| |
|
|
Cumhuriyet'e, rejime ve orduya sarkıntılık
Demirel "kendi hazırladığı konuşma planı üzerinden" söze başladı: - İstediğin yerde araya girip, soru sorabilirsin. - Daha sonra efendim... Önce sizi dinleyelim. - 28 Şubat bir yerde, literatürümüze girmiş bir olay... Doğru mu? - Tamam. - Bu olay çok tartışılmıştır... Tartışılmaya da devam ediyor... Yıllar geçmesine rağmen... 28 Şubat kararları diye bir terim var... Bu da doğru mu? - Evet. - 28 Şubat süreci diye bir başka terim daha var.
Demirel: - İnternette, 28 Şubat kararları ile ilgili 467 yazı var... Süreçle ilgili 748 yazı... Google'a bakınca şunu görüyorsunuz: 28 Şubat'a dair 150 bin civarında yazı.
Süleyman Demirel "olayı" 1995 seçimlerinden itibaren ele aldı: - 1995 seçimlerinden sonra Türkiye'de daha önce pek rastlanmamış türden tartışmalar var... Bu tartışmalardan Türkiye Cumhuriyeti'ne ve rejimine karşı tehdit anlamı çıkarılıyor. - Kim çıkarıyor? - Kurumlar ve halkın bir kesimi... Bilhassa Hizbullah cinayetleri, başı açık olduğu için sokak ortasında vurulan kadınlar, dönemin yetkililerinin yabancı gazete ve dergilere verdikleri beyanlar... Bunlar toplumda bir gerginlik meydana getiriyor.
Demirel: - Yani bir tarikatlaşma süreci... Bu süreçten huylananlar... Tarikat müritleri ve şeyhleri ortaya çıkıyor... Halkı, masum insanları etkileme gibi durumlar hissediliyor.
Demirel "ve kadrolaşma" diye devam etti: - Devlette kadrolaşma... Şikayetler var... Şeriat istemleri açıkça dile getiriliyor... Silahlı Kuvvetler'e açıkça meydan okumalar var... Bütün bunlar bir gerginlik doğuruyor.
Demirel dedi ki: - Biraz daha ileri giderek, bunlardan biraz örnek vermek istiyorum. Süleyman beyin önünde bir "dosya" var. İçi "28 Şubat öncesine dair" yazılar, demeçlerle dolu. Demirel: - Belki bir kısmını kullanmamak bile lazım... Beyan sahiplerinin ismini özellikle vermiyorum... Bir kısmını ciddiye almamak gerek... Ama beyan, beyandır... Büyük gazete ve TV'lerde yer alıyor... Beyan sahipleri içinde, sorumluluk mevkiindeki insanlar da var.
Demirel "bu beyanları" okuyor. Başbakan, Bakan, milletvekili, belediye başkanı... Ve daha pek çok kişinin beyanı. Sonra "dosyayı" bize veriyor.
Demirel: - Beyanlara baktığın zaman şunu görüyorsun, Cumhuriyet'e sarkıntılık var... Şeriat talepleri var... Orduya sarkıntılık var... Rejime sarkıntılık var... Bunlar yurtta huzur bozucu, gerginlik yaratıcı ortam meydana getiriyor... Bu ortam 1996 yılı sonundan itibaren halkta ve kurumlarda belirgin bir rahatsızlık halini alıyor... Ve işte 28 Şubat 1997 günü toplanan MGK, bu gerginliğin altında yatan olayları araştırıyor... Acaba laik Cumhuriyet bir tehdit ile mi muhatap?.. Bir tehdide mi maruz?.. Ve laik Cumhuriyet acaba bir şeriat ve şeriatçılık talebiyle mi karşı karşıya?
|