Kimse bize ders vermesin!
Bir tarafta, dünyaya 'Biz de modanın başkentiyiz' dedirtmek için kapılarını dün açan ve hemen hemen tanınmış bütün tasarımcıları içine alan İstanbul Moda Show Fuarı, öte yanda YTL'nin çok değerli olması nedeniyle içine girdiği krizi aşmak için sesini Ankara'dan duyurmaya çalışan tekstil sektörü. İstanbul Tekstil ve Konfeksiyoncular Birliği (İTKİB) Başkanı Süleyman Orakçıoğlu'na, dün bu konuyu görüşmek üzere telefon açtığımda, fuarın açılışına katılmak üzere yoldaydı. "Görsen nasıl güzel bir fuar oldu. 23 tasarımcı bir araya geldi. 7 bin metrekarelik bir alanı 'trend alanı' adıyla onlara tahsis ettik ki bu sektörü daha yaratıcı, daha farklı bir noktaya taşısınlar. Şu içine düştüğümüz durumla çok çelişkili" diyerek fuarın dünyaya ne mesaj vermek istediğinin altını çizdi. Peki ya bu sektör Ankara'ya mesaj vermek konusunda ne kadar başarılı? Dün gazetelere yansıyan haberler, hükümetin bu sektörün sorunlarına karşı pek de duyarlı olmadığını göstermiyor mu? Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) ev sahipliğinde yapılan 3. Bölgesel ve Sektörel Ekonomi Şurası'nda Başbakan Erdoğan tekstile 3 dakika zaman ayırınca, tekstilciler, ' Bu bize yetmez' diye isyan etmemiş mi? Süleyman Orakçıoğlu, "Ankara'nın bilmediği hiçbir şey yok. Üç yıllık süreç içinde her şey anlatıldı" diyor. Anlatılanlar şunlar: İstihdam üzerindeki yük dünya ortalamalarının çok üstünde. OECD ülkelerinde bu yük yüzde 20 iken, Türkiye'de yüzde 43. Orakçıoğlu, "Her sektör etkileniyor belki ama bizim birim maliyetin üzerindeki işçiliğin payı yüzde 27. Oysa diğer sektörlerde yüzde 10. Çünkü bizde emek yoğun" diyor ve ekliyor: "YTL yüzde 74 değerlendiğine göre bizim girdi maliyetimizin yüzde 75 düşmesi lazım. Dünyanın en değerli parasıysa paramız, neden bizim maliyetlerimiz kümülatif olarak yüzde 50 arttı? Hangi matematik açıklayabilir? Bu bir çelişki." Gördüğüm, hem Orakçıoğlu hem diğer önde gelen sektör temsilcileri artık öfkelerine gem vurmak istemiyor. Açık açık da, "Bize kimse ders vermesin. 20 yıllık birikimimizden ortaya çıkan katma değeri bu sektöre yansıtacakken, bizi çıkmaza soktular. Biz ne yapacağımızı çok iyi biliyoruz. Ucuz iş gücüyle rekabet değil hedefimiz. Biz Fransa ve İtalya gibi gelişmiş ülkelerle rekabetteyiz. Ama onalar göre bile fiyat olarak avantajımız kalmadı!" diyorlar. Tekstil ve konfeksiyon sektörü, nasıl farklılaştığını, tasarımcıları hiç olmadığı kadar çok ön plana alarak son düzenledikleri fuarla da gözler önüne seriyor. Sektörün değişim içinde olduğunu Ankara'nın net olarak görmesini ve önlerini açmasını istiyor. Bakalım bu kez daha baskın bir şekilde çıkardıkları ses başta Başbakan Erdoğan olmak üzere hükümet üyelerinin dikkatini çekecek mi?
|