Yalancının mumu...
Kayseri'nin hızlı ataklarla Fenerbahçe kalesini yoklamaya başladığı 17. dakikadan sonra, sahada "saklanma" mevsimi geldiçattı. Kötü sonuçlar üst üste geldikçe, sahada işler ters gitmeye başlayınca, öne çıkması gereken "liderlik" karakterini gösterecek oyuncunun olmaması, maçı Fenerbahçe'nin domine etme şansını ortadan kaldırdı. Kayseri'nin dakikaları başladı. İlk iki senede böylesine kırılma anlarında Van Hooijdonk ortaya çıkıyordu. Bağırıyor, çağırıyor, kızıyor, seyirciyle konuşuyor, maçın havasını değiştiriyordu. Topa kendini gösterip, sorumluluk almak için iyi oyuncu olmanın ötesinde nitelikler gerekiyor. Bunu geçen maçlarda ÜmitTuncay ikilisi yapıyor, müthiş bir eforla hücum sorumluluğunu üstleniyorlardı. Ama bu ikili o kadar çok eleştirildi ve yıpratıldı ki, dün işin kaymağını yiyen arkadaşlarından beklediler aynı görevi. Onlar da yapmadı. Daum'u bu maçlar sonunda eleştirmek doğaldır. Alman hocanın kötü gidişe çare aramaması, seyirci kalması zaten bugünün meselesi de değil. Ama ona fatura keserken, "saklı yıldızları" ayırmak, "terlememenin" hesabını sormamak haksızlıktır. Bu hesabı Daum'un soyunma odasında yapması gerekir. Beş maçtır değişen bir şey yoksa, artık görevi üstlenmesi gereken kişiler, "Daum aşkıyla" gözleri kapanan üst düzey müritlerdir.
TUNCAY'IN ŞANSSIZLIĞI Maçın başında Anelka-Nobre ikilisini birbirine yakın oynadığını görünce, "Nihayet çift forvetle sahada" diye düşündük. Ama Koch'un kulübeden fırlayıp, Anelka'yı kenara gelmesi için yaptığı uyarıyla, görev bölümünün futbolcuların inisiyatifi olduğu ortaya çıktı. F.Bahçe kulübesi uzun zaman sonra gelen doğruyu, yine yanlışa döndürmekte kararlıydı. Kayseri'nin Alex'e markaj uygulaması, iki bekin önüne adam koyup, kenarları kapaması, çözülen Fenerbahçe formülünde rakiplerin uyguladığı "olmazsa olmazları." 70'ten sonra Fenerbahçe tempo yapmaya, Anelka üstünden rakibi zorlamaya başladı. Appiah oyuna hareket getirmeye çalışıp, Alex'i ısıtmayı deniyordu. İki net pozisyon bulan Tuncay'ın karşısına şanssızlık dikilmişti. Kayserispor'un beşli orta sahası, topun geldiği her bölgeye üç oyuncu taşıyor, konsantrasyonunu devamlı yüksek tutarak, rakibinin kontrollü atak yapmasını engelliyordu. Daum son kozunu 79'da Tuncay-Semih değişikliği ile yaptı. Klasik, çok hücumcu ile gol arama işlemi devreye girdi. Uzun toplarla, karambol anları aramaya başladılar. Plan ve düzen karşısında Fenerbahçe'nin tek silahı, rakibin hata yapmasını beklemekti. Beş haftada mum gibi eriyen Fenerbahçe mi oldu, yoksa yalancının mumu mu?
|