Et satmıyorsun ki film satıyorsun!
Bir film oluşmaya başladığında belli pazarlama taktikleri sayesinde haberimiz oluyor. 'Dün Gece Bir Rüya Gördüm' filmi de konusu, oyuncuları ve oyuncularının söyledikleri ile kulağa çok güzel geliyordu. Sonra filmin gösterime girmesi yaklaştı. Doğal olarak da pazarlama aktiviteleri arttı. Tabii ki bunlar çok doğal durumlar. Ancak bir filmin, içerisindeki çıplak kadın nüfusu ile doğru oranda pazarlanmasına ileri derecede sinirleniyorum. Neden böyle söylenip duruyorum biliyor musunuz, 'Dün Gece Bir Rüya Gördüm' filminin bu yöntemle pazarlanmaya çalışılmasına sinir oldum da ondan.
DRAMATİK DEĞİL KOMİK Bizim gazetemiz dahil her yerde Arzu Yanardağ'ın çırılçıplak fotoğrafları yayınlanıyor birkaç gündür. Başka bir şekilde temin edilemeyeceğinden de bunları filmin yapımcısı veya yönetmeni tarafından verildiği çok aşikar. Olabilir. Belki film bu çıplaklık öğesi üzerine kuruludur. Bu sahneler, filmin genel anlamı açısından seyircinin bilmesi gereken şeylerdir diye de düşünebiliyor insan. Ancak filmi izledikten sonra bunun artık suyu çıkmış ve kaybetmeye mahkum bir teknik olduğunu anlamak çok zor olmuyor. Salı gecesi filmin galasına gittim. Konu genel olarak uyuşturucunun pençesinde yuvarlanan bir kız (Pelin Batu) ile tertemiz, mis gibi bir gencin (Emre Kınay) aşkları üzerine kurulmuş. Oyunculara güvenerek filmden keyif alabileceğimi düşünüyordum. Ama film dramatik olmak bir yana gerçekten komikti. Bir buçuk saat boyunca bir klişeden diğerine yuvarlandık durduk. Pelin Batu'da yaptığı işe çok inanmamış olacak ki o da buz gibiydi. Emre Kınay ve Batu sanki iki farklı filmde oynuyordu. Hele bir "Benim annem güzel annem" şarkısını söyleme tribi vardı ki evlere şenlik.
SARSILDIĞIM DİYALOG! Film daha çok uyuşturucunun ne kötü bir illet olduğunu anlatmak için emniyet tarafından yaptırılmış ve gençlere okulda zorla seyrettirilecek bir filmi andırıyordu. Film boyunca gözlerim Ertürk Yöndem'i aradı. Hatırlarsanız o da yüzyıllar önce TRT'de "ibret dolu" haber programları hazırlayıp boy boylardı. Yine de Emre Kınay'ın ve Arzu Yanardağ'ın haklarını yememek lazım. Bu diyaloglara rağmen ellerinden geleni yaptılar. Emre Kınay epilepsi taklidini mükemmel yapmış. Filmde çok sarsıldığım (gülmekten) bir diyaloğu size aktarmak istiyorum: - Bak seni alıp gideyim buradan, sonsuza kadar mutlu olalım, kurtarayım seni uyuşturucudan - Bir kere tadına baktın mı ki böyle konuşuyorsun? Tabii durum böyle olunca filmi pazarlamak için Arzu Yanardağ'ın kişisel servetine ihtiyaç duyulması çok doğal
|