Baykal: Şemdinli iddianamesi çok açık bir tertip
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Şemdinli olayıyla ilgili iddianamenin sağlam hukuki dayanaklarla hazırlandığı söylemenin ''insanın aklına ihanet'' olduğunu ifade etti. Baykal, ''Şemdinli olayının içyüzünün ortaya çıkması konusu ayrıdır, o olayı bir Kara Kuvvetleri Komutanı'nın önünü kesmek için gerekçe diye kullanma girişimi ayrıdır'' dedi.
Baykal, partisinin TBMM grup toplantısında yaptığı konuşmada, AK Parti iktidarıyla Türkiye'nin anayasa, hukuk, siyasal sisteminin dayanak noktası olan belli kurumlara yönelik arayış, değiştirme ve yeniden
tanımlama çabalarının sürdürüldüğünü savundu.
Şemdinli olayları iddianamesi ve bununla ilgili tartışmalara değinen Baykal, Van Cumhuriyet Başsavcı Vekili'nin, daha önce de Yüzüncüyıl Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yücel Aşkın ile ilgili iddianameyi hazırladığına dikkati çekti.
Bir süreden beri Ankara'da gazete bürolarında ve internette ''resmi ifadeli bir takım iddiaların, kağıtların dolaşmaya başladığını, belli bir kişiyle ilgili iddiaların ortaya atıldığını'' kaydeden Baykal, belirlenen hedefe yönelik sistemli bir saldırı yürütüldüğünü söyledi. Şemdinli iddianamesinde, gazete bürolarına dağıtılan gerçek dışı belgelerdeki suçlamaların yer aldığını savunan Baykal, şöyle devam etti:
''Siyasetin uzak tutulması gereken temel kuruluşlardan bir tanesi silahlı kuvvetler, diğerleri de adalet ve eğitimdir. Ancak, 'silahlı kuvvetlerin tercihi yoktur, olmamalıdır' demek, doğru değildir. Silahlı kuvvetlerin tercihi Türkiye Cumhuriyeti anayasasıdır, laik demokratik cumhuriyettir. Türkiye'nin bağımsızlığı, ulusal bütünlüğüdür.''
''AKLA İHANETTİR''
Silahlı kuvvetlerin bu temel çerçevenin dışına çıktığına dair bir izlenim bulunmadığını kaydeden Baykal, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Bu konularda dikkatli, duyarlı elbette olacak; olmazsa sorun... Adalet, gene aynı şekilde. Hukukçularımızın, savcılarımızın Cumhuriyetin hukukçuları, savcıları olmalarını istiyoruz. Türkiye'nin laik demokratik cumhuriyetine sahip çıkmalarını istiyoruz.
Silahlı kuvvetler de Atatürk Cumhuriyeti'nin silahlı kuvvetleri, yargı da Atatürk Cumhuriyeti'nin yargısı olacak. Öyledirler, öyle idiler. Öyle olacaklar mı olmayacaklar mı, mesele bu...''
Yüzüncüyıl Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Aşkın hakkındaki iddianamenin, yayınlanmadan kamuoyuna açıklandığına dikkati çeken Baykal, hukuka aykırı şekilde bir suçlama kampanyası şekillendirildiğini kaydetti.
O olayda toplumun büyük tepki gösterdiğini ve sonunda iddianamenin hukuki dayanağının bulunmadığının ortaya çıktığını ifade eden Baykal, aynı Başsavcı Vekili'nin, şimdi Kara Kuvvetleri Komutanı hakkında ''çete kurma'' suçlamasını temel alan bir iddianame hazırladığını belirtti.
Kimsenin mevki ve makamının, hukukun işlemesine engel olmaması gerektiğine işaret eden Baykal, ancak bu temel ilkenin bugün başbakan,bakanlar ve milletvekilleri için işletilmediğini söyledi.
Baykal, Silahlı Kuvvetler'de ise bu temel ilkenin işletildiğini; eski Deniz Kuvvetleri Komutanı'nın bir süre önce yargılandığını ve hukuki bir sürecin ardından karar verildiğini vurguladı.
''AÇIK BİR TERTİP''
Sağlam hukuki gerekçeler olması durumunda Kara Kuvvetleri Komutanı'nın da suçlanabileceğini; toplumun, kim olursa olsun suç işleyenin arkasında durmayacağını ifade eden Baykal, şunları söyledi:
''Herkesten, işlediği her suçun hesabı sorulmalıdır. Ama bu iddianamenin sağlam hukuki dayanaklara dayandığını, siyasi kaygıların tamamen dışında iyi niyetle hazırlanmış bir belge olduğunu düşünmek, insanın aklına ihanettir. Sağduyuya ters düşmektedir.
Akıl var, mantık var; olayın akışını görüyoruz. Bunun, hukuki bir süreç olduğunu iddia etmek mümkün mü? Elbette Şemdinli olayının içyüzü ortaya çıkmalı. Şemdinli olayının içyüzünün ortaya çıkması konusu ayrıdır, o olayı bir Kara Kuvvetleri Komutanı'nın önünü kesmek için gerekçe diye kullanma girişimi, bunun için hukuk dışı siyasi bir takım iddiaları esas alarak bir yargılama süreci başlatma girişimi ayrıdır.
Gerçek ortadadır, ortada çok açık bir tertip vardır. En yanlış, en sakıncalı siyasi istismar, yargıyı kullanarak yapılan siyasettir. Yargıyı kullanarak yapılan siyaset kadar tehlikeli bir siyaset yoktur. Bunu, daha önce rektör konusunda gördük, şimdi komutan konusunda aynı senaryo tekrar önümüze getirilmektedir. Dün rektör, bugün komutan, yarın kim bilir kim? Birileri bu süreç karşısında 'sakin olun, itidalli davranın, görmezlikten gelin, içyüzünü ortaya koyun' diyor. Bu süreçler hep yaşandı. Papaz ne diyor, 'önce komünistleri, sosyalistleri, sonra liberalleri aldılar, 'bana ne' dedim. Sonra sıra bana geldiğinde çevremde kimse kalmamıştı' diyor. Hukuka saygılı, demokrat bir insan olmak demek, böyle olaylar karşısında cesaretle tavır takınmak demektir. Eğer bu noktada da Türkiye, 'yeter artık' deme ihtiyacını duymuyorsa yazıklar olsun...''
''ONLAR OYNAMASIN, BUNLAR DA GÖZ YUMMASIN''
Son dönemde Türkiye'de, terörün çok tehlikeli bir şekilde tırmanmaya başladığını belirten Baykal, ''Eğer siyaset, toplum göz yumar da silahlı kuvvetlere girerse bunun, tasavvur edemeyeceğiniz ağır sonuçları ortaya çıkar. Tarihimiz bunun tanığıdır'' dedi.
Silahlı kuvvetlerin Türkiye'nin en temel kurumlarından birisi olduğunu vurgulayan Baykal, ''Silahlı kuvvetler kendisini yozlaşmadan, çürümeden, bozulmadan korumayı, sakınmayı başarabilmiştir. Dokunmayın, oynamayın... Hiçbir haklı gerekçesi olamaz. Onlar oynamasınlar, bunlar da göz yummasınlar, görmezlikten gelmesinler. Herkes üzerine düşeni yapmalıdır. Biz üzerimize düşeni yapıyoruz'' diye konuştu.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, ''olayı, gazetelerden takip ettiği'' yönünde açıklama yaptığını belirten Baykal, bunun; ''savunma ihtiyacının bir ifadesi olduğu'' söyledi. Baykal, sözlerini şöyle tamamladı:
''Türkiye kötü yönetiliyor. Üniversiteyle, yargıyla kavgalı, silahlı kuvvetlerle ilgili tedirginlikler yaratan bir iktidar... Daha cumhurbaşkanlığı konusu çözülmedi. Cumhurbaşkanlığı konusu planlandığı şekilde çözüldükten sonra acaba bu süreçler nasıl işler, ne gibi sorunlar ortaya çıkar; bunun takdirini sağduyulu vatandaşlarımıza bırakıyoruz. Bu, çok tehlikeli bir gidiştir. Çok tehlikeli bir oyun oynanıyor. Bu oyunu etkisiz kılmak hepimizin öncelikli görevidir. Bunu başaracağımıza inanıyorum. Ama gerekli duyarlılık gösterilmez konu geçiştirilir, görmezlikten gelinirse tarihin pek çok örneğini sergilediği süreç bir kez daha gözlerimizin önünde Türkiye'de işler. İşlemeyeceğine inanıyorum, işletmemek zorundayız''
(AA)
|