dedim.. "Sıkılırsam, birinci perdeden sonra kaçarım.." Daha ilk sahnede çarpıldım.. Büyüledi beni. Kaçmak ne kelime.. İki kez daha izledim sonra.. İşte o oyun, tam üç yıl kapalı gişe oynandı İstanbul'da.. Türkiye'yi dolaştı, turnelerle.. Devamı yazıldı ve oynandı hatta.. Müthiş bir uzay parodisi idi.. Nasıl cince esprilerle günümüz Türkiyesini eleştiriyordu.. Üçüncü Cinsten İlişkiler!.. Uğur Uludağ, tanıdığım en usta mizahçılardan biri.. Yazar olarak.. Oyuncu olarak.. Yönetmen olarak.. Şimdi o müthiş tiyatro oyunundan bir roman çıkarmış. Benim bildiğim genelde romanlar oyunlaştırılır daha sonra.. Uğur, çok başarılı oyununu, enfes bir roman yapmış, tersinden giderek.. Mizaha ve hicve bayılacaksınız.
|